OLMAYAN PARA
Para soylu bir araçtır ...
Ne silahla rekabet eder,
Ne gaddarlıkla anlaşır...
Aynı zamanda para, toplumsal değerlerin de barometresidir...
Nereye doğru aktığına iyice bakmak lâzım ...
Eğer ikramların, iltimasların alıp verenlere doğru aktığını görürseniz,
O yerde insanların çalışmayla değil de nüfuzla zenginleştiğini bilirsiniz...
Ve o ülkenin insanları, yarı hak, yarı yağma ortamında bir yaşam sürdürüyor demektir...
Paranın bir de silahı vardır:
Faiz...
Hemen size derler ki:
" berbat yönetilen bir ülkede birikmiş "riskler" vardır " ...
Bu yüzden faizleri "yüksek " tutmak zorundayız...
BU BORÇ ÖDENEMEZ
Bizim "ekonomimiz", "Borca Dayalı Bankacılık" sistemi üzerine kuruludur...
Merkez Bankası'nda 12 milyar TL para görülüyor ama bunun 9 milyarı borç!
Yani kaydî (bilgisayar ekranında yaratılmış/mevcut olmayan) para...
Özetle bizler, hepimiz, 3 milyar liranın yanısıra, 9 milyar lira kaydî paranın yılllık faizini ödemek için çırpınıp duruyoruz...
Bu durum hiçbir zaman da bitmiyor ve bitmeyecektir...
Çünkü matematiksel olarak bu borç ödenemez...!
Peki, 2000 yılında bankalar batınca batırılan borç sermayesini kim ödedi ?
Halk !
Yani batırırlarsa halk öder!
Batana kadar ise faizini 3-5 bankacı toplar...
Hâl böyle olduğuna göre ;
Yani birikmiş "riskleri " halk ödeyeceğine göre, neden faizleri makul bir düzeyde tutmuyorsunuz?!
Fiyatı ve paranın miktarını, piyasada var olan mal ve hizmetleri çevirecek şekilde ayarlamak gerekmiyor mu?
HALK SEKTÖRLERİ
Cevabı basittir:
Yaratılan Servetler yok olmaz, ancak el değiştirir!
KKTC’de de olan durum hep budur...
Hem insanların birey birey,
Hem de toplumsal anlamda değer, servet ve varlıklar el değiştiriyor!
Bugün sıra KIB-TEK'e geldi...
Bu yüzdendir ki, defaten ısrarla yazıp, söylüyorum:
Eğitim, enerji, sağlık gibi çeşitli kurumsal alanlarda,
"Dome Hotel" örneğinde olduğu gibi ve daha da geliştirerek "Halk Sektörleri" oluşturup;
Halkın servetini koruma altına almalıyız!
Kıbrıslı Türkler bir avuç rantiyeciye gün be gün borçlandırılarak esir haline getirildiği gün gibi ortadadır...
En az 80 bin alacak-verecek davası bunu işaret ediyor...
Ve biliyoruz ki, paranın sahibi kimse, memleketin sahibi de odur!
Neticede tüm paradigmalar dönüp dolaşır, gelir para sistemine dayanır...
Artık alternatif bir sistem ya da paradigma ortaya koymak elzemdir...
KIB-TEK'ten başlayarak halkın servetini koruma altına almalıyız!