Çamlıbel ve Çatalköy’de doğal atık su arıtma tesisleri sayesinde dere ve ovalara atık su bırakılması yüzde 90 oranında azaldı
Ünlüsoyer: “Temmuz ayına kadar Haspolat’tan kaynaklı koku sorunu ortadan kalkacak”
Herhangi bir kimyasal veya makine kullanılmadan, sadece özel karakterde bazı bitkiler kullanılan atık su arıtma tesisi inşa edilen Çamlıbel ve Çatalköy’de, atık suların dere ve ovalara boşaltılması yüzde 90 oranında azaldı. Söz konusu tesisler atık suyu Haspolat’ta hizmete konan yeni atık su arıtma tesisinin çıkış suyu kalitesinde arıtabiliyor.
Geçirimsiz bir tabaka oluşturularak üzerine ekilen bitkiler sayesinde yapılan bu tür arıtma sistemi, genellikle küçük ve kanalizasyon şebekelerinden uzak olan bölgeler için tercih edilen bir sistem. Çevre Koruma Dairesi uhdesinde TC katkılarıyla yapılan Çamlıbel ve Çatalköy’deki iki tesis gibi yeni tesisler yapılması planlanıyor. Bu yıl içinde 3-5 tane tesis yapımı öngörülüyor.
TAK muhabirinin konuyla ilgili bilgisine başvurduğu Çevre Koruma Dairesi Müdürü Eşref Ünlüsoyer, yeraltı su kaynaklarının ve sulak alanların kirlenmesini önlemek amacıyla atık sularla ilgili yapılan çalışmaları aktardı.
Güzelyurt, Lefkoşa, Girne, Gazimağusa’da kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisleri bulunduğunu, küçük yerleşim yerlerine ise vidanjörlerin atık suları boşaltacağı küçük ölçekli doğal atık su arıtma tesisleri kurmaya başladıklarını anlatan Ünlüsoyer, Çamlıbel ve Çatalköy’de hizmete sokulan iki doğal arıtma tesislerine atıfta bulunarak “Bu küçük tesisler sayesinde dere ve ovalara vidanjör sularının boşaltılması olayları yüzde 90 azaldı” dedi. Aslanköy, Akdoğan ve Geçitkale bölgelerine de 2013’te doğal arıtma tesisi kurmayı amaçladıklarını ifade eden Ünlüsoyer , bütçe elvermesi halinde Lefke ve Karpaz bölgelerine de aynı tesisten yapmayı planladıklarını kaydetti. Söz konusu tesislerin ileride kanalizasyon şebekesi ile de çalıştırılabileceğini ifade eden Ünlüsoyer, “Pratik, elektrik istemeyen, kimyasal istemeyen koku çıkartmayan bir yöntem, b.o.d. oranını da mekanik bir arıtma tesisinki kadar düşürebiliyor” dedi.
Çevre Koruma Dairesi çıkış suyu kalitesini, b.o.d.’sini alarak ölçüyor. Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı, mikroorganizmaların sudaki organik maddeleri ayrıştırmaları için gerekli oksijen miktarıdır. Bu değer ne kadar düşükse su kalitesi de o kadar iyi oluyor.
Haspolat Arıtma Tesisi
Haspolat Arıtma Tesisine gelen atık suların yasa gereği Kanlıdere’ye akıtılmadan önce b.o.d. değeri 50’nin altına düşünceye kadar işlenmesi gerektiğini ifade eden Ünlüsoyer, 2013 başında devreye sokulan günlük 30 bin ton işleme atık su arıtma tesisinden çıkış suyundaki b.o.d. değerinin 15-20 arasında olduğunu vurguladı. Haspolat’taki eski atık su arıtma tesisinin kapasitesinin günlük 25 bin ton olduğunu ancak tesise gelen günlük atık su miktarının ortalama 26 bin ton olduğunu ifade eden Ünlüsoyer, yeni tesis devreye girmeden önce zaman zaman sıkıntılar yaşandığını anlattı.
“Koku Temmuz’a kadar giderilecek”
Zaman zaman Lefkoşa’da hissedilebilen kötü kokunun Haspolat’taki eski atık su havuzlarından kaynaklandığını kaydeden Ünlüsoyer, yeni tesisin devreye girmesiyle, eski havuzların temizleneceğini ve koku çıkmasının böylece engelleneceğini belirtti. Ünlüsoyer, “Bu işlem 4-5 ay sürebilir. Temmuz ayına kadar koku sorunu ortadan kalkacak” dedi.
Haspolat artırmadan Kanlıdere’ye bırakılan 8-9 bin tonunun yem bitlileri üretimi için Ercan Devlet Üretme Çiftliği tarafından kullanıldığını kaydeden Ünlüsoyer, geriye kalanının ise Köprülü Gölet’inde tarımsal amaç için biriktirildiğini ifade etti. Akış halindeki suyun b.o.d’sinin devamlı olarak düştüğünü ifade eden Ünlüsoyer, Kanlıdere’ye bırakılan suyun b.o.d’sinin 50’nin altında olduğunu, Daire personeli tarafından son yapılan ölçümde Kurudere bölgesinde Kanlıdere’den alınan su örneğinin b.o.d.’sinin 8.5, Köprülü göleti çıkış suyunun ise 9.5 çıktığını kaydetti. Ünlüsoyer, Avrupa Birliği sınıflandırmalarına göre b.o.d.’si 100’ün altında olan suların meyvecilikte kökten sulama olarak kullanılabileceğini kaydetti.
Köprülü Gölet’inden çıkan suyun önce Çanakkale Gölet’ine ardından ise Glapsides’e ulaştığını kaydeden Ünlüsoyer, Ekim 2012’de yapılan testte deniz suyunun da ter temiz çıktığını kaydetti. Ünlüsoyer, yer altı su kaynaklarının kirlenmesi önlemek için septik tank standartlarının da değiştirildiğini ifade etti. Nüfusu 2 bin’in üzerinde olan yerleşimlerde 2020, nüfusu 15 bin üzerinde olan yerleşim yerlerinde 2015’e kadar yerel yönetimlerin atık su toplama, arıtma ve deşarj sistemleri ile ilgili proje sunması gerekiyor. Su Ortamlarını ve Sulak Alanları Koruma Tüzüğü’nde b.o.d.’si 4’ün altına olan su 1’nci sınıf, 8’in altında olan su az kirlenmiş, 8-20 arası kirlenmiş, 20’nin üzeri ise çok kirlenmiş su olarak tanımlanıyor ve kullanım amaçları belirtiliyor. Tüzüğe göre, b.o.d.’si 8’in altında olan sular sulama amaçlı kullanılabilir.
(tak)