Hipokrasi!
Nedir hipokrasi?
Hipokrasi, bir devletin yönetilmesi aşamalarında, yönetenlerin, bir biriyle çelişkili kararlar üretmemesidir...
Yani ona başka, sana başka davranmaması!
Hasan’ı koruyup, Cemal’ı ya da Cemil’i dışlamamasıdır!
-*-*-
Veya daha farklı bir anlamıyla hipokrasi, “ikiyüzlülük”tür...
Bir kişi aslında sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özellikleri, sanki sahipmiş gibi gösteriyorsa, “hipokrasi” yapmaktadır...
-*-*-
Şöyle de söyleyebiliriz:
Hipokrasi ya da ikiyüzlülük, kişinin kendi ifade ettiği ahlâki kural ve prensiplere kendisinin uymamasıdır...
-*-*-
Mesela bir olayla ilgili olarak hükümet, yasalara hatta Anayasa’ya uymuyor ama başka bir olayda vatandaşına “yasa bunu emrediyor” derse, hipokrasi yapmış olur...
Devlet yasalara ve Anayasa’ya her zaman, her durumda uymalıdır ki hipokrasiye düşmesin!
-*-*-
KKTC’de hipokrasi mi?
Günlük hayatın parçasıdır.
Özellikle mevcut iktidarda hipokrasi çok sık görülen bir olaydır...
-*-*-
İngiltere’de hipokrasiye büyük önem verilir...
Ve hipokrasi yapan siyasetçi anında istifa eder...
-*-*-
Bugün yazacağım, Sağlık Bakanlığı özelinde hipokrasi olmayabilir ama KKTC Devleti için ciddi bir hipokrasidir...
Hemen en başından söyleyeyim; bir vatandaşımıza, kendi olanakları ile bulduğu böbreğin takılması “yasal değil” denilerek önlenmiştir...
Ama aynı Sağlık Bakanlığı, izinsiz, imzasız, onaysız hastane yapımına “yasadışı” diyememiştir...
Veya bu ülkede gündem olan “Ercan Havaalanı” olayına bakalım...
Hükümet ve Devlet, şu anda Ercan’da “yasadışı” iş yapmaktadır!
Külliye inşaatı yasadışıdır!
-*-*-
Cemil Akacan...
1952 yılında Trodos Dağları üzerindeki eski maden köyü Yukarı Amiyando’da doğdu...
1974’ten sonra Bostancı köyüne yerleşti...
Bostancı ile Amiyando arası 30 dakikalık bir mesafe...
Ama arada yıllarca geçilmez sınır vardı!
Şu anda KKTC’de yaşam süren nüfusun yüzde 95’inin “Amiyando” adını duymadığından eminim...
Neyse konu bu değil!
-*-*-
Cemil Akacan, narenciye işi yaptı, devletten emekli oldu...
Derken 8 yıl önce böbreklerde sıkıntı başladı...
2022 yılı Şubat ayından beri diyaliz hizmeti alıyor...
Ve böbrekler iflas etti...
-*-*-
Bu arada Türkiye’nin Kahramanmaraş ilinde çok yakın bir dostu vardı... Eskiden yıllarca KKTC’de çalışmıştı... O adam feci bir kazada öldü... Oğlu, KKTC’ye geldi, Cemil Akacan’ı buldu...
Akacan, arkadaşının oğlu olan bu kişiye iş bulmakta yardımcı oldu...
Şuydu buydu derken, mesele böbrek nakline gelince, genç adam, “Cemil amca ben böbreğimi sana veririm” dedi...
-*-*-
Efendim hayır öyle değildi, hayır parayla satın alındıydı, hayır yasadışıydı!
Elbette bu iddiaları savunabilirsiniz!
Zaten size “yasadışı davrandınız” demiyorum!
-*-*-
Kısacası, Sağlık Bakanlığı, tahlillerini yapan, dilekçesini yapan ve nakil olmak isteyen Cemil Akacan’ın böbrek nakli olmasını reddetti.
“Yasal değil” dedi...
“Üst Kurul onaylamadı” dendi Cemil Akacan’a...
-*-*-
Akacan bir Kıbrıslı...
Bakanla, müsteşarla görüşmek isteyen her KKTC vatandaşı gibi yaptı... Kapıya dayandı...
Öyle değil mi ilişkilerimiz?
Akacan’ın anlattığına göre, Müsteşar kendisine, özetle, “yasal değil, kurul reddetti, senin bulduğun böbreği nakledemeyiz” dedi.
-*-*-
Cemil Akacan, bu kez, bakanın yanına girdi...
Bakan geri müsteşara göndermek istedi, “kanun engeldir” dedi...
-*-*-
Sonuç mu?
Akacan, “ben bu böbrek naklini olmazsam öleceğim” dedi; bizim bakanlık “kanun var” diye karşısına çıktı ve bir anlamda “Cehenneme kadar yolun var” der gibi davrandı!
-*-*-
Evet, kanun var!
Tamam kanun var da, aynı kanun Ercan’daki elektrik onayı için gerekmiyor mu?
Aynı kanun, kaçak Külliye inşaatında çalışmıyor mu?
Üstelik burada bir “can” var!
Anayasayı delmekten bahseden bir başbakan var bu ülkede!
Ve bir canı kurtarmak için yasa delemez miyiz yani?
-*-*-
Derken, Cemil Akacan ve böbreğini vermeye hazır kardeşimiz İstanbul’a gitti...
300 bin TL’si hastaneye olmak üzere, 500 bin TL civarında bir masrafla, TC Sağlık Bakanı’na ait hastanede, 10 kişilik hocalar – doktorlar kurulunun da mülakatı ve incelemesi sonrası verdiği “onayla”, böbrek nakli gerçekleştirildi...
-*-*-
Cemil Akacan şimdi yeniden doğmuş gibi...
Ama borcu çok...
Kolay mı bu borcu ödemek?
Değil!
Devletinden destek istedi!
“Kanun var” dediler...
Vermediler!
Bu kanunlar bazen çalışıyor her halde!
Akacan ölümden döndü, yaşama yeniden sarıldı ama borç ciddi...
-*-*-
Kimseyi suçlamıyorum...
Sağlık Bakanlığı’nı, bakanı veya müsteşarı da suçlamak ya da eleştirmek gibi bir niyetim yok...
Hatta eminim, “Doğru olanı” yaptılar...
-*-*-
Ama Cemil Akacan da yerden göğe kadar haklı!
Don almak için devletin parasını çar çur eden, Londra’ya resmen gezmeye giden, hiç bir resmi temas yapmadan, kendi ahbaplarımızla ve oradaki vatandaşlarımızla bol bol fotoğraf çektirip gelen bir cumhurbaşkanı var bu ülkede... Tamamen masraf...
-*-*-
Külliye inşaatı yasadışı!
Ercan inşaatı yasadışı!
Acil Durum Hastanesi inşaatı yasadışı!
Ve Cemil Akcan’ın ölmemek için kendi imkanlarıyla bir dostunun oğlundan alacağı böbrek mi bir tek o yasalara takıldı?
-*-*-
KKTC sonsuza dek yaşatılacak!!!
Eveeeeet, işimize geldiği gibi değil mi?
Hep hipokrasi!
Hep ikiyüzlülük!
İşimize nasıl gelirse!
Tamamen özel gezi maksadıyla Ersin’in ve şürekasının masraflarını ödeyelim...
Ersin’e devletin parası ile don alalım...
Orada hiç yasa falan engel değil ama Cemil’e “yasal engel var” diyerek böbrek takmayalım!
Hatta “git öl” diyelim!
Çok yaşa KKTC!