Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA), Bakanlar Kurulu’nun 14.11.2022 tarihinde aldığı bir kararla, orman ilan edilmiş durumda olan herhangi bir orman parselini kendilerince oluşturulmuş gerekçelerle “orman” olmaktan çıkarma yetkisi aldığını belirterek, tepkisini ortaya koydu.
Çekova, orman alanlarının ilanı, orman alanı olmaktan çıkarılması, yönetimini gibi konuların esas mevzuat olan Fasıl 60 Orman Yasası’nda ve ormanların kamu yararına ve orman özelliği bozulmadan kiralanmasının da Anayasa’nın 159(1)(a) bendi altında tanımlanmış olduğunu ve orman arazilerin “orman” olmaktan çıkarma yetkisini Bakanlar Kurulu’na verilmediğini savundu.
Çekova, “KKTC hükümetlerinin çevreyi, ormanlarımızı, deniz kıyılarımızı elden çıkarmaya ve yok etmeye yönelik bu kararlarını gözden geçirmelerini bekliyoruz” çağrısında bulundu.
ÇEKOVA Yönetim Kurulu adına Vakıf Başkanı Rifat Siber konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “KKTC Anayasası hazırlanırken, ormanlarımız ve deniz kıyılarımızın korunması amacıyla maddeler konulmuştur. KKTC’yi kuranlar, Kuzey Kıbrıs sevdalısı, çevreyi düşünen, toplumun gelecekte de yaşayacağı bu ada parçasını (olabilecek talan uygulamalarına karşı) korumaya yönelik anayasa maddeleri koymuşlardır. Bugüne geldiğimiz zaman bu çevreyi ormanlarımızı ve deniz kıyılarımızı korumaya yönelik yasal düzenlemeleri ortadan kaldırmaya yönelik birtakım değişikliklerin, bizzat iktidar tarafından yapılmaya çalışılmasını üzüntü ile izliyoruz” dedi.
Siber, “Bakanlar Kurulu’nun 14.11.2022 tarihinde aldığı bir kararla, orman ilan edilmiş durumda olan herhangi bir orman parselini kendilerince oluşturulmuş gerekçelerle, ‘orman’ olmaktan çıkarma yetkisi aldığını” ifade ederek, açıklamasına şöyle devam etti:
“Orman alanlarının ilanı, orman alanı olmaktan çıkarılması, yönetimi gibi konular esas mevzuat olan Fasıl 60 orman yasasında Bakanlar Kurulu’nun orman arazileri ile ilgili sahip olduğu tüm yetkiler açıkça sayılmış ve tanımlanmıştır. Bu yetkiler içerisinde “orman” mülkiyetine kaydedilen orman arazilerinin, Bakanlar Kurulu kararı ile orman mülkiyetinden çıkarılması yoktur. Anayasanın 159(1) (a) bendine göre de, KKTC mülkiyetinde bulunan ormanlar için kamu yararı amacıyla ve orman özelliği bozulmadan mülkiyet devri olmaksızın yalnızca kiralama yapılabileceği kastedilmektedir. Yani orman arazilerinin ‘orman’ olmaktan çıkarılarak uygun görecekleri kişilere verilmesi yetkisi, Bakanlar Kurulu’na verilmemiştir.”
“Çevrenin koruyucusu devlet olması gerekirken bu sorumluluğu sivil çevre örgütleri üstlenmiş durumdadır”
Siber, “KKTC Hükümetlerinin çevreyi, ormanlarımızı, deniz kıyılarımızı elden çıkarmaya ve yok etmeye yönelik bu kararlarını gözden geçirmelerini bekliyoruz” çağrısında bulundu.
“Çevre örgütlerinin, hükümetler tarafından yapılan bu uygulamalar için dava açmaları, bu uygulama ve kararların yargı yolu ile düzeltilmeye çalışılması kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir durum değildir” diyen Siber, devamla şu ifadeleri kullandı:
“Çevrenin koruyucusu, devlet ve ilgili kurumları olması gerekirken, bu sorumluluğu sivil çevre örgütleri üstlenmiş durumdadır. Orman alanları konusunda, hükümetin 14.11.2022 tarihinde aldığı Bakanlar Kurulu kararı da Yeşil Barış Hareketi tarafından yargıya taşınmıştır. Çevre için hükümet bir kez daha bir çevre sivil örgütü tarafından dava edilmiştir. Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA) olarak, kurulduğumuz 2002 yılından bu yana yaşadığımız çevrenin daha iyi olması, çevrenin bozulmaması için uğraş verirken KKTC’nin çevresini, doğasını koruması gereken esas kurumlar olan Çevre Bakanlığı ile Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın çevre konusunda daha duyarlı ve sorumlu davranmasını bekliyoruz.”