Eğitimi tartıştığımız bu köşede, bugün; almasını bilene tam bir “insanlık onuru dersi” veren ve nice derslerle dolu bir yaşamı tamamlayan büyük ustaya ayırmak gerekliydi…
Büyük usta Yaşar Kemal’in ailesi Van Gölü kıyısındaki Ernis köyünden uzun bir göç sonunda gelirler Adana’ya… Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı Hemite köyünde 1923’da doğar ve Bugün Çukurova olarak bilinen yer, çocukluğuna ev sahipliği yapar…
Kendi ifadesine göre bir "Türkmen" köyünde tek "Kürt" ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, dışarıda Türkçe evde Kürtçe konuşur… Çukurova’nın topraklarından, pamuk ve çeltik tarlalarından, ırgatların döktüğü terden, traktör motorlarından, kerpiç evlerde kaynayan çorbadan, yörüklerin çadırlarından, Anadolu’nun bin bir hayatından beslenir…
Daha 4 yaşındayken talihsiz bir kaza sonucu sağ gözünü kaybeder. Ne var ki tam bir sene sonra çok daha büyük bir acı yaşayacaktır… Yaşar Kemal, 5 yaşındayken babasının camide öldürülüşüne tanık olur…
Ortaokulu, son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra farklı işlerde çalışan Yaşar Kemal, 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşar… Bu nedenlerin arasında Nazım Hikmet kitapları okumak da vardır. Ancak kaderin güzel bir oyunu olarak cezaevinde Nazım’ın öğrencisi olan Orhan Kemal ile tanışır…1940’lı yılların başlarında da Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sanatçı ve yazarlarla yakınlaşır…
Artık halk adına, insanlık adına bir şeyler yapmanın gerektiğine inanır… Bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı 1943’te yayımlar, 1950’de Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tekrar tutuklanır…
1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gider ve Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başlar. “Yaşar Kemal” adını da ilk kez 1951-63 arasında çalıştığı Cumhuriyet gazetesinde kullanır…
1952’de ilk öykü kitabı “Sarı Sıcak”ı, 1955’te ise bugüne dek 40'tan fazla dile çevrilen romanı “İnce Memed”i yayımlar… “Ağrı Dağı Efsanesi”, “Çakırcalı”, “Ölmezler Otu” ve daha niceleri gelir arkasından…
Nobel Edebiyat Ödülü’nü alamasa da iki kez aday gösterildi... Uluslararası Cino del Duca ödülü, Légion d’Honneur nişanı, Commandeur payesi, Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres nişanı, Premi Internacional Catalunya ödülü, Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Barış Ödülü, Fransa Cumhuriyeti tarafından Légion d’Honneur Grand Officier rütbesi yanı sıra 30’u aşkın ödül, 7 ayrı üniversiteden fahri doktorluk payesi aldı…
İşte bu büyük usta; kendisine, ailesine ve içinde bulunduğu kendisinin de içinde bulunduğu Kürt kökenli bireylerin yaşadığı sorunun çözümü için Türkiye’de tarihi bir adımın atıldığı gün, hayata gözlerini yumdu... Hayatını barışa, demokrasiye ve insanlığa adayan bir büyük usta yaşamını kaybetti. Dünya edebiyatı bir büyük değerini yitirdi...
Şöyle demişti Yaşar Kemal: “Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım…”, “Halkı üzecek her şeyin, herkesin karşısındayım, bunun için de verilecek ceza bize vız gelir, tırs gider…”
Türkiye'nin yeni Yaşar Kemal’lere, dünyanın da Yaşar Kemal gibilerine ihtiyacı var...
------------------------------------------------------------------------------
Aklınızda Bulunsun
Ülkemizde Alınan Akademik Unvanlara Dikkat
YÖK, şikayetler üzerine, yurtdışında alınan doktora, sanatta yeterlik, doçentlik ve profesörlük unvanların denkliğine ilişkin ilk kez değerlendirme işlemlerinde uyulacak usul ve esasları yeniden belirledi.
Buna göre, yurtdışında akademik unvan alanlar da Türkiye’de bu unvanlara sahip kişilerden istenen asgari dil ve yayın şartlarını yerine getirecek, yurtdışından alınan belgeler ilgili kurumlardan teyit edilecek.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, son yıllarda artan şikayetler üzerine, yurtdışında alınan doktora, sanatta yeterlik, doçentlik ve profesörlük unvanlarını değerlendirme işlemlerinde uyulacak usul ve esaslarının belirlenmesi talimatı verdi.
Yükseköğretim Kurulu ile Üniversitelerarası Kurul Başkanlığınca (ÜAK) ilk kez belirlenen usul ve esaslara göre, yurt dışında doktora, sanatta yeterlilik, doçentlik ve profesörlük unvanlarını alan kişiler, denklik alabilmek için Türkiye’de bu unvanlara sahip olanlardan istenen asgari şartları yerine getirecek.
Dil ve şartlarını sağlayan kişilerin unvan denkliği kabul edilecek. Böylece, yurtdışında bazı ülkelerde, dil şartı veya yayın şartı olmadan akademik unvan alan kişilerle, Türkiye'de 65 dil şartı ile ve yayın şartını sağlayarak akademik unvan alan kişiler arasında ortaya çıkan haksız durumun önüne geçilerek, hakkaniyet sağlanması hedefleniyor.
----------------------------------------------------------
Anlayana Gülmece
Denetim ve Tasarruf
Bir Kurum Müdürü o ayın konseri olan SCHUBERT'in "Bitmemiş Senfonisi”ne gidemediğinden elindeki konser biletini kurumun denetim uzmanlarından birine verir. Ertesi hafta, denetim uzmanından bir teşekkür ve değerlendirme raporu alır.
Sayın Müdürüm
4 Obuacı, konserin önemli bir zaman diliminde boş oturmuşlardır. Bunların sayısı azaltılmalıdır ve diğerlerinin konsere daha çok katkısı sağlanmalıdır. 12 kemancı aynı anda aynı hareketleri yapmakta, aynı notaları seslendirmektedir. Burada da personel tasarrufu şiddetle tavsiye ediyorum.
Özellikle 16'lık notaların çalınması oldukça gereksizdir. Çünkü izleyiciler 8'lik notalarla 16'lık notalar arasındaki farkı anında hissedememektedirler. Dolayısıyla 8'lik notalarla eser icra edilmeli, yüksek ücretli keman ustaları yerine stajyerler kullanılarak masraflar düşürülmelidir.
Yaylı sazlarla işlenen pasajların, nefesli sazlarla tekrarının yol açtığı gereksiz uygulamalar önlenebilir. Böylece 2 saatlik konser de 20 dakikaya inmiş olur.
Eğer SCHUBERT bütün bunları bilmiş olsaydı, Bitmemiş Senfoni, bitmiş olurdu.
Saygılarımla...