Serhat KÜÇÜKÖNDER
Yükselen enflasyon, kapıdaki ekonomik kriz ve Türk Lirasının sürekli eksi yönde ilerlemesinden dolayı Mağusa esnafı çıkış yolu arıyor.
Döviz ile kira ödeyen, malzemeyi döviz ile tedarik eden esnaf, enflasyonla başa çıkamıyor; sürekli fiyat artışı yoluna başvurmak zorunda kalıyor.
YENİDÜZEN, Mağusa esnafının, ekonomideki çıkmazla ilgili şikayetleri ve görüşlerini dinledi.
Sorunlarını anlatan Salamis yolu üzerindeki esnaf son zamanlardaki döviz artışı ile zor durumda kaldıklarını ve ürün fiyatlarında sürekli artışa gitmek zorunda kaldıklarını dile getirdi.
“Bugün aldığımız malzemeyi ertesi gün yüksek fiyata alıyoruz” diyen esnaf sürekli zam yapmak zorunda kaldıkları için hem kendi durumuna hem vatandaşın durumuna sitem etti.
Vatandaşlar ise artan kiralardan ve hayat pahalılığından rahatsız.
Barış Sümer (Butik işletmecisi):
“Önceden dört şimdi iki tişört”
Butik giyim mağazası işletmecisi Barış Sümer satışların geçen senekinden daha düşük olduğunu söyledi: “Hemen hemen bir senedir aktif olarak butik dükkanı işletiyorum. Geçen seneki gidişata göre hedeflerimizin gerisinde kaldık. En büyük sebep olarak dövizin yükselmesini görüyorum. Ürünlerimizi Türkiye’den ithal ediyoruz ve bu ürünler yüzde seksen dövize endeksli. Hal böyle olunca bu durum vatandaşa yansıyor. Örneğin geçen sene bin liraya dört tişört satıyorken artık iki tişört satabiliyoruz. Ayrıca iş yerimi döviz üzerinden kiraladım. Kiraladığım dönemde döviz yirmi liraydı şimdi otuz lira oldu. Böyle olunca da yüzde elli oranında kira giderim artmış oldu. Bu durumda fiyat değişikliğine gitmek zorunda kalıyoruz ve müşteri kaybı yaşıyoruz. Kurban Bayramı da yaklaşıyor, gördüğüm kadarıyla insanlar kıyafet ihtiyacı için kendilerine bütçe ayırıyorlar. Maalesef ki bu sene geçen seneki ayırdıkları bütçeden fazla ayırmalarına rağmen daha az ürün alabiliyorlar”
Nuri Gece (Restoran işletmecisi):
“Eskiden iki çalışanım vardı, artık kendim yapıyorum”
Salamis Yolu üzerinde öğrencilerin ve bölge halkının uğrak noktası olan restoranın işletmecisi Nuri Gece ise “Benim işletme olarak en büyük sorunum enflasyondan sebep, bugün aldığım malzemeyi ertesi gün aynı fiyata alamıyorum. Bazen de şaşırıyoruz ama uzun sürmüyor, geçenlerde tüp gaz aldım, on lira indirim geldiğini görünce sevindim. On üç yıldır aynı yerde işletmecilik yapıyorum. Pandemiden önce haftalık giderim şuan günlük giderim haline geldi. Yetmiş beş liraya aldığım yoğurt şuan iki yüz elli lira oldu. Patates memleketi olarak bilinen Kıbrıs’ta patatesin kilosu yirmi lira ben esnaf olarak ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. Fiyatlardan müşterilerimiz şikayetçi çünkü birçoğu gelir düzeyi belli olan öğrencilerden oluşuyor. Bir öğrenci iki öğün yemek için iki yüz lira verince tabi ki zorlanıyor. Onlar adına üzülüyorum ama elimden bir şey gelmiyor. Eskiden iki tane çalışanım vardı artık her işi kendim yapmak zorunda kalıyorum.” dedi.
Recai Yener (Kırtasiyeci):
“Ayakta kalmaya çalışıyoruz”
Öğrenciler için olmazsa olmaz kırtasiyelerde ise durum farklı değil. Kırtasiye işletmecisi Recai Yener ise şunları söyledi. ‘’ Gazimağusa’da iş yapmaya başlayalı bir yıl gibi bir zaman oldu. İlk açtığımızda işletme stratejisi olarak düşük kârla iş yapmaya başladık. Stratejik olarak hedeflerimize ilerliyoruz ama tam olarak bir sene sonrası için planladığımız noktada değiliz. Bunun başlıca sebepleri arasında ekonomik sıkıntılar geliyor. Günden güne gelen zamlar işletme olarak bizi yıpratıyor fakat bunu olabildiğince vatandaşa yansıtmamaya çalışıyoruz. Bu gidişatın da ilerisini çok parlak göremediğimiz için yakında zam yapmayı düşünüyoruz. Potansiyel olarak iş yapabileceğimize inanıyoruz sirkülasyon yakalıyoruz. Kağıt fiyatları malzeme fiyatları sürekli artış halinde. Kiramızda da büyük ihtimal ile önümüzdeki zamanlarda artış söz konusu. Kara kara düşünüyoruz ve aslında biraz da yoruluyoruz.’’
Hakan Pekgenç (Restoran işletmecisi):
“Küçük işletme büyük borç”
Restoran işletmecisi Hakan Pekgenç’in durumu ise diğerlerinden farklı değil. “Hemen hemen dört yıl gibi bir süredir Gazimağusa’da esnaflık yapıyorum. Bu dört yılda deneyimlediğim kadarıyla her sene diğerinden daha kötü hale gidiyor. Toptancı ve market fiyatlarında bizim faturamıza yansıyan artışı müşterilere yansıtmamaya çalışıyoruz ama bunu yaparken daha çok borçlanmak zorunda kalıyoruz. Bazı ürünleri düşük kâr marjında satmamıza rağmen müşterilerimizden fiyatlarla alakalı sürekli şikâyet alıyoruz, onlara da bir noktada hak veriyorum. Ürünleri ada içerisinden temin edemediğimiz için yurt dışından almaya mecbur kalıyoruz, böyle olunca da maliyet artıyor. İşletme olarak elimden bir şey gelmiyor. Enflasyonla başa çıkabilmek için çalışan sayısında azalmaya gitmek zorunda kaldım. Elimdeki imkanlarla kampanyalar yaparak müşteri çekmeye çalışıyorum. Bu sistem içerisinde nasıl nefes alacağımızı şaşırmış durumdayız.’’
Yakup Üstünkaya (Kırtasiye işletmecisi)
“Yirmi yılın en kötü senesi”
Salamis Yolu üzerinde yirmi senedir kırtasiye işletmeciliği yapan Yakup Üstünkaya ise şunları belirtti. ‘’ Yirmi senedir bu sektörün içerisindeyim işlerimizde ilk defa böyle bir düşüş yaşıyoruz. Bu düşüşün ekonomik durumlardan, dövizden ve biraz da yaşanan deprem felaketinden dolayı olduğunu düşünüyorum. Buradaki bazı okullar deprem yönetmeliğine elverişsiz olduğu için de eğitim sekteye uğradı. Bu durum haliyle işlerimizi düşüşe uğrattı. Pahalılık eğitime de yansıdı özel okullar zam yaptılar. Öğrencilerin ilk sordukları soru ise hayat pahalılığı ve ev kiraları olmaya başladı.
Ayrıca çoğu sektör gibi bizim malzemelerimizde döviz endeksli. Örneğin bir makine parçası alacağım zaman dolar üzerinden ödeme yapıyorum. Birçok esnaf bu durumlardan dolayı kepenk kapatmak zorunda kaldı. Asgari ücrete ara zam yapılma söz konusu ama henüz zamlı asgari ücret vatandaşın cebine girmeden zamlar vatandaşa yansıtılıyor.
Devlet bana göre yetersiz kaldı. Çözüm odaklı ve halk odaklı bir politika yürütülmediğini düşünüyorum. Seçim olduğu zaman gelen ve vaatlerde bulunan siyasetçiler genelde seçim sonrası kabuklarına çekiliyorlar. Bu durumun bir an önce düzelmesini temenni ediyorum.