YENİDÜZEN’e konuşan Maliye Bakanı Zeren Mungan, UBP hükümeti döneminde bakanların çoğunun bütçelerini %90’ın üzerinde harcadığını, hatta çekmecelerde bütçeyi aşan faturalar olduğunu açıkladı
Ödül Aşık ÜLKER
Maliye Bakanı Zeren Mungan, UBP hükümeti döneminde bakanların çoğunun bütçelerinin %90’ın üzerinde harcandığını, hatta çekmecelerde bütçeyi aşan faturalar olduğunu söyledi.
Mungan, “Her ne kadar süreye uyulmadıysa da ‘Maliye Bakanlığı’nın izin verdiği rakamlar harcanmış’ anlamında bakıldığında yasal bir sorun, kural ihlali yok ancak etik değil, gerçekçi değil. Yasadışılık; bütçe ödeneği bitirilmiş veya bitirilmeye yakın olmasına rağmen çekmecelerde çok sayıda fatura olması” diye konuştu.
Kronikleşmiş sorunlar, kemikleşen gider yapısı, gelir yapısının geliştirilememesinin bütçeyi ciddi sıkıntıya soktuğunu da anlatan Bakan Mungan, cuma gün yerine getirmeleri gereken ödemeleri finansman temininde yaşanan teknik nedenlerle yerine getiremediklerini, tıkanıklığı haftanın ilk gününden itibaren çözerek gereğini yapacaklarını belirtti.
İlk röportajını Yenidüzen’e veren Mungan, “Biz tüm harcamaların detaylarını hesapladık, tasarruf tedbirlerini aldık, bütçe disiplinini en üst seviyede tutuyoruz. KKTC’deki birey ve işletmelerden topladığımız her kuruşu büyük bir özenle yine onlar için kullanma gayreti içerisindeyiz” dedi.
“İlk 5 ayda cari harcamalar yüksek”
Soru: Göreve geldiğiniz zaman nasıl bir tablo buldunuz, bütçenin durumu neydi?
Mungan: Açıkçası ben dairelerin tek tek bütçelerinin detayıyla çok fazla uğraşmak istemedim çünkü odak noktamız o değil, ayrıca geriye döndürülebilecek birşey de değil. Zaten personel giderleri, emekli maaşları ve diğer transferlerle ilgili kemikleşmiş bir bütçe yapısı var. Bu bütçe yapısı içerisinde fazla birşeye dokunamazsınız. Personel durdurmayacağınıza, personel maaşları ve diğer maaş benzeri ödemeler azaltılmayacağına göre, bütçede kontrol edebileceğiniz, sınırlanabilecek veya azaltabileceğimiz şeyler ancak cari harcamalardır. Göreve gelmeden önce de bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili unsurları zaten takip ediyordum. Bütçe boyutlarıyla ilgili kapsamlı fikrim vardı. Dışarıdan takip ettiğimde de, 5 ay içerisinde, önceki yıllara göre, cari harcamalarda oransal olarak önemli bir yükseklik olduğunu gördüm.
“Vergileri artırma gibi bir öngörümüz yok”
Soru: Hangi bakanlık bütçesinin ne kadarını kullanmış? Ne tür sıkıntılar var?
Mungan: Giderler kronikleşmiş, %80-90’ı personel gideri, emekli maaşı ve benzeri diğer transfler... Gelirlerimizin %70’e yakını dolaylı vergiler, %30’u gelir vergisi, kurumlar vergisi gibi direkt vergilerdir. Bu çok çarpık bir yapıdır, bu gelir adaletini bozucu, hakkaniyet kurallarına uymayan, kayıtdışılığın olduğu bir ortamı gösteriyor. Bir ülkede adaleti sağlayabilmeniz için vergiyi tabana yaymanız lazım. Biz görevde olduğumuz sürede yasa yapamıyoruz ama temel fikir olarak da ileriye yönelik planlamaları yaparken hiçbir şekilde yeni vergi, mevcut vergileri artırma gibi bir öngörümüz yoktur. Bizim temel öngörümüz vergiyi tabana yaymak yani vergi vermeyen veya kaçak olarak çalışan kişilerden direkt vergileri artırabilmek. Diğer yandan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın alanı olan ancak dolaylı olarak bizi de etkileyen kayıtdışı istihdamla mücadele çok önemli. Kayıtdışı istihdam sürdükçe sosyal güvenlik fonları zayıflıyor. Sosyal güvenlik fonlarına katkı da tranfer kalemlerinden biridir. Bu kronikleşmiş sorunlar, kemikleşen gider yapısı, gelir yapısının geliştirilememesi, sosyal güvenlik gibi konuların halen kayıtdışı istihdamdan dolayı bütçe üzerinde ciddi bir kaynak ihtiyacı yaratması bütçeyi ciddi sıkıntıya sokuyor. Günün sonunda özellikle ay sonu ödemelerinde önemli sorunları beraberinde getiriyor. Bu arada haklı olarak devlete mal ve hizmet satan insanlar da bunun karşılığını istiyor. Maliye Bakanlığı’nın her ay sonu yaptığı düzenli zorunlu ödemeler var. Devlet çalışanlara karşı taahhüt altındadır, kimseyi angarya çalıştıramazsınız, eğer kişi primlerini yatırıp emekli olduysa onun da hakkıdır onu da ödemek zorundasınız. Sonra da sosyal güvemlik fonuna katkıyı halletmek gerekir. Hangi hükümet gelirse gelsin bunları yapmak durumundadır. Diğer ödemeler maalesef bu blok ödemenin yanında biraz eziliyor. Gerçekten büyük emek sarfediyoruz, elimizde kalan kaynağı da doğru dağıtmamız gerekiyor. Biz tüm harcamaların detaylarını hesapladık, tasarruf tedbirlerini aldık, bütçe disiplinini en üst seviyede tutuyoruz. KKTC’deki birey ve işletmelerden topladığımız her kuruşu büyük bir özenle yine onlar için kullanma gayreti içerisindeyiz.
***
UBP NE BIRAKTI? GERİYE NE KALDI?
Çekmecelerdeki faturalar...
“ İlk Bakanlar Kurulu toplantısınından sonra bakanlıklardan telefonlar geldi, “akaryakıt paramız bitti, ne yapacağız”, “temsil ödeneği bitti” gibi telefonlar aldım. Bakanlarımız da çok hassas, onlara da çok teşekkür ediyorum, “lütfen bizi inceleyin, denetleyin, bundan sonrasını nasıl idare edebileceğimiz konusunda plan yapın” diyenler de oldu. Bakanların talebiyle Maliye Teftiş Kurulu’ndan arkadaşları gönderdim ve bakanlıkların çoğunun bütçelerinin %90’ın üzerinde harcandığını, hatta çekmecelerde bütçeyi aşan faturalar olduğunu öğrendim. İlk 5 ayda özellikle hane halkına yapılan transferler, akaryakıt yağ alımları, izaz-ikram gibi temsil giderleri, taşıt bakım-onarım giderleri %90 ve üstü oranında bitmiş. Normalde Maliye Bakanlığı her ay bütçenin belli bir kısmını açar. Ancak biz göreve gelmeden bütçelerin %100’ü açılmış ve maalesef ilk 5 ayda büyük kısmı harcanmış. Her ne kadar süreye uyulmadıysa da “Maliye Bakanlığı’nın izin verdiği rakamlar harcanmış” anlamında bakıldığında yasal bir sorun, kural ihlali yok ancak etik değil, gerçekçi değil. Yasadışılık; bütçe ödeneği bitirilmiş veya bitirilmeye yakın olmasına rağmen çekmecelerde çok sayıda fatura olması. Kesinlikle “bizden önce şöyle yaptılar” demiyeceğim, sizin “bütçeyi nasıl buldunuz”sorunuza da o yüzden tam cevap vermek istemedim. “Enkaz devraldık”, “bizden önce batırdılar”, “beceriksizdiler” demek siyaset arenasında çok etkin kullanılan bir yöntem ama hiç hoş değil. Siz yaptıklarınızı anlatacaksınız. Sizden öncekilerin veya sizden sonrakilerin nasıl olduğu toplumun takdirine kalmış.
“Toplumsal sorumluluk projesi olarak görüyoruz”
• Soru: Bu kısıtlı bütçenin kullanımı konusunda ne tür tedbirler aldınız?
• Mungan: Biz göreve geldikten sonra “kamu görevlileri, bakanlar dahil, evlerine gidip gelirken veya özel işlerini yaparken resmi hizmet aracı kullanmayacak” dedik. Sadece resmi toplantıya gidileceği zaman resmi hizmet aracı kullanılması konusunda genel bir prensip kararı aldık. Ayrıca çelenk, tebrik kartı gibi her türlü harcamayı durdurduk. Bu arada benim prensip kararım, çiçek veya hediye kabul etmiyorum. Sayın Başbakan başta olmak üzere, bizim temel yaklaşımımız, bu hükümetin bir farkındalık yaratması gerektiği yönünde. Her ne kadar eleştirilse de biz hükümetimize görev hükümeti adını verdik. Hepimiz bunu bir görev olarak kabul ettik, toplumsal sorumluluk projesi olarak görüyoruz.
“Tıkanıklığı çözeceğiz”
• Soru: Cuma gün maaşların ve diğer ödemelerin teknik nedenlerle ödenemediği açıklandı. Teknik nedenler derken ne kastediliyor? Ödemelerin ne zaman yapılması öngürülüyor?
• Mungan: Belirtmiş olduğum üzere her ayın son günlerinde sabit yüklü giderlerimiz var bu çerçevede bu ayda benzer ödeme mükellefiyetlerimiz söz konusu, bunları yerine getirirken 28 Haziran 2013 günü yerine getirmemiz gereken ödemeleri finansman temininde yaşanan teknik nedenlerle yerine getiremedik. Bu süreçteki tıkanıklığı haftanın ilk gününden itibaren çözerek gerekli adimlerimizi yerine getireceğiz.
***
SİYASİ BASKI GELİR Mİ?
“Siyasi baskı olmayacak”
• Soru: Bütçeyle ilgili haftalık raporların yayınlandığı “Maliyenin Seyir Defteri” uygulamasına ne tür tepkiler alıyorsunuz?
• Mungan: Her Cuma bütçenin durumunu tespit edip çarşamba gün www.kktcmaliye.com web sayfasında yayınlıyoruz ve olumlu tepkiler alıyoruz. Toplumda böyle bir beklentinin olduğunu gördüm. Toplum bir takım şeylerin arkasından yürütülmesinden rahatsız. Bu toplum doğru bilgilendirilmek ve inanmak istiyor. O anlamda da biz gerçekleri sürekli paylaşmak zorundayız. Bu nedenle Maliye’nin Seyir Defteri’nin anlamlı olduğunu düşünüyorum ancak şu anda toplumu yeterince aydınlattığı düşüncesinde de değilim. Bunu bir başlangıç olarak görüyorum. Rakamları cümleler, herkesin anlayabileceği şekilde ifade etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bunun yanında web sayfamızda “Maliye Çalışıyor” diye bir bölüm açtık. Uzun saatler çalışıyoruz ama saatler önemli değil, ne ürettiğiniz önemli. 552 Bakanlar Kurulu kararı inceleniyor, bir kısmı standard kararlar ancak bir kısmı sıkıntılı. Üzülerek gördük ki biraz aceleye getirilmiş, telaşla alınmış bazı kararlar da var. İlginç olan bir başka şey de resmi gazetenin bu kararları biz göreve geldiğimizde basmaya devam ediyor olması. Normalde Bakanlar Kurulu kararı alır, kararlar Başbakanlık vasıtasıyla basımevine gönderilir ve ertesi gün veya bir sonraki gün resmi gazetede yayınlanır. Bu kararlar neden o tarihlerde basılamadı diye soru işaretlerim var. Ben buna üzüldüm, bu ülkede kurumsal bir yapılanmaya ihtiyaç var. Bir ülkede herşey yasalarla olmaz, bir takım etik kurallara, toplumun tüm kesimlerine eşit davranmaya, adaletli davranmaya ihtiyaç var. Bu tür uygulamalar bu duyguları sarsıyor, bu anlamda üzülüyorum. Bu zamanla bir güvensizliğin oluşmasına neden oluyor. Bana göre devletin görevi bütün toplumunu kucaklayıcı olmak, herkese eşit, hakkaniyetle yanaşmaktır. Göreve geldiğimde tüm ita amirleriyle görüştüm ve herkese eşit davranmalarını, tüm vatandaşlara tanıdıkları birine yardım eder gibi yardımcı olmalarını istedim. “Benden hiçbir zaman birine farklı muamele yapma şeklinde talimat gelemez, gelse de uymayın” dedim. Bir yerde bir çalışan “Zeren Bey yani bize siyasi baskı gelmeyecek mi” diye sordu, “kim isterse olsun hiçbir şekilde bu tür bir talebe uymayacaksınız, herkese aynı mesafede olacaksınız” dedim.
“Hukuka uygun olarak çözeceğiz”
• Soru: İskele bölgesinde yaşanan su sorunu da çözüldü. Tahal grup ile sorun çözüldü ancak su taşıyan tankerlerin sahipleri ödenmedi. O konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
• Mungan: Su konusu çok önemli. Orada çok sayıda turisti ağırlayan işletmeler var, o bölgede yaşayanlar var. Tesisin elektriğini KIB-TEK kesmiş. Ortada bir zıtlaşma olduğunu tespit ettik. Bu konuda Maliye Teftiş Kurulu’nu görevlendirdik, durum tespiti yapmalarını istedik. Farklı siyasi partilerden onlarca telefon geldi, herkes olayı farklı anlatıyor. Bu telefon görüşmeleriyle yola çıkmak doğru olmazdı, devlet anlayışı bunu gerektirmez. Arkadaşlarımız çok verimli bir çalışma yaptılar ve ilk tespitleri tesisin bir şekilde devreye girmesi gerektiği, tankerle taşımanın uygun bir yöntem olmadığıydı. Tankerle taşıma yönteminde hem daha fazla para ödeniyor, hem sağlıklı olup olmadığı konusunda tereddütler var, hem de ölçekler yok. Tahal grup ile temasa geçtik, buradaki yetkilileri ile yüz yüze ve yurtdışındaki yetkilileri ile telekonferans vasıtasıyla görüşme yaptık. Bu arada KIB-TEK’e de çok teşekkür ediyorum. Oldukça uzun süren bir sorunu çok erken bir zamanda çözdüler ve çok hızlı bir şekilde tesisin elektriğini bağladılar. Şirkete de KIB-TEK ile tesisin sorunu kalmayacağını taahhüt ettik ve gereğini de yaptık. Ardından gerekli testler yapıldı, tesisin çalışması sağlandı. Diğer formaliteleri de tamamladık, herşeyi hukuk ilkeleri, devlet anlayışı çerçevesinde çözdük.
Bu konudaki diğer bir husus da mağdur olan su tankerleri ile taşıma yapanlar. Bu insanlar devlet parasını ödeyeceğini söylediği için suyu taşıdılar, bu sorunu da çözmek zorundayız, çözeceğiz ama işleyişin nasıl olduğu ve sorumluluklar konusunda Maliye Teftiş Kurulu bir inceleme yapmak zorunda. Bu sorunu da en hızlı bir şekilde, hukuka uygun olarak çözeceğiz.
***
SEÇİME KADAR NE OLUR, NE BİTER?
“Amacımız kamuyu hükümete doğru düzgün teslim etmekt”
• Soru: Bir ay sonra seçim var. Seçime kadar başka neler yapmayı planlıyorsunuz?
• Mungan: Bazı kesimler “40 günlük hükümet, ülkeyi seçime hazırlayın, güven içinde seçime gitsin yeter” diyor. Onlara saygı gösteriyorum, bana göre de birinci görevimiz seçime kazasız belasız, sorunsuz gitmek ve demokrasinin sandıklara gerçek olarak yansıdığı, sonrasında da görev alan milletvekillerine, oluşacak hükümete kamuyu doğru düzgün teslim etmektir. Ama bu göreve geldiysek bu süre içerisinde yapabileceklerimizin en iyisini de yapmak istiyoruz. Zamanı verimli kullanmaya çalışıyoruz. Yasa çıkartmak hemen hemen imkansız. Biz daha pratik bir takım çözümler üretmeye çalışıyoruz. belli noktalardaki tıkanıklıkları çözmeye çalışıyoruz. Örneğin hafta başında 20 Mart 2013’te kurulan Ekonomik Koordinasyon Kurulu ile Reel Sektörü Danışma Kurulu’nu bir araya getirmek istiyoruz. Reel sektör kamudan çok daha efektif çalışıyor, belli aralıklarla toplantılar yapıyorlar. Ancak bildiğim kadarıyla Ekonomik Koordinasyon Kurulu henüz resmi bir toplantı yapmamış. İki oluşumu bir araya getirerek ekonominin tıkanıklığına neden olan ve bir takım idari kararlarla veya tüzük değişikliğiyle iş hayatını hızlandıracak neler yapılabilineceğine odaklanacağız.
Diğer yandan kamu oyunda bürokrasi olarak adlandırılan kamusal işlerde yaşanan uzun süreçler, bunları gözden geçiriyor ve asgariye nasıl indirebiliriz diye çalışmalar yapıyoruz.
Bu arada toplumsal uzlaşı olan konulardan kayıtdışı ekonomiyle mücadele konusunda da çalışmalarımız olacak. Bütçe disiplini, şeffaflık konusu da hükümet programıyla örtüşen şekilde sürecek. Diğer yandan, 1 Temmuz’da başlatacağımız 2014 yılı bütçe hazırlıkları var. Her ne kadar yeni yıl bütçesi bizim hükümetimizin doğrudan sorumluluk alanında olmasa da devletin sürekliliği süreci içerisinde bu hususu da genel anlayışımız olan kaynakların en etkin şekilde toplanması ve en efektif şekilde kullanılması prensipleri ile yürütüyoruz.
Hükümetimizin toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede olduğu yaklaşımını gösterecek uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bunu hayata geçirdiğimiz uygulamalar ile ortaya koyuyoruz. Maliye Bakanının yetkisinde olan vergi borçlarının tahsilinde 24 aya kadar faizsiz tecil imkanını bir komisyona devrederek kurumsal hale getirdik. Öte yandan ihale tüzüğün de yine Bakanın kullandığı 4(2) dediğimiz doğrudan alım yetkisini hemen hemen hiç kullanılmayacak kadar sınırlamalar getirdik.
***
EKONOMİK PROGRAM NE OLACAK?
'Seçimden sonra yeni hükümet karar verecek’
• Soru: Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Akça Başbakan Sibel Siber’i ziyareti sırasında “ekonomik programa uyun” çağrısı yaptı. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Mungan: TC ile KKTC devletleri arasında imzalanan ve uluslararası nitelik de taşıyan bir sözleşme var. Aslında bu bir protokoldür, TC’nin KKTC’ye ne kadar kaynak aktaracağı, hangi koşullarda aktaracağı, bunların alt başlıklarının ne olacağını ve diğer temel unsurlar protokolde vardır. Ekinde de bir program yer alır. Yani bu kaynaklar aktarılırken KKTC’de neler yapılmalı, buna karşılık TC neler yapmalı ki bu protokolde öngörülen kaynaklarla KKTC daha iyi bir duruma gelsin. Programın ekinde bir de matriks vardır. Burada da programda öngörülen hususların hangi zaman çizelgesiyle, kimlerin sorumluluğında yürütüleceği, ne zaman tamamlanacağı yer alır. Mevcut protokol ve eki bir önceki hükümet tarafından imzalanmıştır. Seçim sonrasında gelecek hükümet kendi değerlendirmesini yapacaktır. Ancak, biz çok kısa bir süre görev alıyoruz ve bu sürede bu protokolle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmamız, TC ile KKTC’nin birlikte bir takım değerlendirmeler yapabileceği bir zaman söz konusu değildir. O anlamda mevcut protokol kapsamında yatırım kaynakları, bütçenin doğrudan kullanacağı kaynakların transferleri sürdürülmektedir. Mekanizmanın bu süreç içerisinde farklı bir şekle dönüştürülmesi de mümkün değildir. TC ile KKTC hükümetleri işbirliği anlayışı içerisinde bu ilişkileri sürdürmeye devam ediyor.