Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIBTEK) Yönetim Kurulu üyesi Yusuf Avcıoğlu, KIB-TEK Yönetim Kurulu’nun 5 üyesinin dün yaptığı açıklamaya yanıt verdi.
“Dün basında yer alan Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı ve 4 Kıb-Tek Yönetim Kurulu üyesinin yapmış olduğu açıklamada ismimin geçmesi sebebiyle cevap hakkım doğmuş ve cevap verme gereği hissetmiş bulunuyorum” diyen Avcıoğlu şöyle devam etti:
“Öncelikle, kendileri ‘Kurum ile iş ilişkisi olan’ bir Yönetim Kurulu Üyesinin üyeliğinin düştüğüne karar verdiğimi söylemişler, bunu ‘haddini bilmezlik’ olarak nitelendirmişler, bu yetkinin ise Bakanlar Kurulunda olduğunu belirtmişlerdir.
Geçmişinde Bakanlık yapmış, üstelik de ilgili Bakanlıkta Bakanlık görevi yapmış bir Yönetim Kurulu Başkanı ve ekibinin, Fasıl 171’in ilgili maddesini bilmediği gibi Bakanlar Kurulunun Yasaların üzerinde olamayacağını bilmemesi ve bir Yönetim Kurulu Üyesinin üyeliğinin benim tarafımdan düşürüldüğünü iddia etmesini tek kelimeyle ‘talihsizlik’ olarak değerlendiriyorum.”
Fasıl 171’in Tayinden Men Maddesinde, açıkça yasanın gereğini yerine getirmeyen üyeler için “üyeliği boşalmış sayılır” yazdığını dile getiren Avcıoğlu şunları kaydetti:
“Basın açıklamasına imza atan arkadaşlar, bu konunun ‘atandıktan 4 ay sonra çamur at izi kalsın misali’ gündeme getirildiğini dile getirirken, yine Fasıl 171’in aynı maddesinde ‘üyeler atandıktan tarihten 3 Aya kadar ilgili hisseleri devreder veya satarlar” ibaresini görmemezlikten gelerek “çamur at izi kalsın misali’ açıklama yapmaktadırlar.
Tüm bu iddiaların akabinde ise, ‘Sayın Avcıoğlu’nun, bizlerin sınavlarda taraf tutacağımız veya şaibeli sınav yapacağımız’ şeklinde bir atmosfer yaratmaya yönelik söylemleri olmuştur diye belirtmişlerdir.
Bu konuyu da biraz açmak gerekirse, son 6 haftalık periyotta, özellikle Kurumun Üst Yönetim Kadrosunu oluşturan personelin ‘görevden alınması/göreve atanması’ noktasında, görevden alınan/göreve atanan hiçbir personel, Yönetim Kurulu Toplantılarının, Yönetim Kurulu Üyelerine dağıtılan Toplantı Gündem Maddeleri arasında ve Gündem Dosyalarında hiçbir şekilde yer almamış, bu şekilde toplam 3 görevden alma ve 4 göreve atama gerçekleştirilmiş, bu toplam 7 kişiden oluşan görevden alma ve göreve atamaların 5 tanesi, hiçbir Halkın Partisi’nin temsilcisi olan Yönetim Kurulu Üyelerinin bulunmadığı oturumlarda gerçekleştirilmesine özen gösterilmiştir. Şöyle ki eğer Yusuf bunlara ses çıkarmasaydı, onlara da jest olarak HP’li olduğunu bildiğimiz X kişiye de terfi verecektik diyecek kadar ileri gidenler de olmuştur. Bununla birlikte bu oturumların ses kaydı ve toplantı tutanağı da bulunmamaktadır. Dileyenle, Kararların alındığı Toplantıların Gündemleri ve Toplantılara Katılanların Yoklamalarını ve Kararlara imza atan üyeleri de paylaşabilirim, bunlar iddia edildiği gibi ‘çamur at izin kalsın’ şeklinde değil, bilgi ve belgeye dayalıdır.
İşin üzücü yanı ise görevden alınanların istisnasız tamamının, kararı alan yönetim kurulu üyeleri ile farklı siyasi görüşlere mensup iken, göreve atananların tamamının yine istisnasız ilgili siyasi partinin destekçileri olmasıdır. Bununla birlikte, bulundukları görevlerde asaleten hak kazanma süresini doldurmuş olmalarına rağmen, farklı siyasi görüşlerden olduğu için 3 personelin durumunun, toplantı gündemlerinde de olmasına rağmen konularının görüşülmesi dahi aynı Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından kabul edilmemiş ve tarihi belli olmayan bir zamana ötelenmiştir.
Diğer yandan görevden alınan personelden sözde bir tanesi iki kere açılan fakat sonuçlandırılamayan bir ihalede, 4 farklı yere 4 farklı şartname gönderdi bahanesi ile görevden alınır iken, bahsi geçen 4 farklı şartnamenin 3 tanesini dağıtan 3 farklı bölümün personelleri hakkında aynı Yönetim Kurulu Üyeleri üç maymunu oynamışlar, oynamaya da devam etmektedirler.
Yine aynı Yönetim Kurulu Üyeleri, sonuçlandırılamayan bir ihale gerekçesi ile bir Müdür Muavinini görevden alırken, tüm kamuoyunun bilgisinde olan Mağusa’daki 600,000 TL’lik sirkat olayının yaşandığı bölümün başında bulunan Müdür Muavininin görevini ihmali hakkında, desteklediği siyasi parti sebebiyle de üç maymunu oynamış ve oynamaya da devam etmektedirler.
Kurumdaki görevden alma ve göreve atamalarda kriterler ve hal böyle iken yapılacak münhalin nereye varacağı da ortadadır. Deyim yerindeyse görünen köy kılavuz istemez.
Bir Yönetim Kurulu üyesinin ve bir Müdür Muavininin tek tek bölge amirliklerini gezerek baskı ve tehdit yolu ile özel şirketlerin dosyalarını talep edip karıştırarak, baskı ile başaramaz ise oda ve masa karıştırmak suretiyle şahsıma ait proje aradığı bilgisi de tarafıma ulaşmıştır.
Proje çizdiğimi ve hala çizmekte olduğumu bizzat kendi sosyal medya hesabımdan açıklamış olmama rağmen, bunları benden istemek yerine bazı arkadaşların gayri yasal bu yolları seçmiş olmaları ve dönüp mal bulmuş mağribi edası ile ‘imzası olan projeler tespit ettik’ şeklinde açıklama yapmaları ise ayrı bir talihsizliktir.
Son olarak, proje çizmenin Fasıl 171’e aykırı olduğunu iddia eden arkadaşların, okuduklarını anlamadıklarını değil yukarıdaki maddeyi hiç okumadıklarına inanmak istiyorum. Zira, Fasıl 171 gayet açık ve net olarak proje çizimine dair tek bir kelime dahi içermez iken ve değil Kıb-Tek, hiçbir Devlet Dairesi ve Kuruluşuna Mal/Hizmet Satışı gerçekleştirmemiş şahsımı ‘yasaya aykırı’ olarak nitelendirirken, doğrudan ‘Kıb-Tek’e Mal ve Hizmet Satışı gerçekleştiren’ ve 2015 yılı tarihli dava ile kurum aleyhine dava dosyalayan ve şuanda Yönetim Kurulunda bulunan, kısacası ‘hem davacı hem davalı’ pozisyonunda bulunan Yönetim Kurulu Üyesinin üyeliği noktasında da yine üç maymunu oynayan arkadaşların, basın açıklamalarının başında, bir Yönetim Kurulu Üyesinin bir başka Yönetim Kurulu Üyesinin Üyeliğinin düşüp düşmemesi hakkındaki açıklamasını ‘en yumuşak tabiri ile haddini bilmezliktir’ tabirlerinin akabinde, basın açıklamalarının sonunda, bir Savcı/Yargıç ve Bakanlar Kurulu edasıyla Yönetim Kurulu Üyeliğimin yasaya aykırı olduğunu iddia etmeleri ve istifamı talep etmeleri en hafif tabiri ile ‘haddini bilmezliktir’.
Bilgi ve belgelerle birlikte yalnızca ama yalnızca doğruları ve gerçekleri konuşmanın, atılan çamur karşısında istifa etmekten daha erdemli bir duruş olduğunu, gerekirse bahsi geçen belgeleri de yayınlamaktan hiçbir çekince duymayacağımı belirtmek isterim”.