Cennetten bir parça

Fehime ALASYA

Bahçesinde binlerce kaktüsü, 600 de kaktüs çeşidi olan Sanatçı Hikmet Uluçam, halk arasında ‘Tavşan kulağı’ ve ‘Medoş lalesi’ olarak bilinen çiçeklerle sanat yapmış…

Kaktüs dışında kış bitkileri barındıran bahçe, en çok da kış aylarında rengarenk...

Görenleri büyüleyen bahçe, önümüzdeki günlerde Uluçam’ın gerçekleştireceği Peyzaj ve Kıbrıs Manzaraları Fotoğraf sergisi ile kapılarını meraklılara açıyor, deneyim ve hikayelerini bu yolla anlatmaya hazırlanıyor.   

Çocukluk yıllarından bitkilere aşinalığı olan Hikmet Uluçam, Lapta’daki evinde 1985 yılında yaşamaya başlamış. “Tüm bu bitkiler benim çocuklarım, yalnız yaşamıyorum.” diyen Uluçam, yurt dışında eğitim gördükten sonra Kıbrıs’a dönmüş ve birçoğu sanat alanında olmak üzere bazı işlerde çalışmış.  Görevleri Lefkoşa’da olan Uluçam, Lapta’daki evinden ayrılıp, Lefkoşa’ya taşınmayı aklından bile geçirmemiş.

35 yıldır bahçesi için kaktüs topluyor

Günümüzde Yakın Doğu Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim görevlisi olan Uluçam, boş kalan zamanlarında bahçede vakit geçiriyor. Özellikle sabahları kalkar kalkmaz bahçedeki otları temizlemeye koyulan Uluçam, 35 yıldır bahçesi için kaktüs topluyor.

Kaktüs merakını anlatan Uluçam, şöyle devam ediyor: “1974 yılında burada dikkatimi çeken kaktüsler oldu. Kaktüsler, kurumayan ve yeşil kalan tek bitki… Sağdan soldan kaktüs toplayıp biriktirmeye başladım. Yurt dışında okumuştum, İngiltere’de yaşadım, tohum alıp geldim. Her gittiğim yerden kaktüs getiriyorum. Mesela geçen eylülde Belçika’ya bir şehre gittim, 51. Kaktüs Fuarı’na katıldım. Oradan 100’e yakın kaktüs türü getirdim. Bahçemde yaklaşık 600 kaktüs çeşidim, 8 bine yakın da kaktüsüm var.”

En büyük masraf ‘emek’

Kaktüsün ardından başka bitkilere de merak salan Uluçam, bahçesini kış çiçekleri ile donatmış durumda.

Bahçesinde 8 bine yakın kaktüs bulunan Uluçam, “Çalıntı olursa tutar”, “Göz değer”, “Her ektiği de tutuyor, eli uğurlu” gibi batıl inanışlara da kapılarını kapatmamış. Bahçede bazı bölümlerde nazar boncukları göze çarpıyor.

Bahçenin bakımı için gerekli olan masrafın sadece su ve emek olduğunu anlatan Uluçam, genelde yağmur suyu kullandığını, sadece yaz aylarına sulama ihtiyacı hissettiğini dile getiriyor.

En büyük masrafın emek olduğuna değinen Uluçam, her sabah birkaç saat ayırıp, bahçedeki otları temizlediğini anlatıyor.

Yaşadığı zorlukları sorduğumuzda ise sadece taşınmak olduğunu belirtiyor.  Büyüyüp, saksısına sığmayan kaktüsleri yere ekmek için çoğu zaman insan gücü ve ekipmana ihtiyaç duyuyor.

20, 30 yıllık kaktüsler, görenlerin nefsini kesiyor…

Bahçesinde veya çevresinde aşılama, budak veya lasan şeklinde bitkilerini çoğaltan Uluçam, talep doğrultusunda tohumları da satabiliyor. Bahçesindeki her kaktüsün bir anısı olduğuna değinen Uluçam, her biri ayrı hikâye olan kaktüslerine çocukları gibi bakıyor.

Bahçesinde 20, 30 yıllık kaktüsler, görenlerin nefsini kesiyor. Dışarıda fahiş fiyata satılan kaktüslerini, bahçesinde koruyabilmek için güvenlik kamerası yerleştiren Uluçam, bu şekilde koruma sağlıyor.

Sulu Gavulya, Sedun Lambusa, ve incir ağacı gibi yüzlerce çeşit…

Bahçede kırmızı alıç aşılayan Uluçam, Kıbrıs’a özgü olan bu ağacın, neslinin tükenmek üzere olduğunu anlatıyor. Bu ağacı çoğaltarak veya aşılayarak yaymaya çalışan Uluçam, dileyenlere de bu yönde aşılama yapıyor.

Bahçede olan çok yaşlı incir ağacı dalları, ayrı bir sanat eseri gibi…

Lapta’ya has bir endemik bitki olan Sedun Lambusa çiçeği de bahçede yetişen bir diğer çeşit.

Nero Gavlo, Sulu Gavulya olarak bilinen bitki de bahçede yerini almış, tüm ihtişamıyla yeşilliği ön planda…

Ulçam’ın Kanarya Adaları’ndan çaldığı, sakal görünümündeki kaktüs de bir başka değişik çeşit.

Bahçedeki taş duvar deliklerinde dahi ‘tavşan kulağı’ olarak bilinen çiçeğin yetişmesini sağlayan Uluçam, sevgi ve bağlılığı ile bu bahçeyi ayakta tutuyor, koruyor, kolluyor…