Dünya iyiye gitmiyor.
İnsanlık ‘medeniyet’ geliştikçe daha vahşileşiyor.
‘Yamyam’ diye bildiğimiz ‘insan et yiyen insan’ bile 21’inci asırda insanın insana yaptığının yanında masum kalır.
Teknoloji gelişiyor, insanlığın bir kısmı daha rahat, daha modern, daha lüks yaşıyor, ama dünya nüfusunun çok büyük kısmı için hayat böyle kolay değil.
Aksine, sanki ‘başka bir dünya’da yaşıyor insanlığın bir kesimi...
**
Dünyaya yön veren merkezler vardır.
Bu merkezler sadece bugünü yaşamazlar. Plan ve programları yarına dönüktür. Hem de yıllar, on yıllar sonrasının projesini yaparlar, masa başında...
Senaryolar çizilir, stratejiler belirlenir.
Hareket planı ona göre çıkar.
Bizim anlamakta zorluk çektiğimiz bölgesel, küresel ya da lokal gelişmelerin büyük kısmı o planlar çerçevesindeki kurgular aslında...
Ne kadarı kurgu, ne kadarı spontane, onu bilmemiz asla mümkün olamıyor tabii!..
**
Eskiden, soğuk savaş döneminde bu tip gelecek planlarını yapan iki farklı kutup vardı.
1980’ler sonundan itibaren ‘tek merkez’ yapıyor bu işleri...
‘Süper güç’ ve paydaşları...
Bir de ‘bölgesel güç’ler var, her yerde farklı büyüklük ve güç sahipler onlar...
Bazıları kendi gücünü abartırsa zaman zaman, ‘büyük abi’den fırçayı yeyip oturuyor yerine!..
Ama konumuz bu değil...
Konumuz ‘Ne olacak bu dünyanın hali?’...
**
Bu dünyanın yeniden ‘iki kutuplu’ bir dünya düzenine ihtiyacı yok tabii...
‘Soğuk savaş’ olmasın. Sıcağı da olmasın ama!..
Bakın dünyaya... Savaşmayan ülke, iç savaş olmayan, bölgesel çatışmaların halledildiği kaç kıt’a var?
Kaç ülke ‘dingin’ vaziyette?
Silaha o kadar para harcanıyor ki, o paralarla hiç aç kalmaz dünyada...
Asya’nın, Afrika’nın, Amerika’nın birçok ülkesi iç-dış savaşlar, aşiret çekişmeleri, din ve mezhep çatışmaları, etnik kavgalar nedeniyle yiyecek ekmek bulamazken silah alıyor, mermi alıyor.
Bakın, daha geçen hafta 10 yaşındaki kız çocuğu Nijerya’da ‘canlı bomba’ yapılıp patlatıldı!
İnsan mıdır bunu yapanlar?
**
Dünya yeniden ‘kutuplu’ hale gelmesin, ama bu haliyle de süremez gidişat...
Mutlaka bir şeyler yapılmalı.
Özellikle Batı, Fransa’daki Charlie Hebdo baskınıyla yaşadığı yeni travmanın gerçek nedenlerini düşünüp tartışıp bir çıkış yolu bulmaya niyetlenmeze, daha çok Charlie’ler ölecek Batı’da da...
Doğu’da zaten her gün ölüyor onlarcası, yüzlercesi, binlercesi...
**
Dünyaya bir ‘Büyük Barış Projesi’ lazım!
Acilen.
Yeryüzünde gelir dağılımını daha adil şekle sokacak, insanların insanca yaşaması için asgari koşulların sağlanacağı, çocukların doğarken ölmüş sayılmayacağı, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının, beslenme ve barınma hakkının ve de eğitim hakkının korunacağı, toplumların kalkınmasına yardımcı olacak bir proje olmalı bu...
Sadece ‘dünya liderleri’nin bir araya gelerek kamera önünde ‘barış’tan söz edip perde gerisinde ‘geri kalmış’ ülkelere silah pazarlamaya devam ettiği değil, gerçek bir barış projesi olmalı bu...
Her ülkede, her toplumda barış güçleri ayağa kalkmalı.
Zira bu proje ‘liderler’e bırakılmayacak kadar önemli!..