Aslı Murat
asomurat@hotmail.com
20 Ocak 2014 günü, “örümcek ağı kaplı” Fasıl 154 Ceza Yasası’nda yapılan değişiklikler, feminist ve lgbti örgütlerin uzun yıllardır yürüttükleri mücadeleler neticesinde gerçekleştirildi. Kıbrıs’ın kuzeyindeki insan hakları mücadelesi, çok uzun bir geçmişe sahip olmasa da, önemli temeller üzerinde yükselir. Bu alanda atılacak adımlar, sadece yasal düzenlemelerden ibaret değildir. Ama bir hukuk devletinde yaşıyorsak, yasaların varlığını gözden kaçıramayız. En yıkıcı hak ihlâllerinin yaşandığı durumlarda, cezalandırma mekanizmasını çalıştıracak yasaları dikkatle değerlendirmek gerekir. Özellikle ispat etme zorunluluğunda sıkıntı yaşanan cinsel dokunulmazlığa yönelik işlenen suçlarda, cezasızlık büyük bir sorundur. Bizim gibi geleneksel ahlak yargılarının sinsice damarlarda dolaştığı toplumlarda, cezasızlık yaşamak olağan hâle gelebilir. Bu sebeple ceza yasalarını özenli bir şekilde düzenlemek önemlidir.
Homofobik zihniyete sahip kesimler, 2014 değişikliğini, anal ilişkiyi cezalandıran ve bu sebeple erkek eşcinseller arasında penetrasyona dayalı cinsel ilişkiyi suç sayan 171. maddenin kaldırılmasına indirgedi. Hâlbuki Öneri incelendiği zaman; ölüm cezasının kaldırılmasını, cinsel istismarın, cinsel saldırının, fuhuş hizmeti alınmasının, nefret içeren söylemlerin cezalandırılmasını içeren geniş bir skala ortaya çıkar. Yasanın gerekçesinde de özenle üzerinde durulan, uluslararası insan hakları kaideleri ve uygulamaları gözetilerek hazırlandığıdır. Tüm bunlara ek olarak, “değişiklik uygulamada ne kadar başarılı? Kâğıt üzerinde kat edilen ilerleme, somut alanda da varlık gösteriyor mu?” gibi sorular da cevaplanmalıdır. Çünkü birçok yasa, tozlu raflarda kalmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bu yazı içerisinde tüm düzenlemeleri ele almak mümkün olamayacağı için, tek bir madde özelinde değerlendirme yapacağım.
Yukarıda da değindiğim üzere, İngiliz Sömürge döneminden miras kalan ve menşe ülkede yıllar önce değiştirilen 171. md (anal ilişkiyi suç sayan), Kıbrıs’ın kuzeyinin insan hakları karnesindeki kara lekelerden biriydi. Mevcut düzenleme ile bu madde kaldırıldı ve onun yerine yasa koyucu bir adım daha ileri giderek, “cinsiyete, cinsel yönelime veya cinsiyet kimliğine yönelik zem ve kadih” yan başlıklı maddeyi koydu.
Yeni 171. Madde şu şekildeydi:
( 1)Zemmedici malzemeyle, cinsiyeti ve/veya cinsel yönelimi ve/veya cinsiyet kimliği dolayısıyla bir kişiyi veya o cinsiyete ve/veya cinsel yönelime ve/veya cinsiyet kimliğine sahip olanları zemmeden kimse hafif bir suç işlemiş olur.
(2)Yukarıdaki (1)’inci fıkradaki fiilin basın, yayın veya internet medyası dahil olmak üzere sosyal medya aracılığıyla yapılması halinde ağır bir suç işlenmiş olur ve bu suçu işleyen kişi, mahkumiyeti halinde dört yıla kadar hapis ve ayrıca para cezasıyla cezalandırılır.
(3)Bir kişiden veya gruptan nefret edilmesine, onun aşağılanmasına, küçük düşürülmesine, ondan tiksinilmesine yol açma amaçlı baskı, yazı, boyanmış şey, resim, karikatür, maket, jest veya mimikler, söylenen sözler veya başka sesler ve benzer malzeme bu madde amaçları bakımından zemmedici malzeme sayılır.
İşte ne olduysa, o maddenin oylamaya sunulduğu anda oldu. Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nde üyesi bulunup oy birliği sağlayan sağ parti milletvekilleri, 20 Ocak tarihli Genel Kurul toplantısında, bahsi geçen düzenlemeye muhalefet etmeye başladı. O gün birçok aktivist arkadaşımla birlikte, Meclis oturumunu izlemeye gittiğim için, her an’ı yakından takip ettim. Üzerinden 2 sene geçtiği için, karşı durulan noktaları net olarak hatırlamam mümkün değil. Bu sebeple Meclis tutanaklarını incelemeye karar verdim. Fakat orada da, bu madde özelinde yürütülen tartışmaya rastlamadım. Sanki bir sihirli değnek araya girdi ve o sırada yürütülen tartışmayı tutanaktan çıkardı.
Vekiller arasında sürdürülen konuşmalar çıkmaza girince, ara verildi. Aranın ardından Komite başkanı maddeye ilişkin yeni öneriyi, “Fasıl 154 Ceza Yasasının 194’üncü maddesinde zem ve kadih suçu düzenlendiği ve bu maddede o suçun özel biçimi öngörüldüğü için tekrardan kaçınmak ve yeni bir suç yaratıldığı izlenimi yaratmamak amacıyla değişiklik yapılmıştır” (i) diyerek Genel Kurul’a sundu ve öneri kabul edildi. Tutanaklara da sanki hiç tartışma yapılmamış ve madde okunduktan sonra, yeni bir öneri geliştirilmiş gibi yansıtıldı. Hâlbuki o gün meclis çatısı altında olan herkes, tartışmayı çok net hatırlayacaktır. Fazla uzatmadan değişikliğin son şeklinin, uygulamada ne gibi sorunlara neden olduğunu aktarayım.
171. maddeye yapılan yeni müdahale ile yukarıda aktardığım 3. fıkra çıkarıldı ve 1. fıkra şu şekilde düzenlendi: “(1). Bu Yasanın 194’üncü maddesinde düzenlenen suçu; cinsiyeti ve/veya cinsel yönelimi ve/veya cinsiyet kimliği dolayısıyla bir kişiye veya o cinsiyete ve/veya cinsel yönelime ve/veya cinsiyet kimliğine sahip olanlara yönelik olarak, ondan nefret edilmesini, onun aşağılanmasını veya küçük düşürülmesini sağlamak amacıyla işleyen kimse hafif bir suç işlemiş olur”. Yasayı iyi bilmeyenler için konuyu daha açık bir şekilde aktarmalıyım. Atıfta bulunulan 194. madde, “zem ve kadih” suçunu düzenler ve bu suçun oluşması için belli unsurlar aranır. Bunlardan en önemlisi “zemmedici madde tanımı” da bizi 195. maddeye yönlendirir. Diğer bir ifade ile 171. Maddenin, 194. maddeye yaptığı atıf, orada kalmaz. Maddenin uygulanması için gereken ve zincirin diğer halkalarını oluşturan diğer maddeler de göz önünde tutulması gerekir.
Yasanın sistematiği gereği 194. maddedeki “zem ve kadih” suçunun işlenmiş olması için, 195. maddede tanımlanan zemmedici malzemenin unsurları incelendiğinde, 171. maddenin neden işlevsiz olduğu ortaya çıkar. Öncelikle bir malzemenin zemmedici diye tanımlanabilmesi için; bir kişiye herhangi ağır bir suç (en az 5 yıl hapislik ile cezalandırılabilen herhangi bir suç) isnadında bulunmak ve onu genel nefrete, hakarete veya tiksindirilen duruma düşüren somut bir isnatta bulunulmasına neden olmak gerekir. Diğer bir ifade ile bu malzemede, hem ağır bir suç isnadı hem de genel nefret vb duruma düşüren somut bir isnat mevcut değilse, onu 194. maddedeki “zem ve kadih” suçu için kullanmamız mümkün değildir.
Hâlbuki 171. madde ile bireylerin cinsiyetleri, cinsel yönelimleri ve cinsiyet kimlikleri sebebiyle zemmedilmesi ile kastedilen, ağır bir suç işledikleri iddiasının ortaya atılması değildir. Hatta bununla alakası bile yoktur. Temel kaygı, kişilerin sırf kadın, erkek, trans, eşcinsel, biseksüel oldukları için hakarete uğramalarının önüne geçmektir. Kısacası son anda, acele ile ve yasanın ruhuna hâkim olmadan yapılan değişiklik, bu kadar önemli bir maddeyi işlevsiz duruma getirdi.
İlgili değişiklik ardından, madde kapsamına giren suça maruz kalan müvekkillerimin şikâyetleri sonuçsuz kalınca, polisle direkt temas kurdum ve yaptığım başvuruların hepsinden eli boş döndüm. Polis teşkilatı içerisinde, özellikle cinsel suçlar konusunda zaman zaman yaşadığımız sıkıntıları bildiğim için, Önerinin görüşüldüğü Komite aşamasında bizzat çalışma yürüten savcı ile de temas kurdum. Aldığım yanıt neticesinde umudumu iyice yitirdim. Savcı; Komite’de bu tip bir değişiklik ileri sürülseydi ben karşı çıkardım, çünkü bu hâli ile uygulanması mümkün değildir, dedi. Bu tespitin ardından, umarım Meclis’te maddenin uygulanabilir olması için bir tadilat yapılır, diye de ekledi.
Netice itibariyle, bu alanda atılan önemli bir adım daha tozlu raflarda yerini aldı. Ayrıntılı bir şekilde aktardığım gerekçe, başvurulara ilişkin ileri işlem yapıl(a)mamasına neden oluyor. Umarım en kısa zamanda 171. madde tadil edilir veya etkili bir nefret suçu (ii) düzenlemesi hukukumuza kazandırılır. Aksi takdirde insan hakları alanındaki yasal boşluklar, varlığını korumaya devam eder.
-------------------------------------------------------------------------------
(i)Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Tutanak Dergisi, Dönem: VIII, Yasama Yılı: 2014/2, 36. Birleşim, 20 Ocak 2014, Pazartesi, s. 3083.
(ii)171. maddeyi “nefret suçu” bağlamında değerlendiren bir yazı için bkz. Öncel Polili, “Kuzey Kıbrıs’ta Nefret Söylemi ve Hukuk”, gaile Dergisi, sayı: 341, 25 Ekim 2015.