Çok insan Kıbrıs’ı Türkiye gibi yaşıyor.
Kıbrıs’ta yaşıyor ama aslında Türkiye’de.
Üstelik bu rakam giderek çoğalıyor.
Kimi bunun farkında, kimi değil.
***
Bedeninin içine başkasının ruhu kaçmış gibi bir duygu olmalı bu.
Ya da ne bileyim, aynaya bakıyorsunuz ve bir başkasını görüyor, ancak kendiniz sanıyorsunuz.
***
Bunu hissederek, bilerek, içtenlikle yaşayanlar var.
Kıbrıs’ın kuzeyinde duruyor ama Türkiye içinde bir yerde nefes alıyorlar.
Dört yanın deniz olması dışında hiçbir kafa karışıklıkları da yok.
Asıl korkutucu olan Kıbrıs’ı yaşadıklarını söyleyerek pek de burayla ilgisi olmayanlar.
Tarihsel, kültürel, sosyal ya da politik olarak ‘gömdükleri’ bir yerin üzerine basarak bir başka ülkeyi, ada üzerinde yeniden üretiyorlar.
***
Samimi duygusu böyle olanları çok fazla yargılamıyorum.
“Sonuç” diyor ve sebepleri sorguluyorum.
Öfkem samimiyetten uzak duranlara, rol yapanlara…
Hem “hükümdar” önünde eğilip hem “Cumhuriyet”i selamlamak...
İnsanın sorası geliyor: “Ferman padişahınsa, medeniyet kimindir?”
Hem dergâh, aşiret, şeyh gezmek hem de Atatürk'ün devrimleriyle övünmek mesela!
Bir yanda “sadrazam”a dönüşüp, beri yanda “çıktık açık alınla” marşları okumak fazlaca riyakâr geliyor.
Çoğu kurgulanmış “ecdadımız” masalları üzerinden yükselen milliyetçiliğin emrinde titreyip de “ilimden, bilimden” söz etmek cabası…
***
Örneğin camide en ön sırada yer tutan başkanın, bunu içtenlikle ve doğalında yaşadığını hiç mi hiç düşünmüyorum. 'İktidar' farklı olsa, yeri de değişecek rolü de!
***
Çok insan Kıbrıs’ı Türkiye gibi yaşıyor ya…
Kıbrıs’ı Kıbrıs gibi anlamak, hissetmek, solumak da yadırganıyor.
Kimileri “korkutmak” için üzerinize geliyor, kimileri “hedef gösteriyor” o değil derdim.
Aslında art niyeti olmasa da bu duyguyu anlamayanlar var.
Hem de çok!
Misal “ülke” denince gerçekten Kıbrıs’ın hepsini hissediyorum.
Barikatları beyninize de örmek zorunda değilsiniz.
Kıbrıslı Rumlardan söz ettiğim zaman buna “başkası” gözüyle bakıyorlar.
Öyle görmediğimi anlamıyorlar.
Sevinci de hüznü de birlikte hissediyorum, öfkeyi de kaygıyı da…
“Evet ama onlar…” diye başlayan cümlelerden bana ne?
***
Birine yaranmak ya da kendimi sevdirmek gailesinde değilim.
İçtenlikle öyle hissediyorum.
Burası ülkem, yurdum, umudum, Kıbrıs.
Hepsi.
Kıbrıs’ın bütününde gözyaşı da benim, tebessüm de!
Aynada kendi yüzümü görmek istiyorum.
Bedenimde kendi ruhumu…
Bir başka ülkeyi yaşamak istemiyorum memleketimde...
Ne birinden takdir bekliyorum bunun için ne de küfrü hak ediyorum.
Tek isteğim ‘anlamayı’ deneseler sadece!