Cevdet Yılmaz’a göre Ada’daki tek meşru devlet KKTC!

Serhat İncirli

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, KKTC'nin 41. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla dün Lefkoşa’da düzenlenen resmigeçit töreninde konuştu.

Kutladı…

Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını iletti…

Gayet normal…

-*-*-

Ve dedi ki; “Bugün Kıbrıs Adası’ndaki tek meşru devlet; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir"…

E bu normal değil!

-*-*-

Neden değil?

Çünkü bu sözde çok ciddi abartı var!

-*-*-

Baktım, Yılmaz’ı alkışlayanlar arasında, gözlerini de hafiften kısıp, başını yana eğerek dinleyen Ersin Tatar var…

Dedim, “Sayın Yılmaz, madem ki tek meşru devlet, hemen dibinde duran Ersin Tatar’a hangi pasaportları yani hangi devletin vatandaşlıklarını taşıdığını da sordun mu?”

-*-*-

Lütfen bizimle taşak maytabı geçmeyin!

Lütfen yeter!

-*-*-

Kıbrıs’ı sömürüyor olabilirsiniz, federal çözüme falan karşı da durabilirsiniz…

Bu siyasi duruşunuzla alakalıdır; onaylamam ama saygı duyarım!

-*-*-

Da “propaganda yapacağım” diye abuk sabuk ifadelere – saçma sapan iddialara başvurursanız; tüm söylediklerinizin, tüm düşüncelerinizin, tüm siyasetinizin çökük bir siyaset olduğu anlamı çıkar!

-*-*-

Bu arada şunu da yazmadan geçmeyeyim; dün sabah BRTK’da KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’tan şu sözler aktarıldı:

“… Allah kimseyi vatansız bırakmasın… Kimsenin bayrağını gönderden indirmesin…”

-*-*-

Şimdi soruyorum; “Bizim vatanımız neresi? Vatandaşları kim?”

Tüm Ada’nın vatandaşları mıyız; yoksa yarısından göçe zorlananları – tüketilmek üzere olanları mıyız?

Ne den be Cevdet bey?


Diyabet hastalarına sevgilerimle… 

TAK Ajansı’nın haber bülteninde okudum…

Kıbrıs Türk Fiziksel Aktivite Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Fzt. Havva Gözgen, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü “Hareketle sağlığınıza yatırım yapın” çağrısında bulundu.

-*-*-

Gözgen, diyabetin önlenmesi ve yönetimi konusunda farkındalık yaratmak için her yıl 14 Kasım'ın kutlandığını belirtti.

-*-*-

Türkiye'de ve dünyada milyonlarca insanı etkileyen diyabetin, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken Gözgen, “Diyabetin kontrol altına alınması ise sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesiyle mümkündür. Bu noktada diyabetin hem önlenmesi hem de tedavisinde düzenli egzersiz ve fiziksel olarak aktif bir yaşam tarzının rolü çok büyüktür.” ifadelerini kullandı.

-*-*-

Bazen, bazı haberleri okur geçersiniz…

Ama bahsedilen “diyabet” yıllardır “Tip 2” cinsiyle benim de peşimde...

-*-*-

Veya şöyle söyleyeyim, benim de peşimdeydi…

-*-*-

Uzun yıllar hiç umursamadım aslında…

Doktorların verdiği hapları – ilaçları aldım; yemeye içmeye devam ettim…

Özellikle de içmeye…

-*-*-

Yaklaşık 2 yıldan beri – hatta biraz daha uzun süredir, bisiklet sürüyorum ve hemen her gün yürüyorum…

-*-*-

Birkaç kilometre yürüyüşlerle başladım; 5 – 6 kilometre bisikletle devam ettim…

Şimdi 10 – 12 kilometre yürüyüş, 30 kilometre bisiklet yaptığım da oluyor…

Ama her gün ya yürüyorum, ya bisiklet sürüyorum ya da her ikisi…

-*-*-

Ve altı aydan beridir, işinin uzmanı bir diyetisyenle kilo vermekten çok diyabet tip 2’yi kontrol etmek amaçlı çalışıyorum…

-*-*-

Ve Güney Kıbrıs’ta bir doktor arkadaşın, sabah açlık şeker ölçümlerimi öğrendiğinde, “… Seni Başpiskopos’la tanıştırmamız lazım; bu seviyede şeker hastalığı ile bir insan yaşayamaz, sen Hz. İsa’sın, geri döndün” diye şakasını yapmıştı!

Bazı sabahlar açlık kan şekerimi ölçtüğümde 420’yi görüyordum!

-*-*-

Kısacası, Sayın Gözgen’in şu sözlerini tekrar tekrar yazmak – okumak gerekiyor:

“… Diyabetin kontrol altına alınması sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesiyle mümkündür. Bu noktada diyabetin hem önlenmesi hem de tedavisinde düzenli egzersiz ve fiziksel olarak aktif bir yaşam tarzının rolü çok büyüktür…”

-*-*-

Tüm tip 2 Diyabet hastalarına, doktorları ve diyetisyenleri ile konuşup, bu sözleri uygulamasını tavsiye ederim…

Sağlıklı bir yaşam tarzı…

-*-*-

Haaa kilo da verdim…

İki yıl içerisinde 30 kilo…

20’sini diyetisyenle son altı ay içerisinde ve 10 kilo kadarını sporla…

-*-*-

Londra’daki doktorum bir zamanlar demişti ki, “… Bu odadaki yangın söndürme cihazını görüyor musun? Her biri yaklaşık 15 kilodur ve sen sürekli olarak iki tane yangın söndürme cihazı taşıyorsun… Onlarla yemek yiyorsun, onlarla içiyorsun, onlarla yürüyorsun, onlarla yazıyorsun, onlarla seks yapmaya çalışıyorsun!”

Seks yapıyorsun dememişti!

Dikkatinizi çekerim; “yapmaya çalışıyorsun”du söylediği!

-*-*-

30 yaşından beri ayakkabı bağlarken işkence yaşıyordum!

Şu anda çok rahat bağlayabiliyorum!

En basit örneği vereyim…

-*-*-

Yaşam tarzını değişmek kolay değil!

Hele alkolü kesmek, azaltmak hiç değil!

-*-*-

Ama inanın; deneyin; oluyor…

Yıllardır üzerimde taşıdığım 15’er kiloluk iki yangın söndürme cihazını attım!

Ve Tip 2 Diyabeti, elbette ilaçları da alarak, yenmiş durumdayım!

Devam!


Rahat uyu kardeşim

Bazen bir haber alırsınız ve hiç inanasınız gelmez!

Dün de öyle oldu!

Daha bir gün önce bana Larnaka’dan mesaj atan Cengiz Gusella Güzelay dostumuzu kaybetmişiz…

-*-*-

Yakın arkadaşlarının Topel diye seslendiği Cengiz Güzelay, Kıbrıs’ta çözüm ve barışın yılmaz savunucularındandı…

-*-*-

Geride bıraktıklarının acılarını paylaşırken, Sevgili Cengiz’i saygıyla selamlıyorum ve huzur içinde uyumasını diliyorum…