İbrahim Emre Sugel
ibrahim.emre.sugel@gmail.com
Küresel terör, savaş, organ-elmas ticareti, petrol bekçiliği...; "Dark Web". Ticari anlaşmalar, tekeller, politik uzantılar, demokrasi oyunu, microsoft, wikileaks...; "Deep Web". Gece 2'den sonra alkolle gelen felsefe, bilmem kimle yemek keyfisi, digital aktivizm, özel alan-kamusal alan fluluğu, google üniversitesi, bireysel medya alanları, ana akım-alternatif medya...; "Görünen İnternet"
Endüstri toplumundan "Ağ Toplumuna" devinen tahakküm ilişkileri, yapılarla açıklanamayan toplumsal ilişkiler ve küreselleşmeyle birlikte örülen ekonomik, iletişimsel ağ; açıklamaya çalıştığım durum halinin; "katı olan her şeyin bulanıklaştığı" görüngüsünü yaratmaktadır. İnternetin doğuşunda soguk savaş ve askeri alanda ki merkeziyetsizlik çabası, bireysel kullanım için yaygınlaşan internetle beraber başka bir mecraya dönüşüm göstermiştir. Bu dönüşüm, kapitalizmin tıkanma süreçlerinde küreselleşmeye can simidi gibi sarılarak ulus sınırlarını aşan küresel emek sömürüsü ve üretim ilişkileriyle dijital kapitalizme dönüşmüşken, "dark web ve deep web"'in dışında kalan, görünen ama yinede kestirilemeyen internet alanı da, yeni bir üretim sahası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda endüstri toplumunun beden işçiliğine dayanan proloteryası, emeğin değişken şekillleriyle evrilmiş ve ağ toplumu kavramı içerisinde cognitariat (biliş işçisi) olarak betimlenip konumlanmıştır. K. Marks'ın yapı üçgeninde, alt yapıda bulunan sermaye kavramını karşılayan ana aktör olan proloteryanın, dijital kapitalizmdeki konumu değişkenlik göstermiş ve üretim-tüketim ilişkisi ile üretim-mülkiyet ilişkilerini de etkilemiştir.
Fütürizmin coşkunlukla başlayıp, faşizmle kolkola girdiği, makineyi ve hızı itki olarak kullandığı görece modern gelişim gösterecek yeni gelecek; kapitalist ekonominin krizleriyle duvara çarpmış ve makinelerin insan emeğini ikame ettiği, manifaktürlerden internete kadar, geniş işçi kitlesinin niteliğini standartlaştırıp körerttiği bir distopik gerçeklik yaratmıştır. Tam da bu noktada internetle beraber bilişim teknolojilerinin yükselişi yeni bir arz sahası yaratmış ve "Dotcom" çılgınlığı borsada "Güney Denizi Balonu"nu aratmayan hisse senedi histerisi ile, toplumun kapitokratlar ve cognitariat dediğimiz geniş bir kesimini içine almıştır. Üretim-mülkiyet ilişkilerini, toplumsal sınıflandırmalarla verilen kimliklerin çerçevesini değiştirecek şekilde etkileyecek olan bu girişim furyası, arama motorları savaşlarından Microsoft'un tekelleşmesine kadar uzanan bir sürece tekamül etmektedir. Dotcom'un çöküşüyle beraber neoliberalizmin dayattığı "hepimiz girişimciyiz" dalgası kırılmış ve yeni krizlerle kolkola neoliberal ekonomi, internet sahasının geniş mülkiyetini de büyük ölçüde büyük sermayelere bırakmıştır. Burada; internet alt yapıları, devasa sunucular, Microsoft ve Google'ın hakimiyetinden bahsetmek yerinde olur. Lakin tek perspektif bundan mı ibaret? İnternetin bireysel medya araçları, uygulamaları ve mobilize akıllı telefonlarıyla, enformasyonu üretim-tüketim ikilemiyle var eden kullanıcılarının rolü nedir?
Pek tabi bu kullanıcılardan homojen tek bir aktör gibi bahsetmek yersizdir. Deluze ve Guattari'nin Rizom kuramında, modernitenin çerçeveleyemediği toplumsal ilişkileri ve alternatif tipleri nasıl açıkladığını postmodern bir durum olarak hatırlayalım. Bu bağlamda kök sapların herbiri başlı başına bir aktör ve bireyin çerçevelenen sınıfsal kimliklere karşı olan üstünlüğünü temsil etmektedir. Nitekim "bireysel olan politikdir!" söylemi, bu alanda çok yerinde bir örnektir. Sıra internete geldiğinde ise orada ne kadar farklı aktör var kim bilir? Her biri başlı başına bir Hollywood yıldızı adeta... İnsanlar, ya nesnel gerçeklikte olamadıkları bireyi hipergerçeklik alanında kurguluyor, ya da bir organizmadan bir den fazla karakter çıkarıyor. Kendi tv'sini, radyosunu, yazınsal köşesini yayınlayabilyor, kültürel ve politik öğelere dair bir dizi üretimi aynı anda yapıp tüketebiliyor. Hipergerçeklik alanında farklı mülkiyet sahaları edinen kullanıcılar bunun üzerinden para kazanabiliyor, biliş işçiliği standartlaşmayan bir halde ücretleniyor. Öte yandan ticari alanda meta satışının tekeli de alternatif küresel web hizmetleriyle kırılabiliyor (ör. amazon, let go, gittigidiyor, alibaba...). İnternet, emeği fiziksel olandan alıp, zihinsel üretime evriltirken, bu zihinsel üretim emeği ayrıca dijital kapitalizmin teknoloji üretimin de de (donanım ve yazılım) yer buluyor. İşte burada endüstiri toplumunun proloteryası, ağ toplumunun cognitariat'ına dönüşüyor. Bunun yanısıra dijital kapitalizm ürünlerinin hammadesel ihtiyaçları postkolonyal süreç içerisinde tedarik ediliyor...
Gelecek; biliş işçisinin toplumsal emek ve ücretlendirmesinin örgütlü mücadelesini henüz yaratamamış olmasına karşın, dijital aktivizm, siber örgütler ve statikonun egemenleri arasındaki tahakküm mücadelesi sınırsız uzayda (internet), ekonomik-sosyal-kültürel öğelerin çarpışmasına tanıklık etmektedir. Dijital kapitalizmde kendisini kamufle etmeye çalışan neoliberalizm, kerberos authantication'ın esinlendiği üç başlı köpekle (cerberus) cehennemin bekçiliğini sürdürmektedir.