Sağlık çalışanları, hekimler, hemşireler pandemiyi ve yaşadıklarını anlatıyor…
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Mart 2020’den beri mücadele verdiğimiz COVID-19 sürecinde sağlık çalışanlarımıza mikrofon uzattık, onların hikâyelerini dinledik, başından geçen olayları öğrendik.
'Virüse Karşı Mücadele' yazı dizisinin ilk konuğu 2021 yılının Şubat ayından bu yana hemşirelik görevini yürüten Halil İbrahim Andıç…
28 yaşındaki Andıç, bu süreçte yaşadıklarını YENİDÜZEN’e anlattı, “İlk buraya başladığım gün çok korkmuştum” dedi.
Pandeminin başında yeni tanıştığı kişilere detay vermeden sadece hemşire olduğunu söylediğini belirten Andıç, “İnsanlarda bir önyargı oluşuyor ve sizden uzak duruyor, yanınıza yaklaşmıyor. Kendinizi yalnız hissediyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Şubat’tan bu yana hastane içerisinde hem doğum, hem de ölüm gördüğünü aktaran hemşire Halil İbrahim Andıç, “Burada doğum olduğunda da, ölüm olduğunda da insanlar yalnız oluyor. Doğum olduğunda sizi kimse ziyaret edemiyor. Ölüm olduğunda aile içeriye alınmıyor. Bizim için de zor bir durum” dedi.
İşte Halil İbrahim Andıç'ın anlattıkları:
- Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
- İsmim Halil İbrahim Andıç, 28 yaşındayım. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde 4 yıllık üniversite eğitimimi tamamladım. Mezun olduktan sonra önce Yakın Doğu Hastanesi, sonra da Mağusa Tıp Merkezi’nde çalıştım. Pandemi Hastanesi’ne ise 4 Şubat 2021’de başladım. O günden bu yana da Pandemi Hastanesi’nde görev yapıyorum.
- Bildiğiniz gibi salgınla tüm dünya mücadele ediyor. Bizim ülkemiz bu salgınla mücadelede ne noktada?
- Açıkçası bence bizim ülkemiz birçok ülkeye çok daha iyi. Yani hasta takibi olsun, vaka takibi olsun çok daha iyi ve çok daha hızlı bir şekilde takip ediliyor ve her hasta takip ediliyor. Bundan benim hiçbir şüphem yok. Maalesef ki, bazı ülkelerde hasta takibi yapılamıyor bu çok kötü bir şey…
“Çok korkmuştum…”
- İlk kez bir COVID-19 hastasının yanına gittiğinizde ne hissetmiştiniz?
- Korku… Açık söylemek gerekirse çok korkmuştum. İlk zamanlar vakalar azdı, sonra git gide vakalar arttı. O zamanlar herkes çok korkuyordu, hemşireler de bunun içinde… Sonuç olarak biz hemşireler de buradan çıkınca ailemizin veya arkadaşlarımızın yanına gidiyoruz. Bizden ailemize bir şey geçebilirdi. Kendimizi de geçtik, ailemizi de düşünüyorduk. O yüzden açıkçası ilk buraya başladığım gün çok korkmuştum.
“Burada hastalar çok yalnız”
- Hastane içerisinde başınızdan ilginç, unutamadığınız bir olay geçti mi?
- Burada çoğu olay ilginç zaten... O yüzden çok öyle ilginç bir olay başımdan geçmedi. Burada doğum da oldu. Çocuk çok sağlıklıydı ancak pozitif hasta olarak dünyaya geldi. Annesi korku ve endişe içindeydi. Ancak biz hemşireler ve doktorlarımızın da yardımıyla birlikte bunların hepsini atlatmıştık. Ben bir hemşire olarak bu durumun çok zor bir durum olduğunu hissetmiştim. Şöyle söyleyeyim insanlar şu son zamanlarda fazla önemsemiyor belki dışarıda özellikle. Ama gerçekten bunun içerisinde özellikle pozitif olur da hastaneye gelirse anlıyorlar ne kadar maske ve mesafenin ne kadar önemli olduğunu anlıyorlar. Çünkü ne kadar da gelişmiş olsa bu hastanemiz, sonuç olarak burası bir pozitif alan ve daha zor oluyor. Bu hastanede maalesef ölüm de gördüm. Bizim servisimizde gördüğüm ölüm 100 yaşında bir amcamızdı. Çok zor bir andı.
Burada doğum olduğunda da, ölüm olduğunda da yalnız oluyor. Doğum olduğunda sizi kimse ziyaret edemiyor. Ölüm olduğunda aile içeriye alınmıyor. Bizim için de zor bir durum. Çünkü burada hastalar çok yalnız. Bir bizi görüyorlar ve en zor yanı bu.
- Bir hastanın size söylediği ve etkilendiğiniz söz oldu mu?
- Bir hastam vardı bana “Yaptığınız iş, normal bir iş değil. Sizi her zaman parmakla gösterecekler” demişti. Ben ondan çok etkilenmiştim. Ben bu sözden sonra çok sevap işlediğimizi düşünüyorum çünkü anne ve babasına bakmayan insanlar var. Biz burada karşımızdaki kişiyi tanımıyoruz ve her şeyiyle ilgileniyoruz. Bir süre sonra ailemiz gibi oluyorlar. O yüzden farklı bir iş, farklı bir meslek. İnsanın her şeyiyle ilgileniyoruz ve ister istemez yakınlaşıyoruz. Çoğu hasta gidince bize halimizi hatırımızı soruyor.
- Buraya gelen pozitif hastalar nasıl bir psikolojiyle buraya geliyor?
- Bu aslında dönem dönem değişti. Ben buraya ilk başladığımda hastalar çok aşırı korku ve panik içerisinde geliyordu. Şimdi artık hastalarda da o panik havası yok. Ama biraz ağırlaşmaya başlayınca biraz daha düşünmeye başlıyorlar. Kısacası bu hastanenin içerisinde bir korku var.
- Tanıdığınız birisi pozitif hasta olarak geldi mi buraya?
- Evet geldi. Gelen çocukluk arkadaşımdı. Biraz ateşleniyordu. Beni görünce tanıdık biri gördüğü için gülümsüyordu. Kendini güvende hissediyordu. Burada yabancı olmadığını hissediyordu.
“İnsanlar sizden uzak duruyor”
- Pandemi Hastanesi’nde pozitif hastaların içerisindesiniz. Buradan çıktığınızda insanların size bakış açıları ne yönde? Bu durumdan Psikolojik olarak nasıl etkilendiniz?
- İlk başlarda yanıma kimse yanaşmıyordu. Evde bile ayrı odadaydım. O dönemde kimseyle yan yana oturduğumu hatırlamıyorum. Yeni birisiyle tanıştığım zaman, detay vermeden hemşireyim diyorum. Pandemi Hastanesi’nde hemşireyim falan demiyorum. Çünkü insanlarda bir önyargı oluşuyor ve sizden uzak duruyor, yanınıza yaklaşmıyor. Kendinizi yalnız hissediyorsunuz. “Sizin işiniz iyi, güzel. Çok önemli iş yapıyorsunuz” diyorlar ama yine de kendilerini uzak tutuyorlar. Bunu aslında sana ailen de yapıyor aslında. Kimseyi de suçlamıyorum çünkü onlar da haklı, biz de haklıyız. Şu anda ilk zamanlara göre biraz daha iyi diyebilirim.
“Vakaların arttığı dönemde tam bir kaos ortamı vardı…”
- Vakaların çok arttığı dönemleri de yaşadık. Özellikle o dönemde buradaki ortam nasıldı?
- Vakaların çok arttığı zamanlar ful kapasiteyle, hatta kapasitemizin üstünde çalışıyorduk. Burada çok hemşire çalışmasına rağmen hemşire eksikliği vardı. Hemşireler yetişmiyordu. Hastalara ekstra servisler açmıştık çünkü çok fazla giriş ve çıkış oluyordu ve o dönemde de çok fazla insanımızı kaybediyorduk. Bizim buradaki her nöbetimiz bir koşturmaca içindeydi ve tam bir kaos ortamı vardı. Az hemşire, çok hasta ve çok iş vardı… Tamamen bir kaosun içerisindeydik. Tabii insanların gerildiği de oldu ama sonradan gelip bizden özür dilediler. Bizim bir yanlışımız olduysa birine biz gidip özür diledik.
- Mesaileriniz… En uzun ne kadar kaldınız, O gününüzü anlatabilir misiniz?
- Biz maksimum 17 saat mesai yapabiliyoruz. O da hemşire azlığından kaynaklanıyor. Bu, normal hastanede de böyle. Benim 17 saat mesaide kaldığım oldu. O günü tamamen nöbete adıyorsun. 17 saat nöbetten önce dinlenmek gerekiyor. İyice dinlenip gittiğinizde sorun olmuyor.
“Süreç sizi doğal olarak bezdiriyor…”
- Özellikle bu süreçte hiç ‘Niye ben bu mesleği seçim?’ diye kendi kendinizi sorguladınız mı?
- Evet dediğim oldu. Nöbetler üst üste geldiği zaman demişimdir. Süreç öyle bir süreç ki insan doğal olarak beziyor yani. Yaptığı işi sevmemeye başlıyor. O da yorgunluktan tabi… Ama genel anlamda bakacak olursak mesleğimiz güzel ve sağlık çalışanı her zaman çok çalışır. Tükenmişlik sendromuna daha çok sağlık çalışanları girer. Bu, dünyanın her yerinde böyle... Bu işi severek girdim, o yüzden şikayet edemem…
“İnsanlar COVID’i tamamen unuttu”
- Dışarıda kurallara uyuyor muyuz? Gözlemleriniz nelerdir?
- Hayat çok aşırı bir şekilde normale dönmüş. Kimse artık maske ve mesafe gibi kurallara uymuyor. Tabii hava almak için bende dışarıya çıkıyorum. Maskemi takıp çıkıyorum ama sonra bakıyorum ki tek maske takan insan benim. Hiç kimse maske takmıyor. İnsanlar COVID’i tamamen unuttu ama bu salgın halen devam ediyor, halen insanlar hastanede yatıyor, halen insanlar zor durumda. Yani devam ediyor daha biten bir şey yok…
- Sizce aşılamada ne noktadayız, sizin ne gibi bir gözleminiz var?
- Aslında herkes aşı oluyor bir şekilde. Benim çevremde aşısını olmayan çok az insan var. Herkes bu aşıdan korksa da oluyor, korkmasa da oluyor. Çünkü bu lazım... En azından bu hastalığa yakalandığınız zaman çok daha hafif atlatıyorsunuz.
- Bitmeyen bir mücadele ve fazla mesailer… İnsanlarımıza ne mesajlar vermek istersiniz?
- Maskelerini taksınlar, kesinlikle çıkarmasınlar. Çünkü kış ayları geliyor, salgın yine tekrar başlayacak. Vakalar daha da hızlı artmaya başlayacak. Herkes kendini değil, ailesini korusun. Aslında maske takarak insanlar kendisini değil, ailesini koruyor.
*** NOT: VİRÜSE KARŞI MÜCADELE yazı dizisi Sağlık Bakanlığı, Pandemi Hastanesi yetkilileri ve sağlık çalışanlarının onayı ile yapılmıştır.