Güzelyurt anayolu üzerinde 24 Temmuz’da meydana gelen 3 milyon TL’lik soygun olayıyla ilgili olarak tutuklu bulunan zanlılardan B.Ç’nin annesi ve akrabaları, havaalanına giderken dört araba dolusu polisin baskısına uğradı. Zanlı B.Ç’nin amcası Mustafa Çetereisi, ailenin yaşadıklarını YENİDÜZEN’e anlattı:
'Polis peşimizde, ailemiz baskı altında'
Didem MENTEŞ
Güzelyurt anayolu üzerinde 24 Temmuz’da meydana gelen 3 milyon TL’lik soygun olayıyla ilgili olarak tutuklu bulunan zanlılardan B.Ç’nin ailesinin ‘polis baskısı’ altında yaşadığı iddia edildi. Çalınan 3 milyon TL’nin sadece 777 bin 500 TL’sini ulaşan polisin, geriye kalan miktarın aile bireylerini her an takip ederek ve araçlarında arama yaparak bulmaya çalıştığı ileri sürüldü.
Cezaevinde hükümsüz tutuklu olarak bulunan B.Ç’nin annesi olan Havva Çeteresi’nin ‘kanser tedavisi’ görmek üzere dün sabah yakınları tarafından Ercan’a götürülürken, 4 polis aracının önlerini keserek, valizleri ve arabalarının didik didik arandığı öne sürüldü.
Tutuklu bulunan B.Ç’nin amcası ve Havva Çeteresi’nin kayınbiraderi olan Mustafa Çetereisi, “Polis hep peşimizde, bu baskı nere kadar gidecek” diyerek, Çetereisi ailesinin yaşadığı zorlukları YENİDÜZEN’e anlattı.
“Hasta kadın 24 saat sorgulandı”
Mustafa Çetereisi, “soygun olayıyla ilgili olarak kardeşimin oğlu tutuklandığı gün, annesi Havva Çetereis , Guatr Hastalığı nedeniyle ameliyat oldu. O hasta haliyle polis tarafından birçok yere götürülerek 24 saat boyunca sorgulandı. Sonra Havva tahlil yaptırdı ve kanser olduğu ortaya çıktı. Kanser teşhisi konulduktan sonra tedaviye başlandı ve kurul kararıyla Türkiye’ye gönderilmesi kararlaştırıldı. 24 Ağustos (dün)sabah 07:00 İstanbul uçağında yer ayrıldı. Tabi bu arada yeğenimin tutuklandığı gün polisler 2 arabalarına el koydu. O günden beri bu insanlar yaya kaldı” dedi.
“Evimizin önünde takipte”
Çetereisi, şunları aktardı: “23 Ağustos günü saat 16:00 gibi içinde polis olan çift kabin sivil bir araç Güneşköy’deki evimizin önüne park etti. Gece saat 9- 10’a kadar orada beklediler. Bu arada Taşkent’ten bacanağım Ali Deryalı ve karısı ziyarete geldiler. Havva ile Hasan’ı arabaları polis tarafından alındığı için benim oğullarım havaalanına götürecekti. Ama Ali Taşkent’ten gelince, havaalanının kendilerine daha yakın olduğunu, bunun için kendisinin Havvaları uçak alınan götürebileceğini söyledi. Bu nedenle Havva, Hasan, Ali ve eşi Gülden ve çocuklar gece yola çıkarak Taşkent’e gitti. Yol boyunca kapının önünde bekleyen sivil aracın kendilerini takip ettiğini söylediler. Taşkent’e varınca bacanağım Ali, polislere ‘burada beklemeyin biraz daha uzağa gidin ya da gelin oturun insanlar başka bir şey sanacak’ dedi. Ama polisler kapının önünde bekleyeceklerini söylemiş”
“Yolları kesildi ve arandılar”
“Bu (dün) sabah saat 07:00’deki uçağa yetişmek için bacanağım Ali, eşi Gülden, Hasan ve Havva Çeteresi yola çıktı. Sabah 6 gibi 4 polis aracı bizimkilerin yolunu keserek, aşağı inmelerini istedi. Araçtan indikten sonra valizleri 5-6 kez arandı hatta arabanın yedek lastiği yere vurdurularak içerisinde para olup olmadığına baktılar. Bir şey olmadığını görünce, serbest bıraktılar. Bizimkiler ancak uçağa yetiştirdiler ve gönderildiler. Bacanağımın telefonunu da aldılar. Herhalde onu da arayacaklar”
“Bunlar polis mi Gestapo Örgütü’mü?
Mustafa Çeteresi, yaşananlara isyan ederek, tüm Çetereisi ailesinin baskı altında yaşadığını iddia etti ve; “bu nere kadar gidecek. Ovaya gideriz polis peşimizde, çocuklar bir şey yapacak polis takipte. Dayanacak gücümüz kalmadı” dedi.
“Hakimler, doktorlar hep polisten yana. Ne hak var ne hukuk. Buna ‘dur’ diyebilecek bir makam yok. bıktık usandık. Napalım çıkıp polisi mi vuralım?” diyerek isyan eden Çeteresi, “Filistin’de İsrail’in askerleri, Hitler’de Gestapo Örgütü vardı. Biz de Pervin Gürler’in örgütleri var. Bunlar polis mi Gestapo Örgütü’mü? Burası Filistin mi KKTC mi?” diye sordu.