ÇATIŞMA DİNAMİKLERİ

Neşe Yaşın

Her şey biraz da yorum ve yaklaşımla ilgili. Birisinin yerden yere vurduğunu bir diğerinin göklere çıkardığı bir dünya bu. Her konuda bir görüşümüz var ve haklı olduğumuzdan kesinlikle eminiz. Doğru olan, adil olan, estetik olanla ilgili çok farklı yorumlar arasındayız.

Bazı insanların nasıl da büyük bir adaletsizliğe uğradıklarını, çevremizi kuşatan bariz çirkinlikleri görüyoruz ve bir başkasının bunları savunuyor oluşunu içimiz kaldırmıyor. Sorun hemen bir cephe açıp karşımızdakileri düşman saflara yerleştirmemizde. Bazı insanların gözbağı sadece çözülmeyi bekler aslında. Daha sakin bir yaklaşımla değişimi sağlamak, kendimizi fazla hırpalamadan sonuca varmak da mümkündür oysa çoğu zaman.

Birileri bunu sen mi söylüyorsun diyebilir. Geçenlerde birisine cadı gibi bağırdım. Biraz sakinleştikten sonra özür diledim ama sonra daha kötü bağırdım. Niye bu kadar çileden çıktığımı analiz etmeye çalıştım ardından. Mesele bugün değildi. Geçmişten beri biriktirdiklerim, taşıdığım bohça, içimde sıkışıp kalan öfkeydi. Sorun şu ki karşıdakinin zekâ ve kültür düzeyi, kısır ve küçük dünyası, kelime hazinesi iletişim kurmaya yeterli değil. Bunları bir küçümseme değil bir saptama olarak söylüyorum yalnızca. Çok haklı olduğumuz bir durumda bağırarak karşımdakine bir mağduriyet yaratmış gibi de oluyoruz kimi zaman. Sakin kalmayı başarmak en önemlisi.

Tatile çıkmadan kısa süre önce gerçekleşen bu çatışmanın yankısını uçağa bindirip yanımda taşıdım ne yazık ki. Bağırmasam da haksızlığa uğramışlık duygusunu taşıyacaktım herhalde.

Bu yazı tatlı bir tatil yazısı da olabilirdi. Belli ki kafamı henüz tam boşaltamamışım.

Hayatımıza yön vermek büyük oranda kendi elimizde. Kötücül bir duyguyla hareket etmek keyifli geçme olasılığı bulunan bir zaman dilimini heba etmek demek biraz da. Bunun ayırdında olmak en önemlisi. Fark etmeden kendi hayatını karartan öyle çok insan var ki.

Bazı insanlar ise hayatı güzelleştirme ustasıdırlar. Ufacık bir şey yaparlar ve ışıkları her yanı aydınlatır.

Geçmişteki kötü zamanlarımıza bakınca kafamızda büyüttüğümüz bazı meselelerin aslında ne kadar da önemsiz olduğunu görebiliyoruz. Zaman bize ne kadar haklı ya da haksız olduğumuzu  söylüyor kimi zaman.

En doğrusu iyi niyetle hareket etmek. Yanlışlar yapsak bile iyi niyetle hareket etmiş olmamız hem kendi kendimizi bağışlamamıza hem de başkalarının bizi bağışlamasına yardımcı olacaktır. Dünyanın başına bela olmuş pek çok sorun bir intikam sarmalı oluşmadan, derinleşip karmaşıklaşmadan önce çözülebilirdi.

İletişim nasıl da zordur kimi zaman. Karşımızdaki kendi tutumunun ne kadar rahatsız edici olduğunun farkında bile değildir. Zücaciyeci dükkanına girmiş file benzer kimi insanlar. Her tarafı kırıp dökerler ve ayırdında bile değildirler verdikleri zararın.

Bir tartışma sırasında kendilerini gerçeğin sahibi ilan eden insanlar nasıl de rahatsız edicidirler. Görüşlerine katılmadığınız oranda hırçınlaşırlar. Sizi dinlemek bile istemezler. Onların tutumu karşıdakileri de hırçınlaştırır, sesler yükselmeye başlar. Birbirlerini sözünü keseler, karşıdakinden yeni bir cümle işitmeye dahi tahammülleri kalmamıştır. Böylesi durumlarda sanki doğal görevimmiş gibi üçüncü kişi görevi oynarım genelde.

İki kişi arasındaki çatışma ile dünyadaki çatışmaların pek bir farkı yok. İki kişinin ilişkisi mikro bir model gibi. Konuşarak çözüme varamayıp hatta konuştukça daha da karmaşıklaştırarak içinden çıkılmaz bir sarmala girmek ve son kertede taraflardan birinin, hatta her iki tarafın da şiddet uygulama hali.

Semboller, ikonlar, kahramanlar ve hainler böyle bir düzlemde oluşuyor. Hatıranın şiddeti çıkış yolu bulunmasına izin vermiyor. İki tarafın yaraları ve kayıpları çözümün önündeki en büyük engeli oluşturuyor. Sonrası karanlık günler. İntikam sarmalı içinde yeni yaralar açma girişimleri, sürüp gidecek bir düşmanlık tuzağı.

Öylesine zor bir dönemdeyiz ki silahlanma bile sorgulanmıyor artık. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan anti-militarist hareketler nerede? Şiddetin çözüm olabileceğine dair inanç, barış için savaş paradigması dünyayı daha da karanlığa sürükleyecek gibi.