Merhaba!
Bu hafta Buket Uzuner’in “Toprak” kitabı ile buluşturuyorum sizleri…
Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları-Toprak, Uzuner’in iklim değişikliği ve çevre sorunlarını incelediği ‘Su, Toprak, Hava ve Ateş’ dörtlemesinin ikinci romanı.
Romanda, Çorum'da Hitit dönemine ait büyük bir tarihi eser hırsızlığını araştıran gazeteci Defne Kaman ortadan kaybolur. Gazetecinin en son görüldüğü antik Hitit kalıntısı-Hattuşa’nın en etkileyici kutsal mekânı Yazılıkaya Açıkhava Tapınağı’nda ortaya çıkan geyiğin nöbet tutması, bir efsane gibi Çorum'da kulaktan kulağa yayılmaya başlar. Kadim kamanlık geleneğinde, geyik; eski Türklerin, sürücülük ve avcılık geleneğine dayanan yaşayışlarında, hayatta kalmalarını sağlamış, destanlardan efsanelere, masallardan ninnilere konu olmuştur.
Olayın büyümesi üzerine, Defne’yi canlı bulmak için şehrin valisi, emniyet müdürü ve Türkiye'nin ilk eko-hacktivisti olduğunu iddia eden Karaca, canla başla çalışmaya başlar. Bu sırada sosyal medyada #DEFNEKAMANNEREDE etiketiyle birleşen gençler, eylem yapmak için Çorum'a yola çıkarlar.
Defne’nin anneannesi Umay Bayülgen, torununun kaybolduğunu duyunca Çorum’a gelir. Sanıldığının aksine yaşlı-tonton bir nine olmayan Umay; eczacı, otacı, şifacı, tam bir Tabiat Ana’dır, Toprak’ın kızıdır.
Kızılderili kültürüyle Hititler arasında benzerlikler bulmaya çalışan Arkeolog Güneş Aytan da, toprak bir matarada 3500 yıllık bal ve arı reçinesiyle karışmış çörek otunun bulunduğu Boyalı Höyük’e-Çorum’a gider. Daha önce Yazılıkaya’ya Defne Kaman ile giden Güneş, Defne’nin orada gördüğü geyikten bahsedince Umay nine bu geyiğin peşine düşülmesi gerektiğini söyler.
‘Tarih hırsızlığının adı definecilik olamaz!’ başlıklı haberi yazarken kaybolan Defne’yi arayan emniyet müdürü her türlü ipucunu değerlendirirken eline ‘Toprak Kitabı’ geçer. “Bazen yıllarca kanunlardan kaçmayı başarmış bir şerefsizi, genç bir kızın zırva dolu bir hatıra defteri ele verir. Çünkü o bayan-işi duygusal defterlerin bile içinde mutlaka bir ad-adres vardır” diyen emniyet müdürü, “ancak bu değil!” diyerek kitaba burun kıvırır. Kadın, bayan diye küçümsenir; duygusal olmak zayıflık olarak gösterilir…
Topraksız tarımın ve melez tohumların kıtlığı ne kadar engellediği sorgulanan Toprak kitabında, GDO’lu gıdanın da içinde olduğu kanserojen ve alerjen etmenlerde görülen büyük artışa dikkat çekilir.
“Toprak küstü mü kaybolur, giderse dönmez…” diyor Uzuner romanında. 20 Eylül’de gençler başta olmak üzere geniş katılımlı İklim Grevleri vardı birçok ülkede. Bizim gençlerimiz de sokaktaydı… Küçücük bir ülkeyiz belki ama yapabileceklerimiz çok. Öncelikle farkına varmak, ciddiye almak. Sonra da toprağı küstürmemek adına yapılması gerekenlere hemen şimdi başlamak.
Bir sonraki limanda görüşmek üzere…