Deplasmanlarda “iyi oynayan” bir ekip görüntüsü veren MTG’nin bu imajı dünkü GG maçında yerle bir oldu.
Rakibine 3-0 yenilerek 6 puan kaybetti.
Çünkü 26 puanla haftaya başlayan iki takımın mücadelesini kazanacak ekip 6 puan alacaktı…
Ve GG bileğinin hakkıyla “bu 6 puanı” aldı.
Rakibini daha maçın ilk düdüğü ile “ezen, boğan ve topla oynatmayan” bir GG vardı sahada.
Orta sahası üretken olan yeşil-beyazlılar, aynı zamanda bu alanda rakibe baskı kurarak oyuna dahil olmasını engelleme başarısı gösterdi.
Bu noktayı biraz daha açalım.
İlk yarım saatlik bölümde yeşil-beyazlılar, orta alanda Ahmet Tokmak’ın “mükemmel oyun zekasını” sahaya yansıtması sonucu, rakip kalede iki gol bulmasının yanında, iki topu direkten döndü.
Ayrıca bir tane yüzde yüzlük gol pozisyonundan yararlanamadı.
Tamamen oyunun kontrolünü elinde tuttu.
MTG ise bu bölümde yani ilk 30 dakikada “darmadağın” bir görüntü verdi.
Orta saha kayıp, defans kademesiz ve konsantrasyon eksikliği bu görüntünün oluşmasını sağladı.
Kanatları işlemeyen bir MTG “şuursuz atak geliştirmeye” çalıştı.
Uzaktan iki şutu vardı ilk yarıda o kadar.
“Maçın önemi ve kaybedilecek 3 puanın” nelere mal olacağı düşüncesi ikinci yarının hemen başında kendisini gösterse de “organize atak” geliştiremeyen bir MTG yine vardı sahada.
Biraz Uğur koştu şut denedi, biraz da Conteh kale önlerinde çırpında o kadar.
GG’nin bu yarıda orta sahası, ilk yarıdaki “direncinden ve üretkenliğinden” uzaktı.
Burada ise devreye defans girerek rakibe çok fazla pozisyon şansı verilmedi.
Bu tip maçların telafisi olmaz. Ligin sonuna yaklaştığımız gerçeği varken ve Play-aut oynamak istemeyen takımlar da varken, “sahada kazanmak için çalışmak” şarttır.
Tıpkı GG gibi.
Çalıştı…
Takım oyunu oynadı…
Yardımlaştı…
Ve kazandı…
Bir de Ahmet Tokmak gibi bir “yeteneğin” futbol severler tarafından seyredilmesini sağladı.
MTG mi?
Hiç birşey yapmadı.
Futbolun tüm unsurlarından uzaktı.
İki pas yapamayan, kanatları kullanamayan hepsinden önemlisi orta sahayı “üretkenleştiremeyen” bir takımın kazanması zor olurdu.