Cenevre’de bir dönüm noktası olabilir mi ? İkili, üçlü, beşli toplantılar derken belli ki ‘o’ kritik dönüm noktasına yaklaşılmış. ‘Çözüm’ planında mutabakat sağlanır mı ? Herhalde birkaç gün içinde netleşir.
Şunu kabul etmemiz gerekir ki, ‘sorun’un çözümü için sadece iki tarafın “Evet” demesi yeterli olmayacak. Bırakın üç garantörü, bırakın iki ana-tarafı, bırakın Birleşmiş Milletler’i, gerilerde bir yerlerde ‘OK’ diyecek başka başka güçler de var.
Bu bir türlü bitmeyen filmin iki başrol oyuncusu Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler... Yahut en azından öyle gibi görünüyorlar. Ama çok önemli başka oyuncular da var. Üç garantör ülke. Yani, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere...
Türkiye, birinci derecede çok çok önemli. Hatta nerdeyse ipler Türkiye’nin elinde. Nedeni de açık... 1974’de ‘Garantör’ olarak askeri müdahalede bulunmuş. Adanın ortasına bir çizgi çekmiş. Bir de düzen kurmuş veya kurdurmuş. Üstelik şimdilerde “Kıbrıs benim ülkemin güvenliği için son derece stratejik bir nokta” da diyor...
İkinci garantör Yunanistan kendi dertleri ile boğuşuyor. Aslına bakarsanız, bugünün Yunanistan’ı, Kıbrıs’ı ve Garantörlüğü masasında bulmuş. 60’lı yıllardan şimdiler çok şey değişmiş. Kıbrıslı Rumlar ile ilişkileri de ‘şöyle böyle’... Üstelik, adanın Güneyi’nin Yunanistanla hiçbir ekonomik bağımlılığı yok.
Üçüncü garantör İngiltere ise, zorunluluktan ‘Garantör’... Tek derdi (müttefikleri ile birlikte) adadaki İngiliz üslerini kaybetmemek. ‘Çözüm’ve ilgili olarak da, alışılmış ve artık ezberlenmiş iyi niyet sözleri dışında bir önerisi de yok. Sadece, sessizce oturup, üslere dokunulmadan bulunacak bir çözümü bekliyor. Üsler de gündeme gelir, birileri onlara dokunmaya kalkarsa ne olur ? Emin olun, o zaman, İngilizlerin sesi daha gür çıkmaya başlar.
***
Garantörlerin durumu bu iken ortaya çıkan fotoğraf çok net... (1) Türkiye’nin “Evet” diyebileceği bir anlaşma; ve (2) Bu anlaşmaya Kıbrıslı Rum ve Kıbrıs Türklerin de “Evet” demesi.
Not: Bu arada.... Etrafı zengin gaz-petrol yataklarıyla dolu adanın bu özelliğinin ‘çözüm’ üzerindeki etkisinin ne olacağı da ayrıca ve önemle düşünülmesi gereken bir konu.
------------------------------
Sokak Ağzı
“Cenevre’de çözüm çıkmaza girerse Başbakan Özgürgün’ün ‘B Planı’ varmış !!! Çok ama çok merak ettik bu ‘B Planı’nı. Bir açıklasa da biz de öğrensek...”
***
“Acaba dersiniz, Özgürgün’ün B Planı KKTC’nin tanınmasını istemektir ? Aynı masalı Annan Planı tartışmaları sırasında da duymadıydık ?”
***
“Garantör Güvenlik Konseyi olsunmuş !!!!! Güvenlik Konseyi’nin ‘garantör’ olduğu neresi huzur buldu ki şimdiye kadar ?”
***
“Barbaros Şansal gürültü patırdı içinde sınır dışı edildi. Adam az kaldı linç da ediliyordu İstanbul’da. Neden ? Küfretmiş koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ne... Sınır dışı etme kararını kim hangi yetkiyle verdi o da bilinmez. Ama burası KKTC. Hiçbir şey şaşırtamaz artık bizi.”
***
“Şansal sınır dışı edilirken, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’ya ‘vatan haini’ diyenlere ne yapacaklar çok merakla bekliyorum.”
***
“Çok merak ettim... Diyelim ki İngiliz vatandaşlarımızdan biri Büyük Britanya’ya küfretti. Onu da yaka paça yakalayıp sınır dışı eder miydi devletimiz ?”
***
“İskele kıyılarında iki dev köpek balığı görülmüş. Karada köpekler denizde dev köpek balıkları sardı etrafımızı. Allah sonumuzu hayır getirsin.”
***
“Birden hatırladım... Birkaç yıl önce bir grup, bir dernek binası önünde protesto eylemi yapmış ve ‘O...... Çocukları’ diye kocaman bir pankart germişlerdi sokağın ortasına. Onlara ne yapıldıydı ?”