Stella Aciman
Bu köşenin takipçileri benim, Büyükhan’a ve esnafına karşı farklı bir duyarlılığımın olduğunu anlamıştır artık. Bu hafta sizleri güzel, ev yapımı sabunlar ve macunlar aldığım Shiffa Home’un cana yakın, güler yüzlü sahibi Ayperi Gürdür’la tanıştıracağım. Ve yolunuz Büyükhan’a düştüğünde muhakkak bu dükkana uğrayın, alışveriş yapın… Mutlu olacaksınız!
Bu merak ne zaman nasıl başladı?
Babam hep muhasebeci olmamı isterdi, ‘sen kız çocuğusun, gir muhasebe oku, ya bir bankada çalış ya da memur ol’ derdi. Bu baskıyla ticaret lisesine gittim önce, sonra üniversite için de ilk tercihim işletme oldu, şansım yaver gitti kazandım. Lisedeyken hiç sevmeyerek gittiğim bölüm olduğu halde üniversitede iş kadını olmaya karar verdim. Kıbrıs’a döndüğümde iş bulamadım, uzun yıllar pazarlamacılık yaptım, sonraları baktım ki ben muhasebeci olamazmışım, oturamazmışım. Ben olsa olsa hareketli, canlı bir iş yapmalıymışım, çünkü üretmeyi seviyormuşum, bunu anladım. Yaratıcılık, üretmek yönüm varmış meğer bunu keşfettim. 9 yıl kadar şirket idareciliği de yaptım, her yönüyle yaptım bunu, yurt dışından mal getirdim ama bu işi de sevmedim. Hep kafamda ‘ne yapayım?’ düşüncesiyle ilgili hayallerim vardı. Bu demek değildir ki hayalperestim, yere sağlam basmayı bilmiyorum.
Uzunca bir süre düşünmüşsünüz…
Uzun yıllar yurt dışından doğal ürünler getirdim, doğal ürünlerle çok uğraştım, Ada’ya doğal ürün getirenlerin ilkiyim diyebilirim. Bitkileri, doğal ürünleri tanımaya başladım, burada bu var burada şu var diye öğrenmeye başladım. Sonra da bir anda kendimi bu işin içinde buldum. Bir gün dolaşırken vakıflara düştü yolum; orayı, o atmosferi çok severim. İhaleye katılırken de AKTAR olarak katıldım. Maddi sorunlarım vardı tabii. Festivallere gitmeye başladım, gezerken de kafamda farklı fikirler doğmaya başladı. ‘Düşünmeye başladım; eskiden bizim insanlarımız neler yaparlardı?’ diye. Biz Kıbrıs insanları bildiklerimizi unutmuşuz, hepimizin özünde bu var, sadece çok basit olan şeyleri sanki de çok büyük şeylermiş gibi gözümüzde büyütmüşüz, yapmaya üşendik, korktuk belki de… Aslında öyle bir şey yok, yapmak isteyen insan her şeyi yapabilir ve başarabilir ve böylece sabun yapmaya başladım. Bitki kitaplarını araştırırken elime bir Parma kitabı geçti, yani ecza kitabı, keyif için okuyordum, yani nasıl bir şey var, ben kendimi nasıl geliştirebilirim bunun için okuyordum, oradaki bitkilerin sabunla birleşmesinin çok faydasını gördüm, kurutulmuş bitkilerden çok memnun kalmaya başladım.
ÖNCE MACUN
Sabuna nasıl döndünüz?
Dönmedim aslında o benim ikinci işimdi, birinci olarak macun yapmaya başladım. Baktım ki marketlerden aldığım macunlarda insanlar glikoz kullanmaya başlamışlar. Ben kendime bunun üzerine hedef koydum, ‘ben ev yapımı ürünler yapacağım’ dedim. Böylece macunla başladım, dışarıdan aldığımız ürünlerde problem yaşamaya başladım, hiçbir tadı olmadığını fark ettim, her ev yapımının da güzel demek olmadığını fark ettim. İlk çok zorlandım, AB projelerine katıldım, projem kabul edildiği halde yer sorunu yaşadım, benden yer almamı istediler o da olmadı, maddi sıkıntılar devreye girdi, ‘ben bu işe kendim başlayacağım’ dedim, kendim borçlandım ve başladım. İlk bir yıl çok sıkıntılı geçti, ikinci yıl da sıkıntılıydı, üçüncü yıldan sonra artık emeklemeye başladım, sonraları hatalarımı da gördüm.
Neydi hatalarınız?
Ev yapımının nasıl uzun ömürlü yapılabileceğini öğrenmeye başladım, hatalar olmuyor mu derseniz tabii ki yine de hatalar oluyor. Her hata beni daha ileriye götürdü aslında. Profesyonelliğe doğru gidiyorum hatalar yaparak ve öğrenerek. Home made miktarını çoğaltırsanız yani çok yapıldığı zaman sorunlar da çok farklıdır, küçük miktarlarda yaptığınız zaman sorunlar çok daha farklıdır. Bu işi yapanlar var ama hem yapım, hem müşteriye sunum hem de yer anlamında ben tekim sanırım, kendimce ufak bir girişim başlatmış oldum.
CİLT İÇİN SABUN
Başka sabun yapan var mı?
Sabun yapımı konusunda kurslar var onlara ben de katıldım. Ufak tefek yapanlar var, bir kimyager arkadaş var o da yapıyor, benden önce yapıyordu ama kimse bu anlamda çok fazla büyümek istemiyor, bir de bendeki çeşit kadar kimsede yok bildiğim kadarıyla. Ben akılcı davrandım, tam bir pazarlamacı ve iş kadını zihniyetiyle çalışıyorum. Bazıları 100 kiloyu 3 çeşit yaparken ben 100 kiloyu 20 çeşit yapmayı tercih ettim. Müşteri tercihlerini dikkate aldım, çeşitlerimi artırdım, bazı çeşitleri iptal ettim… Kil ve kahve sabunu mesela, bazı egzama hastaları kili tercih ediyordu onun yapımını artırdım, kahve sabunu da cildi temizliyormuş. Londra’dan gelen müşterilerimin çok talebi vardı, çok sattım kahveli sabunlardan.
En çok hangi sabun satılıyor?
Hepsi hemen hemen çok satılıyor, hepsinin müşteri grubu var, koku seven kokulu alıyor, kokusuz seven zaten kokusuz olduğu için kokusuzları tercih ediyor. Çok farklı tercihler var, şu daha çok satıyor diyemem hepsinin ayrı müşterisi var. Bir iki çeşidim var onlar biraz yavaş gitti, belki onları ben pazarlayamadım diye düşünüyorum ama tüm ürünlerimden hiç şikayet gelmedi şu ana kadar.
Sabunların neye yaradığını bilerek mi müşterinizi yönlendiriyorsunuz?
Mesela ben bitkilerle ilgili kitabı sevdiğim için okumuştum. Ülkemizde bir kural var, ya eczacı olacaksınız ya da gıda uzmanı, orta bir saha yok… Bunun eğitimi de yok, yurt dışında var ama bu da çok pahalı. Ben bu sahaya kendimi eğiterek girdim, izleyerek, kitaplar okuyarak, tabii konuyla ilgili kitaplar okudum, mesela fizyoterapi, aromaterapi gibi. İbn-i Sina’ya kadar uzanan kaynak kitaplar okuyarak kendimi geliştirdim. Öğrenmenin sonu yok tabii. İlerde bir gün ben de bu okuduklarımdan öğrendiklerimi toparlamak isterim, kalıcı olmasını isterim öğrendiklerimin . Kıbrıs’ta bu kadar ciddi bir çalışma yapan yok.
SABAH EZANINA KADAR SABUN YAPIMI
Sabunları nerede yapıyorsunuz?
Evimde yapıyorum. Küçük bir ocağım var orada yapıyorum, zorlanıyorum açıkçası, ocak üzerinde yapmak çok zor bir şeydir çünkü sabun ısısını ayarlayacaksınız, başladığınızda bırakamıyorsunuz. Az miktarda da çok miktarda da yapsanız her taraf batıp çıkıyor, bazen bakıyorum sabah saat 04-05 olmuş ezan okunuyor, ben daha sabun yapıyorum.
Hammaddesi zeytinyağı mı?
Evet, zeytinyağı ve kostik sodadır. Eskiden küllerle yapılırdı, şu anda bilinen en iyi şekli budur. Farklı bir organik şekli var mı bilmiyorum ama bizim bildiğimiz kostik soda ve küldür. Külle her zaman verimli sonuç alınmıyor, kül bulmak da problemdir, odun olan yerler bulacaksınız da yapacaksınız. Onun için zeytinyağı ve kostik sodayı kullanıyoruz.
Başka katkı maddesi kullanılıyor mu?
Kokusuz grupta bir başka katkı maddesi yok ama kokulu grupta örneğin lavanta, yasemin, papatya, defne yağı gibi yağlar kullanıyorum.
DIŞARIDAKİ SABUNLAR TİCARİ
Dışarıda satılan sabunlardan farkı nedir sizin sabunlarınızın?
Yanlış bir şey konuşmak ya da kötülemek istemem, dışarıda yapılan sabunlar daha çok ticaridir, raflarda önemli olan fiyattır ve kokusudur, ben kimyager değilim o kadar detayını bilmiyorum ama gramını artırmak için katkı kullandıklarını tahmin ediyorum.
Bitkilere gelirsek onları nereden getiriyorsunuz?
Bitkilerin bir kısmını buradan topluyorum, kendim kurutmaya çalışıyorum.
Ada’da ne tür bitkiler var?
Ada’da çok bitki var… Ihlamur, ekinezya ve tarçın dışında hemen hemen her şey var. Kekik, adaçayı var. Adaçayı koruma altına alındı, toplarken bazı insanlar kökünden koparıyor bu yüzden korumaya alındı; şu ana kadar adaçayı da topluyorduk ama artık Türkiye’den getirteceğiz sanırım. Hibisküs, melisa, lavanta, ebegümeci, biberiye, Kıbrıs gülü, nane, karabaş otu, defne var.
Kıbrıs’ta çok olduğunu söylediğiniz bamya çiçeği ne işe yarar?
Kronik öksürükte, ağız içi yaralarında, üst solunum yolu hastalıkları, bronşit problemlerinde enfeksiyonlarda etkilidir. Balgam söktürücü, yumurtalık ve rahim kanseri için de öneriliyor. Tabii ben bunları kitaba bakarak söylüyorum.
ALMANLAR MERAKLI
Tedavi amaçlı bitki alan var mı?
Bir müşterim var alerjiktir mesela ilaç kullanamıyor, bitkilerle tedavi oluyor ve çok memnun. Bu konuda çok bilinçli müşterilerimiz de var, özellikle Almanlar bu konulara çok meraklı ve çok bilinçli.
Kuru sebzeleri, mesela patlıcanı nereden getiriyorsunuz?
Aslında Lefkoşa’da oluyor patlıcan kurusu, Mağusa ve Girne’de olmuyor çok nemli olduğu için. Bunların hepsini ben yapıyorum, denedim oldu, bazen vaktim olmuyor o zaman getirtiyorum. Bu haftadan başlayarak yapacağım yine, şimdi kurutma zamanıdır. Üç hafta salça ve bunları yapacağım. Dışarıdan aldığım ürünleri her geçen gün azaltıyorum, kendim yapmaya çalışıyorum. Bana gelen müşteri benim yaptığım ürünleri almak istiyor.
Bandabuliyam.com açıldı, siz de varsınız, oradan sipariş alıyor musunuz?
Hayalperest olmamak lazım, hiçbir şey bir anda olmaz, bir arabayı çalıştırırsınız bir anda uçmaz, birinci viteste başlarsınız, sonra hızlanırsınız, bandabuliya.com da böyledir. Bir çocuk gibidir, önce emeklemesi sonra yürümesi ve koşması gerekir. Bence gelecekte güzel bir proje olacak. Bizi büyük bir yükten kurtardılar, eleştirmek yerine önünü açmaları gerekiyor, güzel bir proje çünkü.
OYMACILIK STRESE İYİ GELİYOR
Başka neler yapıyorsunuz, tahta oymacılığı falan da var sanırım…
Ben ille de oymacı olacağım diye değil, öyle bir iddiam yok, sadece bu işe yardımcı olur dedim. Koza, lefkara, sesta da yaptım ama ahşapta kaldım çünkü çok zevkliydi. Hobi olarak yapıyorum, oymayla uğraşıyorum, ciddi şekilde adapte oldum, strese karşı bire bir. Bir yıl sonra dükkanıma duvar oymalarımı da koyacağım.