“Bu yaşananlar Endonezya’da olsa hükümet 15 kez  istifa ederdi… İstifa diye onurlu bir müessese var”

CTP lideri Erhürman, Mecliste “adalet” tartışmalarını gündeme taşıdı; isim vermeden UBP Kadın Kolları Başkanı Fatoş Ünal ‘Juju’ya uygulanan farklı muameleye ve Çalışma Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Köse’nin rüşvet iddiasıyla yargılanması sürecine değindi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Cumhuriyet Meclisi’nin olağanüstü toplantısında kürsüye çıkarak, isim vermeden UBP Kadın Kolları Başkanı Fatoş Ünal ‘Juju’ya, diğer “sahte diploma” zanlılarından farklı bir muamele uygulanmasına tepki gösterdi.

Erhürman, “sahte reçete” soruşturması sürecinde yaşanan tutuklamaları anımsatarak, “Neden 80, 90 yaşında bir eczacı, bir hekim bu muameleye tabi tutulurken ‘x’ kişi başka bir muameleye tabi tutuldu? Şu anda toplumun geneli memlekette adaletin olmadığını düşünüyor” dedi.

Erhürman, yine isim vermeden. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Oğuz Köse’nin “rüşvet” iddiasıyla tutuklanıp yargılanması sürecine değinerek, “Birileri yolsuzluktan yargılanıyor, bu işin hiç siyasi sorumluluğu yok mu? Bu arkadaşlar 3’lü kararname ile atanıyor. Kimlerin imzası var bu kararnamelerde? İlgili bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı. Bu imzalar neden var? Çünkü sorumluluk devletin tamamına aittir” dedi.

“Bu iş bırakın Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de… Endonezya’da olsa hükümet 15 defa istifa ederdi. Siz öyle bir noktadasınız ki istifayı geçtim açıklama yapmayı çok görüyorsunuz. . İstifa diye onurlu bir müessese var” diyen Erhürman, “Sizden önce de UBP Hükümetleri gördük ama böylesini görmedik arkadaşlar. Basın gidin…” şeklinde konuştu.

 

“Neden 80, 90 yaşında bir eczacı, bir hekim bu muameleye tabi tutulurken ‘x’ kişi başka bir muameleye tabi tutuldu?”

Mahkemelerde “Adalet Mülkün Temelidir” ifadesinin yer aldığını belirten Erhürman, “Sanki mülkiyetten bahsedildiği gibi düşünüyor ama oradaki ‘mülk’ ifadesi, Osmanlıcadan gelen anlamıyla ‘devlet’ demektir. Bunu dediğiniz zaman, ‘adaleti ortadan kaldırdığınız zaman, devletin temeline bomba koydunuz’ demektir” ifadelerini kullandı.

Memleketin en saygın kurum, kuruluş ve kişileriyle ilgili davaların gündeme geldiğini, saygınlığı tartışılmayacak meslek gruplarının tartışma konusu haline getirildiğini ifade eden Erhürman, “Biz bu konuda hep şunu söyledik; insanlık, uygarlığa ulaşırken bir takım ilkeler oluşturdu, bu ilkelere bağlı kalalım, herkes için bağlı kalalım, bir suç varsa aydınlanması için yargıya güven duyalım, müdahale etmeyelim” diyerek şöyle devam etti:

“Yargı kavramında sadece ve sadece mahkemeler değildir sözünü ettiğimiz. Bütün süreçte olan polis, savcılıktan devam edip mahkemeye kadar ulaşan süreçten bahsediyoruz. Bütün bu süreçleri bağımsız şekilde çalışma olanağına sahip kılalım. Kendi işlerini kendileri yapsınlar dedik. Masumiyet karinesi sadece bizim anayasamızda olan bir şey değil, yargılanıp hüküm giymeden herkesi masum saymak zorundayız. Tutuklama denilen müesseseyi otomatik hale getirmemeliyiz. Yani delileri karartma riski varsa veya kaçma riski varsa o zaman tutuklayalım dedik. Kelepçe uygulaması için de, gerçekten kendine veya başkasına zarar verme ihtimali olan insanlara kelepçe takılsın dedik, insanların onurlarını zedelemeyelim dedik, bu masumiyet karinesine de aykırıdır dedik.”

 “Sahte reçete” soruşturması sürecinde 80, 90 yaşında eczacıların, hekimlerin, kelepçeli şekilde basının önünden geçirilerek mahkemeye çıkarıldığını anımsatan Erhürman, şöyle devam etti:

“Neden 80, 90 yaşında bir eczacı, bir hekim bu muameleye tabi tutulurken ‘x’ kişi başka bir muameleye tabi tutuldu? İnsanlara bu soruyu sordurmadığınız müddetçe toplumda adalet algısı oluşturabiliriz. Ama ne oldu? 80, 90 yaşında insanlara kelepçe takıldı, yanında iki izbandut gibi polis görevlisinin arasında, iki büklüm şekilde mahkemeye çıkarıldı.”

 

“Şu anda toplumun geneli memlekette adaletin olmadığını düşünüyor”

Erhürman, “Bu memlekette polis müdürü olan bir şahıs 3 gün tutuklu kaldı. Kelepçe takıldı” dedi, “Bir hukukçu olarak, birine yanlış yaptıysan diğerine de yanlış yap asla demem. Ama toplumun algısında oluşan adaletsizliği de bu meclisten geçireceğiniz yasalarla gideremezsiniz. Şu anda toplumun geneli memlekette adaletin olmadığını düşünüyor” şeklinde konuştu.

 

“Kimsenin, toplumun adalet duygusunu bu şekilde paspas etme hakkı yoktur”

İsim vermeden, UBP Kadın Kolları Başkanı Fatoş ‘Juju’ Ünal’a mahkemelerde uygulanan muameleye işaret eden Erhürman, “Sabah bilmem kaçta mahkeme önüne çıkarılması uygulaması, karşı çıkacağım bir uygulama değil. Ama bunu herkese uygulamanız durumunda karşı çıkacağım bir uygulama değil. İnsanların onurunu evet, korumak gerekir. Dedikodularla şu partiden, bu partiden gibi tartışmalarla kamuoyunu yormadık. Linç kültürüne de hiç katılmadık. Bize göre masumiyet karinesine aykırıdır. Biz, uygarlığın gösterdiği ilkelerle hareket ettik. Ama kimsenin, toplumun adalet duygusunu bu şekilde paspas etme hakkı yoktur” ifadelerini kullandı.

 

“Bir polis müdürü, bir başbakan bu memlekette kelepçeli mahkemeye getirildi, 3 gün tutuklu kaldı… Ama şimdi görüyoruz ki doğrusu farklıymış”

Üstel Hükümeti’nin, bu konularda hiçbir açıklama yapmadığına işaret eden Erhürman, “Toplum açıklama isteyecek, siz hiçbir şekilde yanıt vermeyeceksiniz. Bizim derdimiz kişilerle değil, bu memlekette adalet yoktur hissine, bir de bu hisse toplumun dahil edilmesidir. Meclise, hükümete, bilmem hangi makam güven yok, yargıya da güvenilmesin artık. İnsanlar kendilerini tamamen güvensiz hissetsin” şeklinde konuştu.

Erhürman, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yineliyorum, bir polis müdürü bu memlekette 3 gün tutuklu kaldı. Eski bir başbakan kelepçeli halde mahkemeye getirildi, 3 gün tutuklu kaldı. Küçücük boyuyla, yanında izbandut gibi polis görevlileri, 3 gün tutuklu kaldı. İnsanlara yanlış yapıldı, çıkıp bu insanlardan özür dilendi mi? Var mıydı kelepçelerin bir gerekçesi? Ama şimdi görüyoruz ki doğrusu farklıymış. Madem doğrusu budur, bundan sonrası nasıl olacak? Bütün soruşturmalara 3 gün tutukluluk verecekler mi? Kelepçe takılacak mı? Sabah mı getirilecek mahkemeye, yoksa öğleden sonra mı? Basın orada olacak mı?”

 

“Bu yaşananlar Endonezya’da olsa hükümet 15 kez istifa ederdi… İstifa diye onurlu bir müessese var”

Tüm bunlar yaşanırken, bir başka olayın daha yaşandığını belirten Erhürman, yine isim vermeden. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Oğuz Köse’nin “rüşvet” iddiasıyla tutuklanıp yargılanması sürecine değindi. Erhürman, şöyle devam etti:

“Birileri yolsuzluktan yargılanıyor, bu işin hiç siyasi sorumluluğu yok mu? Bu arkadaşlar 3’lü kararname ile atanıyor. Kimlerin imzası var bu kararnamelerde? İlgili bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı. Bu imzalar neden var? Sadece ilgili bakan sorumlu olacak olsa sadece ilgili bakan imza atardı. Neden Başbakan ve Cumhurbaşkanı da imza atıyor? Çünkü sorumluluk devletin tamamına aittir. Bir kişi şöyle bir olaydan dolayı yargılanıyor. Öteki de, öteki de yargılanıyor. Tümünün altında 3 tane imza. Siyasi sorumluluk sıfır. Demiyorum size yargılanan insan veya siz suçlusunuz. Bunu mahkeme söyler. Ama bu işin hiç mi siyasi sorumluluğu yok? Bu iş bırakın Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de… Endonezya’da olsa hükümet 15 defa istifa ederdi. Siz öyle bir noktadasınız ki istifayı geçtim açıklama yapmayı çok görüyorsunuz. Görevden alma söz konusu olduğunda haftalar sonra görevden alıyorsunuz. İstifa diye onurlu bir müessese var.”

 

“Sizden önce de UBP Hükümetleri gördük ama böylesini görmedik arkadaşlar. Basın gidin…”

“Bu memlekette artık kimse kendini güvende hissetmiyor. Neden? Sayenizde” diyen Erhürman, “Sizden önce de UBP Hükümetleri gördük ama böylesini görmedik arkadaşlar. Basın gidin çünkü sizin için de daha iyi olacak. Derlenip toplanmaya ihtiyacınız var” şeklinde konuştu.

Erhürman, “Bu melektin siyasi kültürü tarihinde ilk kez bu kadar yerlerde sürünüyor” dedi.

Haberler Haberleri