Eğer amaç tecrübelerden ders almak, bilgelik kazanmaksa;
Ancak siz belirli bir düşünceye, duyguya takılıp kalmışsanız,
Tecrübelerinizi hiçbir zaman bir derse dönüştürememişsinizdir...
Değişen dünya ve ülke koşullarında, yeni durumlar karşısında dahi,
O eski duygular zihninizi yine geçmişteki olaylara, yaşanmışlıklara götürüyorsa,
Asla geleceğe doğru ilerlemek için özgür olamazsınız...
50 yıl önce olduğu gibi tepki verirsiniz...
Niçin değişmesi gerektiğini, nasıl değişeceğini, neyi değiştirmek istediğini bilmeyen insanlar,
Biriktirmenin bizatihi kendisi işe yaramaz hale gelene kadar,
Yeni şeyleri değil, hep eskiden gelen aynı şeyleri biriktirirler...
Nefes aldığımız bu coğrafyada, ne yazık ki, siyaset de bundan pek farklı bir konumda değil!
Enerjimizi ve potansiyelimizi boş yere harcamadan, etkin bir biçimde değerlendirme anlamında;
Yeni dünya koşullarına adapte olmak, estetik düşünmek, yaratıcılığımızı geliştirmek ve insan kaynağımızı en doğru ve verimli bir şekilde kullanıp daha insanca yaşanan bir ülke düzeni kurmak yerine,
Hayatlarımız hakkında sürekli şikayet etmek üzerine kurulu bir siyaset güdüyoruz...
Sonra da kim olduğumuzla ilgili hiç de objektif ve gerçekçi davranmayarak, kendi kendimize bile birçok konuda yalan söylüyor, hatta dönüp bu yalanlara kendimizi dahi inandırıyoruz!
Çünkü "şu-bu" kesimlerin beğenilerinin asıl ortaya konması gereken düşüncelere yer bırakmadığını biliyoruz.
Bu tip bir "maskeli balo" işte!
Kaçınma stratejilerinin bağımlılığa dönüştüğü "balolar"...
Şundan kaçınmalıyız! çünkü şu kesimler "hayır" der...
Bunu yapmalıyız, çünkü şu kesimleri "iyi" tutarız...!
Eski, "aşina olmak" anlamına gelir...
Yeni ise "tanıdık olan"ın ötesine geçmek...
Evet, 50 yılda çok zorlu tecrübelerden geçtik...
Lâkin üzerimize düşeni hakkıyla yapmadık, gerektiği gibi yaşamadık...
Hangi kimlik bize uyarsa ona alıştık!
O kimlikle de hep eskiye uygunluk, kendimize destek için “kalabalık” aradık...
Neticede aynı koşullar, aynı ezberler, aynı düşünceler, davranışlar ve duygularla yaşadık!
Yaşamımızdaki deneyimler ise hiç değişmedi...!
50 yıl geçti dile kolay, ancak bizler hep bilindik ve tanıdık olanda kaldık...
Ezberlerimizi yeni düşünceler ile hemen hemen hiç takas etmedik!
Acil durum evresindeki gibi, hep
"kötü senaryolarla" meşgul olduk...
Halâ da öyleyiz!
Çünkü galiba henüz ayakta durmanın ve büyümenin sırası değil diye düşünüyoruz!
Ve yine kendimize yalan söyleyerek kendimizi kandırıyoruz...!