Yorgos Frangos
Kıbrıs Gazeteciler Birliği Başkanı
Ayhan Hikmet ve Ahmet Muzaffer Gürkan cinayetinin üzerinden altmış yıl geçti. Söz konusu cinayet, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tarihine en aşırı, bayağı ve korkunç şekilde ifade özgürlüğüyle ve basın özgürlüğünü susturma vakası olarak geçti. Hikmet ve Gürkan vizyoner gazeteciler olarak ülkemizin emekçilerinin, sıradan insanlarının savunucuları olarak öne çıktı. Gazeteleri "Cumhuriyet", bağımsız, demokratik ve müreffeh birleşik ve bölünmez bir Kıbrıs için mücadelenin kalesiydi.
Hikmet ve Gürkan'ın ateşli ve ilham verici makaleleri ne yazık ki trajik bir şekilde bugün de güncelliğini korumaya devam ediyor. Kıbrıs'ı tüm çocuklarının annesi olarak gören vizyon bugün hala canlı olmaya devam etse de hala gerçeğe dönüşmedi. Basın şehitlerimizin sözleri bilgelik ve acı içermektedir. Cinayetten altmış yıl sonra yazdıkları acı verici bir şekilde doğrulanmıştır. Kıbrıs’ın Bağımsızlığı'nın iki şehidi, çok erken yaşlardan itibaren, tüm Kıbrıslıların ilerlemesinin ve refahının ancak yeni kurulan Kıbrıs devletinin hayatta kalması ve sağlamlaştırılmasıyla sağlanabileceğini derinden idrak etme öngörüsüne sahipti.
Bu nedenle, "Cumhuriyet" makalelerinden tarihi delil niteliğinde iki alıntıyı paylaşmak istiyorum: a) "Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, iki toplumun vatandaşlarına hak ettikleri refah ve mutluluğu getirmesini ve aynı zamanda Ortadoğu'da sürekli barış ve huzurun bir faktörü haline gelmesini yürekten diliyoruz" (6 Eylül 1960) b) "Bağımsızlık, iki toplumun ortak kaderini bilinçlendirebilir ve ancak bu şekilde elde edebilir ve kök salabilir" (13 Eylül 1960) c) "Yaşam, Akdeniz'in incisi olan güzel Kıbrıs'ımızın geleceğinin, adanın iki ana toplumu olan Rumlar ve Türkler için karşılıklı anlayış ve saygı temelinde samimi işbirliğine bağlı olduğunu pratikte kanıtlamaktadır. Aynı topraklarda yaşayan, aynı havayı soluyan, aynı toprağı işleyerek geçimini sağlayan Kıbrıslılar, Türkler ve Rumlar için başka bir çıkış yolu yoktur" (6 Şubat 1961) d) "Gelecek bize aittir. Gelecek, Kıbrıs'ı halkıyla beraber kucaklamak isteyenlere, adanın ilerlemesini isteyenlere ait olacaktır. Siyasi kavramlar yaz fırtınası gibi geçicidir. Kalıcı ve değişmemiş olan ekmek, özgürlük, çocuklarımızın, kendi çocuğumun, sizin çocuğunuzun, hepimizin çocuklarının huzuruna duyulan özlemdir. Bağımsızlığımızın değerini takdir edelim." (3 Nisan 1961) Yukarıdaki tüm alıntılar, Mayıs 2015'te Heterotopia Yayınları tarafından yayınlanan "Cumhuriyet Gazetecileri" kitabından alınmıştır.
Kesin olan şu ki, Hikmet ve Gürkan bugün aramızda olsaydı, adadaki barış aktivistlerinin en ön saflarında yer alacaklardı. Hikmet ve Gürkan, ülkemizin yeniden birleşmesi için işgal karşıtı mücadelenin öncüleri arasında yer alacaktı. Hikmet ve Gürkan sadece vizyoner ve militan gazeteciler değil, aynı zamanda federalist yönleriyle, tüm çocuklarının anavatanı olan toplam federal Kıbrıs'ın ateşli ve ilham verici destekçileri olarak da öne çıkacaklardı. Hikmet ve Gürkan, toplumlarının ulusal vizyonunun ötesine geçtiler ve ortak iki toplumlulu yaşamın en büyük vizyonerleri olarak öne çıkmışlardır. Portreleri haklı olarak Aglantzia'daki Kıbrıs Gazeteciler Birliği’nin Gazetecilik Evi'ni ve aynı zamanda Küçük Kaymaklı'daki Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti'nin binasını süslemektedir.
Bilgim dahilinde sizi temin ederim ki, bugün de Kıbrıs'ın gazetecilik dünyasında, Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler arasında, Hikmet ve Gürkan'ın parlak ve aynı zamanda şehadetinden ilham alan meslektaşlarımız var. Ve böyle gazeteciler olduğu sürece Hikmet ve Gürkan'ın hatıraları unutulmayacak ve tüm Kıbrıs umutlarını koruyarak alevlendirebilecektir.
17 Nisan 2022