BUNDAN SONRA CTP…

Kutlay Erk

Yeni kurulan UBP – DP azınlık hükümetinin, dışardan bağımsızlar destekli olması ve çok sınırlı bir meclis çoğunluğuna dayanması nedenleriyle istikrarlı olamayacağı ve dolayısıyla da Kuzey Kıbrıs insanının sorunlarına sorun katmaktan başka bir başarısı olamayacaktır.
Ayrıca, bu hükümetin Kıbrıs sorunu çözüm sürecine olumsuz etkileri de sürpriz olmayacaktır. Görünen köy kılavuz istemez… Bu hükümet bir yıl ancak gider, sonrasında erken seçim… Erken seçim de, UBP – DP – Bağımsızlar üçlüsünün başarısız hükümetinden dolayı, sağ - merkez sağ adına HP’nin işine gelecek; mevcut hükümet partilerinin seçmeni bu yeni partiye kayacak. İlk genel seçimde sağ siyasi partileri büyük bir alt-üstlük bekliyor.
Solda ne olacak?!. Bunu belirleyecek olan da bugünden seçim gününe kadar CTP’nin ne yapacağıdır. Kuzey Kıbrıs’ın çağdaş siyasi tarihinin demokrasi, toplumsal ilerleme, emeğin değeri ve hak mücadelesi, insan hakları, Kıbrıs sorunu çözüm süreci adına ne ilerlemeler ve olumlu gelişmeler olmuşsa, altında, siyasi parti olarak CTP’nin, sivil toplum örgütleri olarak da CTP ile benzer düşünenlerin imzası var. CTP, oy versin vermesin, tüm Kuzey Kıbrıs insanının sıkıntısında sığındığı yuva, kavgasında güvendiği mevzi olmuştur. Dolayısıyla, Kuzey Kıbrıs’ın geleceğine ve Kıbrıs sorununun çözümüne dair CTP’nin sorumlulukları vardır ve şu anda CTP dışında bu sorumluluklarını sırtlayabileceğine dair halka güven veren başka bir seçenek siyasi parti de yoktur. Kıbrıslı Türklere ve barış görüşmelerine ne olacağı, CTP’nin ne durumda olduğuna bağlıdır, CTP’nin etkili gücü ile ilgilidir.
Bu durumda, CTP, gelecek seçime kadar olan süreyi iyi değerlendirmeli ve seçimden birinci parti çıkabilmelidir ve hatta çok iyi bir çalışma ile meclis çoğunluğuna sahip bir sonucu elde etmeyi hedef koymalıdır. Bütün CTP’lilerin şapkasını masaya koyup, bu hedefe kilitlenip, amaç ve eylem birlikteliği içinde, birlikte düşünmeye başlaması ve birlikte çalışmayı başarması gerekiyor. Bunu ve bunun için gerekli ortam ve koşulları yaratacak olan da Parti yönetimidir. Bunun başlangıcı da, Parti yönetiminin ve Parti’nin tüm üyelerinin, birbirlerini ötekileştirmeden, yoldaşlık geleneği ve ruhu ile Parti saflarında yer almalarıyla yapılabilir.
Yani aslında Parti yönetiminin sinerji yaratan bir ekipten oluşması, bu ekibin sinerjisini partinin tüm organlarına ve üyelerine yayabilmesine ihtiyaç vardır. Parti başkanının liderlik özelliklerine ve niteliklerine sahip olması ve bu bağlamda ekip ruhu ile çalışarak, partinin tüm çalışmalarında da ekip ruhunun hakim olmasını sağlaması önemlidir. Ve ekiplerin de, ‘yaşlısı – genci, bıyıklısı – bıyıksızı, kadını – erkeği’ ile birlikte ve herkesin tüm bilgi – birikim – deneyim – becerisini kullanmak üzere oluşturulması yarar sağlayabilecektir. ‘Ağzı olan konuşsun – fikri olan söylesin’… Yeter ki Parti yönetimi konuşulan ve söylenenlerden yararlı olanları alıp kullanabilsin. Yeter ki üyeler yaraları ile değil, yararlı olmak üzere konuşsun. Yeter ki parti yönetimi herkesi konuşturmaya, her fikrin söylenmesine gayret etsin; her bir partiliyi saygı ile ve önyargısız ve anlamak üzere dinlesin. Yeter ki örgütler, Parti kadrolarının ekip ruhu içinde sinerji yaratarak çalışmalarının kendilerine cesaret ve şevk vereceğini Parti kadrolarına anlatsın.
CTP’nin fazla bir zamanı yok aslında; kurultayını Kasım öncesine alırsa daha iyi olacak… Kasım’a kalırsa, daha şimdiden parti yönetiminin ekip ruhunu parti içi uygulamaya koyması ve yayması gelecek seçimlerde başarı için zaman kazanmış olacak.
CTP yaralarını sarıp, iç tartışmalarını Kıbrıslı Türklere ve Kıbrıs barış sürecine olan sorumlulukları ile toparlarsa, Parti yönetimi tüm partilileri yoldaşları olarak görürse, tüm üyeler de yoldaşlık bilinci ile davranırsa bugünkü hükümetle yaşanacak olumsuzluklar ilk seçimle birlikte CTP tarafından tedavi edilebilecek.
Kuzey Kıbrıs insanının ve Kıbrıs adasının CTP’ye ihtiyacı şimdi daha fazladır. Yani, CTP üyeleri ve yöneticileri, şimdi hata yapamaz… Yani CTP artık, hükümete gelip, tutunamadan düşen bir parti değil, hükümette kalıcı olan ve dolayısıyla da Kuzey Kıbrıs insanı ve Kıbrıs adası için mutlu geleceği kuran bir parti olmalıdır. Obama dediğinden “Evet, Yapabiliriz”…