Hani 'tütün basınca' yaraya...
Kan durur, derler ya...
Özlemlere ne basılır bilen var mı?
* * *
Suskunlar penceresinde...
İnsan neyi gözler, neleri, kimleri...
Uzaklara ıslanınca gözleri...
Yaşadıklarını mı...
Yaşayamadıklarını mı en fazla...
Yaşamak istediklerini mi yoksa...
* * *
Bir gemi, suskunlar limanından demir alıyorsa eğer 'yüreği' kadardır açık denizleri...
İçinde biriken sözcükleri üfledikçe maceraya aç bir yelkene, şehvetin köpüğü vurur yüzüne...
Yıkanır 'kendi' sesinde...
Nefesi 'tuz' kokar, 'ten' yakar hasreti...
* * *
Bir gizli sevdaya, bir çift göz basarsan eğer, kokmaz!
Bir yürek korkarsa eğer bir sevdaya tutulmaktan, işte budur mesele.
Damla damla çoğalır içinde 'yaşamak' büyüsü...
* * *
... 'Ama...'
... 'Keşke...'
... 'Öyle de...'
İnsan dünyadan 'kaçar', nafile kaçamaz kendinden!.
* * *
'Gülümsemek'le 'sevişmek' arasındaki akrep yelkovan gel gitinin ismidir 'büyü'...
- ki onlar illa ki sevişir, onikide-
* * *
Hani 'tütün' basınca yaraya...
Kan durur da...
Yine dinmez acısı...
Bir çift göz, uzaktan ısırarak basmaya görsün sevdaya...
Daha bir sevdadır...
Daha bir şehvet...
Daha bir 'büyü'...
* * *
'Ne ilgisi var ki şimdi' diyecekseniz, fark etmez.
İlla 'tutsaklıktır' biraz, her aşk...
Bu yazı Cemal Süreyya ile biter:
<... Özgürlüğün geldiği gün.
O gün ölmek yasak...>