CAS hisslerinin devlete devrine RET

CAS şirketine ilişkin dava bugün Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nde açıklandı

Cyprus Airport Services (CAS) şirketinin hisselerine ilişkin davada Mahkeme, Maliye Bakanlığı’nın CAS hisseleriyle ilgili alacağının sıralamasının değiştirilmesi ve alacağına mukabil hisselerinin devlete devredilmesi talebini reddetti. Kararı, Lefkoşa Kaza Mahkemesi Başkanı Yargıç Talat Usar okudu. 
Bedeli ödenen hisselerin devlete kaydı yönünde bir karar üretilmesini bekleyen CAS çalışanları da, kararı dinlemek için mahkemedeydi.
CAS Genel Müdürü Fikret Çavuşoğlu, personelinin bundan sonraki süreçte KTHY personeline uygulanan prosedürün CAS personeline de uygulanması için hukuki süreç başlatacağını dile getirdi. 
 

Hansel: “CAS ile ilgili belirsizliğin devam ediyor”

YENİDÜZEN’e konuşan CAS’ın hisselerine sahip olan KTHY’nin tasfiye memuru olarak davada yer alan avukat Feyzi Hansel, mahkemenin Maliye Bakanlığı’nın CAS hisseleriyle ilgili alacağının sıralamasının değiştirilmesi konusunda emir vermesinin mümkün olmadığını çünkü diğer alacaklıların haklarına halel gelebileceğini belirttiğini söyledi.

Şimdiki durumda CAS ile ilgili belirsizliğin devam ettiğini belirten Hansel, CAS şirketinin tasfiye edilmesine ilişkin başka bir davanın Pazartesi günü başlayacağını söyledi.

CAS çalışanlarının şirketle ilgili ilişiklerinin kesilmiş olmadığını anımsatan Hansel, “CAS şirketi de kapatılmış değildir ama faaliyetsizdir çünkü müşterisi ve geliri yoktur” dedi.

 

Çavuşoğlu: “Mesele sahibinin kim olduğu”

YENİDÜZEN’e konuşan CAS Genel Müdürü Fikret Çavuşoğlu ise esas meselenin CAS’ın sahibinin kim olduğunun belirlenmesi gerektiğini, siyasi iradenin konuya nasıl baktığının önemli olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, “CAS personeli birkaç gün sonra tespit davası açmak durumunda kalacak ki mahkeme, bu şirketin kime ait olduğuna karar versin. KTHY çalışanları bir yasayla devlete alındı. CAS’ın ağırlıklı hisseleri KTHY ait olduğuna göre bu personelin de devlete alınması gerekir mi gerekmez mi meselesidir” dedi.

 


 

Hansel: “CAS ile ilgili belirsizlik sürüyor”

Avukat Feyzi Hansel, şunları aktardı: “Mahkemenin verdiği kararın devlet bu hisselerin devri için ödediği 3 buçuk milyonun da diğer alacakları gibi öncelikli ‘alacaklı’ haline gelmesini isterdi. Buna karşılık olarak da para olarak ödeme yapılmasın kimsenin hakkı da halel olmasın, şirketin hisseleri verilsin derdi. Ama mahkeme, benim bu öncelik sıralamasını değiştirmeye yetkim yok. Çünkü 2 grup alacaklı var. ‘Öncelikli’ olan alacaklılar ve ‘öncelikli’ olmayan alacaklılar. Mahkeme de ‘eğer ben birisinin sırasını değiştireceksem, o sınıftaki bütün alacaklıların sırasını değiştirmem lazım. Bu meselede sadece 1 tek alacaklının sırasının değiştirilmesi talep edilir, yasal olarak benim böyle emir vermem mümkün değildir. İkinci adımda da mahkeme, biran için bu alacak sırasını değiştirdiğimizi kabul etsek bile bu paraya karşılık olarak şirket hisselerinin verilmesi demek bir noktada bir takastır. Böyle bir şey de doğru değildir. Çünkü öncelikli alacakların hakkını haleldar edebilir. Mahkeme, ‘benim önümde bu CAS hisseleri değerli mi değersiz mi sonucunu çıkarabileceğim bir şahadet yok. Önümde raporlar var. Kimisine göre bu raporların hiçbir değeri yoktur, bir tanesine göre de lisans değeri vardır. Dolayısıyla bu konu benim önümde layıkıyla tartışılmadığı için şirketin hisselerinin değerli olup olmadığıyla ilgili ben bir bulgu yapamam. O yüzden bu şartlarda, önümdeki müracaatta diğer öncelikli alacakların söz hakkı olmadığı için böyle bir talebi de reddetmem gerekir’ dedi.

Alacak sırasını da değiştirmiyor. Zaten alacaklı sırası değişmezse hisselerin devri söz konusu olamazdı. Ama alacak sıralamasını değiştirecek olsaydı da yine hisselerin devri söz konusu olamayacaktı”

CAS çalışanlarının beklentisinin ne olduğunu da belirten Hansel, “Eğer mahkeme hisselerin devrine emir verseydi, biz tasfiye olarak hisseleri Maliye Bakanlığı Türk Cemaat Meclisi Konsolide Fonu ve İnkişaf Sandığı’na devredeceğiz,  o zaman aynı KTHY’de olduğu gibi CAS bir devlet şirketi sayılabilecekti. Bir ihtimal de devlet özelleştirme yasası  kapsamında bu CAS çalışanlarını da istihdam etmek zorunda kalacaktı”dedi.

Şimdiki durumda CAS ile ilgili belirsizliğin devam ettiğini aktaran Hansel, CAS şirketinin tasfiye edilmesine ilişkin mahkeme gündeminde başka bir müracaat olduğunu ve Pazartesi günü davanın başlayacağını söyledi. 

CAS çalışanlarının şirketle ilgili ilişiklerinin kesilmiş olmadığını anımsatan Hansel, “CAS şirketi de kapatılmış değildir ama faaliyetsizdir çünkü müşterisi ve geliri yoktur” dedi.

Çavuşoğlu: “Siyasi irade sorunu çözebilir”

Fikret Çavuşoğlu, şunları aktardı: “CAS; KTHY’nin ortak olduğu ve Ulaştırma Bakanlığı’nın da % 50 hissesi ama temlikli olarak bir şahısın üzerinde görülen bir şirkettir. Şirketler Yasası’na göre yönetilen bir şirkettir. Bugünkü davada sahibinin kim olup olmadığıydı. Şöyle ki; CAS bir şirkettir ama hisseleri 2010’da satıldı. Satan da alan da memnun, itilaf yok. Konsolide Fonu ve İnkişaf Sandığı KTHY’nin hisselerini aldı. İki ayrı tüzel kişilik ama bu teknik bir meseledir. Önemli olan siyasi iradenin olaya nasıl baktığı meselesidir. Evet, CAS limited bir şirkettir. Bunun başka türlüsünü söylemek mümkün değil. Bugün mahkeme de vurguladı. CAS bir limited şirket nasıl yönetiliyorsa, öyle yönetiliyor. Bütün mesele bunun sahibi kimdir? CAS personeli birkaç gün sonra tespit davası açmak durumunda kalacaklar. Mahkeme, bu şirketin kime ait olduğuna karar versin. KTHY çalışanları bir yasayla devlete alındı. CAS’ın ağırlıklı hisseleri KTHY ait olduğuna göre bu personelin de devlete alınması gerekir mi gerekmez mi meselesidir. Siyaseten mesele dediğim budur. Mesele nasıl bakıldığıdır? Siyaseten bu konuya yakın davranıldı ve ne olduğu anlaşılsın diye mahkemeye götürdüler. O hisselerin parası da ödendi ve devri zamanında yapılsaydı, şimdi farklı olacaktı. Mahkeme aradan 8 sene geçti, niye yapılmadı dedi. Mahkeme, öncelikli alacaklının önünü neden keseyim dedi. Mahkeme, bu şirketin yürütülebilecek olduğu temasını da işledi. Hatta bir murakabe kuruluş şirkete 4 milyon Dolar biçti. Mahkeme buna itibar edip, doğru olarak kabul etti. Eğer bu şirket 24 milyon TL ise bunun sürdürülmesinde yarar vardır. Ama hepsinden önce bu statünün, kime ait olduğu belirlenmeli. Eğer bugün hisselerin devir kaydının yapılmasıyla ilgili bir karar alınsaydı, siyasi irade için çalışanlar için çok daha erken bir karar alma açısı olacaktı. Şimdi siyasi irade belirsizlik içine düşecek. Onun için tespit davası açılacaktır. Siyasi irade bu sorunu çözebilir.”

 

İlgili Haberler

Haberler Haberleri