Serkan SOYALAN
İstiklal ya da eskilerin bildiği adıyla Cadde-i Kebir sadece sıradan bir cadde midir?
Benim için hiçbir zaman öyle olmadı, olmayacak da…
Her zaman yoğun ve karmaşık bir tarihi içinde barındırıyor benim için. Her bir köşesinde gözümde beliriyor, tarihin o silinmeyen izlerinin belleği.
Bazen 1900’lerin başına, bazen 1955’e, bazen de 1977’ye düşüyor aklım. Çoğu zaman da belli belirsiz yer eden silüetlerle konuşuyorum. Kimi zaman Mehmet Akif Ersoy, kimi zaman Ara Güler, kimi zamanlar Orhan Veli, Sait Faik, Yaşar Kemal, Oktay Rıfat, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal ve Cumartesi Anneleri.
Her gün onbinlerce insanı ağırlayan bu cadde, bir görünüp bir kaybolan insanların hayalini de taşımaktadır. Bundandır işte yolum İstanbul’a her düştüğünde, İstiklal’e çıkmak ve orada oturup saatlerce insan yüzlerinden öyküler düzmek. Bazen şehir gibi yorgun bir İstanbullu’nun öyküsü, bazen iş yetiştirmeye çalışan bir işçinin, bazen bir turistin, bazen bir öğrencinin öyküsüdür kaleme düşen. Bir gizi çözmeye çalışan meraklı gözlerle izlerim onları.
İstanbul’un beslediği şairlerden biri olan Behçet Necatigil’in yazdığı gibi “her şey gözden başlıyor üstünüze çevrilen.”
Bir şehirde, bir caddeyi konuşmak için, o caddede yaşanmışlıklar olması lazım. İstiklal’de bu fazlasıyla vardır.
Şimdi bu caddenin tarihine bakalım biraz.
1927’ye kadar Cadde-i Kebir
1927 senesine kadar “Cadde-i Kebir” olarak bilinen bu caddenin adını yazan tabelası, 1927 yılında sökülerek yerine “İstiklal Caddesi” yazılı tabelası çakıldı, uzunluğu iki kilometreye ulaşan ve eni yer yer 15 metreye kadar daralan bu kanyona.
Fransızca olarak da Pera’nın büyük caddesi anlamına gelen “Grande Rue de Pera”ydı bu caddenin adı.
Taksim Meydanı ile Tünel arasında uzanan İstiklal Caddesi’nin tam ortasının, 50. yıl Anıtı’nın da bulunduğu, Galatasaray Meydanı olduğu kabul edilir.
1990 yılından beridir trafiğe kapalı olan cadde, günün her saati neredeyse aynı oranda kalabalıktır.
Grand Rue de Pera
Bizans’ın bir mahallesi olan Pera, tarihi önemini bir Ceneviz kolonisi olarak kazandı. Bu Osmanlı’nın eline geçince de devam etti. Osmanlılar sur içindeki birkaç Latin Katolik kilisesini buraya gönderirken, yabancı elçiliklere de bina yapmaları için araziler verdi. Böylece Grand Rue de Pera mimari ve demografik özellikleri ile hayat tarzı açısından imparatorluğun en “Batılı” yüzü olur.
Cumartesi Anneleri’nin toplanma yeri
Türkiye politik sahnesinin en güçlü direnişlerinden birini gösteren Cumartesi Anneleri, 700 haftayı aşkındır her Cumartesi bu cadde üzerindeki Galatasaray Meydanı’nda toplanarak, eylem yapıyorlar ve gözaltında kaybedilen yakınlarını ve faili meçhul siyasi cinayete kurban giden yakınlarının faillerini arıyorlar. Bu eylemin tohumları 21 Mart 1995’te gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen ve gözaltından 55 gün sonra Kimsesizler Mezarlığı’nda gömülen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak tarafından atılmıştı. Şimdi Cumartesi’ne denk gelirse İstanbul’um, mutlaka bu direnişe destek veriyorum. Bu caddeye her girdiğimde de Cumartesi Anneleri’nin acısını yüreğimin derinlerinde yaşıyorum.
İstiklal’in gözyaşları 6-7 Eylül Olayları
Bu caddenin bir ruhu olsa, yerle yeksan olduğu, gözleri olsa, hüngür hüngür ağladığı tarihler olur 6-7 Eylül 1955…
Tarih sayfalarında 6-7 Eylül Olayları veya İstanbul Pogromu olarak yer bulan bu olaylar, İstanbul’da yaşayan Rum azınlığa karşı gerçekleşen organize toplu saldırıyı anlatır. Olaylar, Türk basınında çıkan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığını iddia eden yalan haberlerle tetiklendi. Sonradan yakalanan bir Türk konsolosluk yetkilisi, bombayı olayları kışkırtmak için kurguladıklarını itiraf etti ancak Türk basını bunu görmezden gelerek bombanın Yunanlar tarafından atıldığını iddia etti.
“İstanbul, Hatıralar ve Şehir”
Geçmişte büyük yangınlarla da boğuştu bu cadde ve her yangınla beraber, dokusunu, tarihini biraz daha derinden kaybetti. Bu yangınların tarihleri de 1930 ve 1871 olarak geçer takvim yapraklarına.
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, “İstanbul, Hatıralar ve Şehir” isimli kitabında bu yangınları şöyle anlatır:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı gerçekleşmeseydi bile, yirminci yüzyılın başında İstanbul arka arkaya gelen ve bir hamlede binlerce evi, onlarca mahalleyi, koca koca semtleri yutup, on binlerce kişiyi evsiz, yoksul ve çaresiz bırakan yangınlar yüzünden hafızasını ve gücünün büyük bir kısmını zaten kaybedecekti.”
Nostaljik Tramvay
İstiklal Caddesi’nin simgelerinden olan tramvay hizmetlerini 1869’dan 1966’ya kadar sürdürmüştü. Bu nostaljik tramvay 1990 yılından sonra yeniden işletmeye açıldı.
Hemen hemen bu tramvay ile aynı tarihlere denk gelen Botter Apartmanı da, caddenin önemli yapılarından biridir. İsveç Konsolosluğu’nun yanında bulunan ve Türkiye’nin ilk modaevine ev sahipliği yapan Botter Apartmanı, dönemin ünlü mimarlarından Raimondo D’Aronco’ya yaptırıldı. Sultan Abdülhamit’in özel terzisi Jean Botter’in butiği de bu binadaydı.
Sayfalarca yazsak, yine de eksik kalır İstiklal için. O yüzden yolunuz İstanbul’a düşerse, bırakın kendinizi İstiklal’in sokak taşlarına ve akıp gidin o kalabalıkla. Yaşayın, hissedin ve gezin İstanbul’un bu tarihi caddesinde.
İstiklal Caddesi’nde kış bir başka güzeldir.
İstiklal’in nostaljik tramvayı.
İstanbul’u en iyi fotoğraflayan Ara Güler’in adının verildiği sokak
İstiklal Caddesi’nde 6-7 Eylül Olayları