Tuncer BAĞIŞKAN
4. ÇAĞLAYAN ÇOCUK BAHÇESİ
‘Cevizli’ ile ‘Derviş’ adlarıyla da bilinen Loredano burcu altındaki hendekte bulunan Çağlayan Çocuk Bahçesi, Lefkoşa’nın kuzey kısmında yapılan en eski çocuk bahçesi olarak bilinmektedir. Oluşturulmasıyla ilgili bilgilerimiz şimdilik sözel kaynaklar ile eski fotoğraflara dayanmaktadır.
Mahallenin güngörmüş yaşlılarının anlattıklarına göre hendeğin bir çocuk bahçesi olarak düzenlenmediği 1943-1950 yılları arasında burada sadece çok büyük Efkalipto ağaçları bulunmaktaydı. Yağmurlu günler ile sel baskınlarında Musalla Burcu altındaki hendek gibi bu hendek de bir gölü andırmaktaydı. Nitekim 1937 yılında Kanlıdere’nin taşması sonucu Çağlayan evleriyle birlikte bu hendek de su baskınına uğramıştı. Bildiğimiz kadarıyla Osmanlı ve/veya İngiliz Sömürge dönemlerinde kentin altına inşa edilen su kanalları, yağmur suyunun bir kısmını Ermu Sokağı’nın altındaki ana kanala taşırken, büyük bir kısmını da Lefkoşa’nın tarihi surlarını çevreleyen hendeğe taşımaktaydı. Çağlayan mahallesinin güneydoğusundaki Tandi’nin hamam bölgesine yağan yağmur suyu, çocukların içinde kolaylıkla emekleyebilecekleri bir yer altı tünelinden Halide’nin kahvehanesine doğru akmakta, sonra da şimdiki Gençlik Gücü kulübünün bulunduğu Loredano burcunun güneydoğusundaki hendeğe boşalmaktaydı. Ayni şekildeki diğer bir tünelin çıkış deliği de, eskiden Çağlayan Çocuk Bahçesinde var olan fıskiyeli havuzun güneyindeki sur duvarında bulunmaktaydı. Bu nedenle şimdiki Çağlayan çocuk bahçesinin bulunduğu Loredano burcunun önündeki hendeğin çeşitli yerlerine buraya biriken suların içlerine akması için çok derin kuyular kazıldığı, ayrıca buraya suyu çekme özelliğine sahip olan Efkalipto ağaçları ekildiği, 1926 doğumlu olan eski Çağlayanlı sn. Şerife Turgut Işık tarafından bilgime getirilmiştir.
Çağlayan Çocuk Bahçesi’nin 1950’li yılların ilk iki yılında oluşturulduğu genel olarak kabul edilmektedir. Oluşturulmasıyla ilgili olarak zamanın Lefkoşa Belediye kâtibi ile Belediye Meclis Üyesi olan Niyazi Uludağ’ın bu konuda aktardığı bilgiler, kızı Sevgül Uludağ ile oğlu Alper Niyazi Uludağ tarafından bilgime getirilmiştir. Anlattıklarına göre, 1.6.49 – 18.12.59 tarihleri arasında ikinci kez Lefkoşa Belediye başkanı olan Dr. Themistoclis Dervis, büyük bir olasılıkla 1950’li yılların başında, Lefkoşa surlarını çevreleyen hendeğe üç ayrı ‘Millet ve Çocuk Bahçesi’ yapmaya karar vermiş. Bu bahçelerden ikisini Lefkoşa’nın güney kısmına, bir tanesini de o sıralarda ‘Hayvan Pazarı’ olarak kullanılan Girne Kapısı girişinin yanındaki hendeğe yapılmak istediğini zamanın Belediye kâtibi sn. Niyazi Uludağ’a söylemiş. Ancak o sıralarda Çağlayan mahallesinin gelişmekte olduğunu dikkate alan sn. Niyazi Uludağ, Lefkoşa’nın kuzeyinde oluşturması planlanan bahçenin Girne kapısına değil, Çağlayan bölgesindeki Leoradano burcu önündeki hendeğe yapılmasını önermiş. Belediye başkanıyla iyi ilişkiler içinde olması nedeniyle önerisi kabul gördüğünden ‘Çağlayan Çocuk Bahçesi’ büyük bir olasılıkla 1951-1952 yılları arasında oluşturulmuş. Araştırmacı yazar Kevork K. Keshishian’ın verdiği bilgiye göre, 1.6.1949 tarihinde ikinci kez Lefkoşa Belediye Başkanı görevine başlayan Dr. Themistoklis Dervis, bazı Belediye Ofislerinin 1944 yılında taşındığı Uzun Yol’un ucundaki D’Avila Burcu üzerinde bulunan ve çok eskiden Lunapark ile eski Apoel Spor Kulübü olarak kullanılan binaları yenileyerek oraya Belediye Başkanlığını taşınma kararı alıyor. Böylece 1951 yılında başlayan binanın tamirat ve tadilat çalışmaları 1952 yılında tamamlanarak Belediye Başkanlık Sarayı olarak kullanılmaya başlanıyor. Bir Türk kaynağında Çağlayan Çocuk Bahçesi düzenlemesinin bir Alman bahçe mimarı tarafından üstlenildiği kaydedilmiş olmasına karşın, bunu teyit eden herhangi bir yazılı veya sözel kaynağa rastlayabilmiş değilim. Ancak Belediye Başkanlık sarayının tamir ve tadilatının gerçekleştirildiği 1951-1952 yılarında D’Avila burcu altında bulunan hendekteki bahçe tasarımının iyi bir mimar olarak bilinen Neoptolemos Michaelides tarafından yapıldığı bilgileri edinilmektedir. Bu bilgiler ışığında Belediye Başkanlık binasına yapılan tamirat ve tadilat sırasında, yukarıda sözü edilen iki ayrı bahçenin, Lefkoşa Belediye Binası’nın bulunduğu D’Avila burcu altındaki hendeğin güneydoğusu ile güneybatısına, Lefkoşa’nın kuzeydeki üçüncü bahçenin ise Çağlayan mahallesindeki Loredano Burcu altındaki hendeğe yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Çağlayan Çocuk Bahçesinin ortasındaki fıskiyeli havuzun inşaatında delikli deniz taşları kullanılırken, D’Avila burcu altındaki bahçenin fıskiyeleri ile diğer dekorasyonlarının inşaatında da ayni tip taşların kullanıldığını, hatta ahşap oturma banklarının bile ayni olduğunu belirlememiz mümkün olabilmiştir.
Çağlayan Çocuk Bahçesi’nin batısında bulunan kısım merkezi bir havuz etrafında yer alırken, ikinci kısım ise burcun önünden doğuya doğru uzanmaktaydı. Havuzun güneyindeki şehir sularının dibinde bulunan kafeste bir fok balığı ile tavus kuşları vardı. Bahçede çocuklar için ‘dangalabişta’, tahdaravalli, salıncak ve dönme dolap (atlıkarınca) gibi oyuncaklar yer almaktaydı. O günleri yaşamış olan Musalla mahallesi insanlarının anlattıklarına göre, 1954 yılı itibarıyla bahçede ‘Arap’ lakabıyla bilinen bir Türk bekçilik yapmaktaymış. Zenci tipli olan bu bekçi uzun çizme giyer ve haki renkli olan uzun pantolonunun paçalarını süvariler gibi çizmelerinin içine sokarmış. Elinde tuttuğu siyah renkli deriden yapılmış kırbacı çizmesine vururken, çocukları kontrol eder ve tehlikeli bir şekilde ‘kopca’ çekerek sallananları uyarırmış. Görevi ise sadece bahçede oynayan çocukların güvenliğini sağlamakmış.
1965 yılında bahçenin içine Çağlayan Maarif Anaokulu inşa edilir. Prefabrik olan bu bina belli bir süre sonra işlevini yitirdiğinden yıkılarak ortadan kaldırılır.
21-23 Mart.2008 tarihinde bahçenin adı sürpriz bir şekilde ‘Ankara Çağlayan Parkı’ olarak değiştirilir. Ancak Lefkoşalılar tarafından benimsenmeyen bu isim Lefkoşa Türk Belediyesi’nin Mayıs 2013 tarihli kararıyla kaldırılır. Böylece yaklaşık 56 yıl boyunca ‘Çağlayan Çocuk bahçesi’ adıyla bilinen bahçe de sekiz yıl aradan sonra yeniden eski ismine kavuşmuş oluyor.
5. ÇAĞLAYAN MAHALLESİ SİNEMALARI
1938 – 1980 yılları arasında Lefkoşalıların vazgeçilmez eğlence yerlerinin başında, Şehit Albay Karaoğlanoğlu Caddesi ile Yenice Sokak’ta inşa edilen 4 yazlık açık hava sineması gelmekteydi. Kristal, İstanbul, Halk ve Taksim adlarıyla bilinen bu sinemalar, özellikle bayram günleri, hafta sonları ve ‘Kadınlar Matinesi’ ile ‘Kadınlara Meccanen’ diye bilinen Pazartesi ile Salı günleri tıklım tıklım dolardı. Çarşamba – Pazar arasındaki günlerde ise İngilizce ve Türkçe olmak üzere iki film gösterime girerdi. Ancak 1980 yılında bu sinemaların tamamı kapatılır. Daha sonraki yıllarda yerlerine yeni inşaatlar yapılmak üzere yıkıldıklarından tarihe karışmış olurlar.
5. Kristal Sineması
Bu bölgede ‘Işıklar’ adında bir restoranın açılmasından sonra mahallede bir hareketlilik başladığından, 1938 yılında zamanın politikacılarından Necati M. Özkan tarafından şimdiki Yenice sokağa yazlık Kristal Sineması yapılır. Böylece mahallede ilk kez bir yazlık sinema açılmış olur. Sinemada, Türkiye’den ithal edilen İstiklal Savaşı ile Atatürk filmleri gösterilmekteydi. Ancak 1939 yılında başlayan İkinci Dünya Savaşı nedeniyle geceleri ‘karartma’ adıyla bilinen elektrik kullanma yasağı uygulandığından sinemanın kapatılması kaçınılmaz olur. 1942 yılında sinemanın elden çıkartılmasına karar verilir. Böylece sinema, Kıbrıs’a ilk sinemayı getiren ve Türk sinemacılığın ilk temelini atan Ermeni Vaha Nikogosiyan tarafından satın alınır ve 1950 yılının yazında Kristal Sineması adıyla yeniden gösterime girer. Çalıştırıldığı sürelerde genellikle ‘Sosyete sineması’ olarak bilinmekteydi. Bu arada, Vaha Nikogosiyan, ‘Cinemamekanika’ marka Projeksiyon ve sinema araç gereçlerinin ithalatçısı ve sahibi olduğundan, Plevne sokağına kışlık Zafer Sineması’nı da inşa eder. O sırada sinemanın ciğırtkanlığını Lefkoşalıların yakından tanıdığı Ermeni Avraimi yapmaktaydı. Daha sonraları Avraimi’nin, kendisine para veren İstanbul, Halk ve Taksim sinemalarının çığırtkanlıklarını yaptığını da biliyoruz. Ancak milliyetçilik hareketlerinin tırmanmaya başladığı 1955 yılında, mahalledeki diğer yabancılara ait evler gibi, Vaha Nikogosiyan’a ait kışlık Zafer Sineması’nın da yakılmaya teşebbüs edilmesi üzerine, Vaha Nikogosiyan, Türk kesimindeki sinemacılık faaliyetlerini durdurma kararı alır. Böylece yazlık Kristal sinemasını bir daha açılmamak üzere tamamen kapatırken, kışlık Zafer sinemasını da 35.000 Kıbrıs Lirası karşılığında Mehmet Boyacı’ya satar.
6. İstanbul Sineması (Çiçek Sineması- Şahin Sineması)
Sinema ilkin 1948 yıllarına doğru, Magic Palace sinemasının sahibi olan Niko Efendi tarafından Çağlayan Bar’ın batı bitişiğindeki Mısırlızade ailesinin arazisine yaptırılmış ve sinemaya İstanbul (İstanbol) adı verilmişti. O yıllarda tabelasında Türkçe ve Rumca olarak “SİNEMA VE TİYATRO İSTANBUL - KΙNHMA TO ΘATPON” yazılıydı.
Bu sinema 1950 yılının yazında Arap kökenli Muhammet Enis’e, daha sonra ise Necip Mustafa’ya kiralanır. Bir süre sonra Piknik lakabıyla bilinen Hüsrev Erdentuğ tarafından kiralanarak uzun yıllar “Çiçek Sineması” adıyla çalıştırılır. Daha sonra Leymosunlu Ertoğrul Şahin tarafından çalıştırıldığından adı “Şahin Sineması” olarak değiştirilir.
Sinemada sadece film gösterimleri değil, çeşitli konserler de verilmekteydi. Burada düzenlenen konserlerden anımsayabildiklerim ise ‘Küçük Aysel Konseri” ile 1965’li yıllarda Kambur Salahi’nin organize ettiği Basamaklar Müzik Grubu Konseridir.
7. Halk Sineması
Sinema 1950 yılının yaz ayında “Halk Sinema Şirketi” tarafından, Hacı Şakir Bıyıklı’nın bahçesine yapılır ve “Halk Sineması” adıyla gösterime girer. Sahipleri arasında Salih Boyacı ile Özer Boyacı kardeşler gösterilmektedir. Sinema Bıyıklı’nın oğlu Hacı Şakir tarafından çalıştırılırken, büfesi ile yan tarafındaki yazlık pastane ise Bıyıklı’nın damadı Mehmet Binbaşı tarafından çalıştırılmaktaydı. Bir ara sinemanın, Enver’in kahvehanenin karşı köşesindeki kahvehaneyi çalıştıran Limasollu Veli tarafından çalıştırıldığı bilgileri de edinilmektedir.
8. Beyrut ve Taksim Sinemaları
Sinema ilkin yaklaşık olarak 1950 yılında Arap asıllı Muhammet Enis tarafından “Beyrut Sineması” adıyla bir Rum arazisine inşa edilmişti. O yıllarda halk arasında genellikle “Arabuşağın Sineması” adıyla bilinmekteydi. Söylendiğine göre buradaki ilk sinema şimdiki Macila Mobil Benzin İstasyonu’nun bulunduğu yere inşa edilmişti. Musalla Burcu’na çıkan kişilerin gösterilen filmleri ücretsiz izlememeleri için perdesi Larda adıyla bilinen şimdiki Karayolları Dairesi’ne taraf yapılmıştı. Sinemaya girmek için biletçi odasından bilet satın alanlara bir zücaciye eşyası hediye olarak verilmekteydi. Sinemanın önüne veya Yusuf Kaptan sahasının civarına el arabasıyla gelen Hasan adlı kişi orada sigara ve yemiş satardı.
Söylendiğine göre daha sonraları şimdiki sinemanın arazisi Komikebirli İbrahim Hayrettin Avcı tarafından Büyük Kaymaklılı bir Rum kadından kiralanarak oraya yazlık Taksim sineması yapılır. Sinemayı kendisi çalıştırırken, büfeyi ise babası Hayrettin Efendi çalıştırmaktaydı. 1950 – 1962 yılları arasından sinemanın projeksiyon makinesi, bu işi hala daha sürdüren Halil İnönü tarafından çalıştırılmaktaydı. Bu sinemanın ünlü güreşçilerimizden Mehmet Şemmedi, Ali Çerkez ve Nihat Aslan’ın müsabakalarına ev sahipliği yaptığı da halen anımsanmaktadır.
İlerleyen yıllarda yazlık sinemanın yanına İbrahim Hayrettin Avcı tarafından kışlık bir sinema ile bir pavyon yapılır. Bu sinemalar, Çağlayan mahallesindeki diğer yazlık sinemalar gibi 1980 yılında kapatılır. Sinemadan arta kalan inşaat kalıntıları ise 21.Ekim.2016 tarihinde tamamen yıkılır. Böylece Çağlayan bölgesinde çok uzun süre ayakta kalabilen son sinema da, daha önceki Kristal, İstanbul ve Halk sinemaları gibi tarihe karışmış olur.
DEVAMI HAFTAYA