Kamu Maliyesinde ve Devlet Bütçesinde işler iyi gitmiyor. Kötü yönetiliyor ve bütçe açığı büyüyor. Son 3 yıldır enflasyon ve hayat pahalılığı oranları çok yüksek seyrediyor.
Hükümet ise, bu sorunları çözmek adına herhangi bir tedbir almıyor.
Özellikle bu yıl, yüksek hayat pahalılığı oranlarının kamu çalışanlarına, emeklilere ve asgari ücretliye yılda üç kez uygulanması, devlet bütçesine de ciddi bir yük getirmiştir.
Eylül ayı sonunda %19.19'luk, 4 aylık hayat pahalılığı oranı, kamu çalışanlarına, emeklilere, sosyal sigorta emeklilerine ve asgari ücretlilere ödendi. Bu oran, hükümetin öngörüsüzlüğü nedeniyle, kamu maliyesine yeni bir yük oluşturdu. Hükümet, enflasyonla mücadeleyi ana gündem maddesi yapmadığı için bütçe açıkları büyüyor.
Ağustos sonu itibariyle, bütçe açığı 4 milyar 122 milyon TL'ye ulaştı Haziran ayında yapılan 880 milyon TL ve 26 milyon dolar tutarındaki borçlanmaların geri ödemeleri bu aydan itibaren başlayacak. Bu ödemeler, bütçe açıklarını daha da büyütecek.
Öte yandan, Kıbrıslı Rumların, Kuzey’e geçişlerinin azaldığını da duyuyoruz. Özellikle Kıbrıslı Rumların kuzeyden yaptıkları alışverişler, piyasanın pahalı olmasından dolayı azalmış gibi görünüyor.
Güneyden alışveriş yapan insanlarımızın sayısında ise, artış var. Birçok üründe, Güney Kıbrıs, Euro kullanmasına rağmen bizden daha ucuz hale geldi. İnsanlarımız artık, sadece et almaya değil, başka birçok ürünü de almak için güneye geçiyorlar.
Böylece, Kuzey’de harcanan para azalınca, devlet de bu harcamalardan elde edeceği gelirlerden mahrum kalıyor. Aynı şekilde, Kıbrıslı Rumların buraya gelip yaptığı harcamalar da azalıyor, bu da, katma değer vergisi ve fiyat istikrar fonu gelirlerinde düşüş anlamına geliyor.
Hükümet, tasarruf yapmadığı ve kurultaya yönelik harcamaları da çoğalttığı için, bütçeye ek yük getirmiştir. Bu durum, kamu maliyesinin borçlanmasını, yılsonuna doğru daha da artarabilecek potansiyeldedir.
Türkiye ile imzalanan ekonomik protokole göre, gelmesi gereken kaynakların önemli bir kısmı henüz ulaşmadı. Hükümet, bu konuda, yılsonuna doğru gidilirken derin bir endişe yaşıyor.
Ekonomik protokolde yerine getirilmesi gereken görevler yapılmadığı için mi bu kaynaklar gelmiyor? Geçen yıl kamu maliyesine destek kalemine 664 milyon TL gelirken, bu yıl 8 ayda kamu maliyesine destek olarak yaklaşık 20 milyon TL kaynak gelmiştir.
Ağustos sonu itibarıyle, Türkiye’ den gelmesi gereken diğer kalemlere de bakacak olursak, TC Yatırımlarının tadil bütçeye göre yaklaşık yüzde 18’i, Savunma Harcamalarının yaklaşık yüzde 45’i, Reel Sektör Desteklerinin yaklaşık yüzde yüzde 82’si, Kamu Maliyesine Desteğin de yaklaşık yüzde 1,3 ‘ü gerçekleşmiştir. Geriye kalan zaman diliminde, ne kadar kaynağın ülkeye geleceğini hep birlikte göreceğiz.
Bu da demek ki, Ekonomik protokolde, KKTC tarafı taahhüt ettiği eylemleri ve icraatları yerine getirmiyor. Bundan dolayı da ülkeye gelmesi gereken kaynaklar, düzenli ve zamanında gelmiyor.
Öte yandan, KKTC’de yıllık enflasyon, yüzde 63.57’ e ulaştı. Yıllık gıda enflasyonu ise, yüzde 58 oranında gerçekleşti. 30 Eylül 2024 itibari ile 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı, KTAMS tarafından 27 bin 144 TL olarak hesaplandı. Asgari ücretliler ve dar gelirliler, mutfak masraflarını bile karşılamakta zorluk çekiyor, geçinemiyor.
Bütün bu ekonomideki sıkıntılara rağmen, Hükümet bu sorunlara odaklanıp, çözüm bulmak için çaba göstermiyor. Varsa yoksa kendi içlerindeki makam ve koltuk kavgaları...
Memleket, aylarca kurultay gündemi ile meşgul edildi. Kamu Yönetimindeki Bürokratlar dahi, Kurultay seçimi için mesai harcadı. Devletteki ve bürokrasideki işlerin yürümesi yavaşladı ve halk ile iş dünyası, kaliteli hizmet alamadı.
Şimdi de 3 gündür Hükümet, kendi içlerindeki, kurultaydan kalan hesaplaşmalar, siyasi kavgalar ve çıkarlardan dolayı Meclis Başkanını seçemiyor. Önerilen 2 aday da seçilecek yeterli oyu alamadığı için, Meclis oturumuna ara verildi. Meclis Başkanı ve bir vekil ansızın hasta oldu. Meclis, bir türlü açılamıyor. Bu hastalık durumu ile ilgili kamuoyunda birçok iddia dolaşıyor.
Öyle bir durum ki, Hükümet’ in büyük ortağı, kendi gösterdiği adayları, parti içindeki dağınıklık ve kişisel çıkarlar yüzünden seçemiyor. Sanırım, bu da siyasi tarihimize geçecek fiyaskolardan biridir. 50 yıllık Meclis tarihinde böyle bir durum yaşanmamıştır. Ülkemizdeki istikrarlı fiyaskolara bir yenisi daha eklenmiştir.