Ayşe GÜLER
Uyuşturucu ile ilk kez lise döneminde tanıştı. Kendi deyimi ile ‘arkadaş çevresi, merak ve kızların bulunduğu ortamlara daha çok girebilmek’ için, 15-16 yaşlarında uyuşturucu kullanmaya başladı.
Sonrası da geldi, yıllarca uyuşturucudan kopamadı, vazgeçemedi…
Uzun yıllar İngiltere’de, bir dönemde Kanada’da yaşadı. Ailesini görmeye geldiğinde, ‘zorunlu askerliğe’ gitti.
2010 yılında, askerden çıkmasının akabinde tasarrufunda 6.5 gram eroinle yakalandı.
Güzelyurt’ta babaannesinin evinde uyuşturucu içerken, polisin kurduğu ‘pusu’ sonrasında suçüstü tutuklandı.
İlk dava süreci 9 gün sürdü, sonrasında teminatla serbest kaldı.
Serbest kalmasının ardından, tedavi olmaya, uyuşturucuyu bırakmaya karar verdi. Zorlu sürecin ilk adımını 43 gün boyunca Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde gördüğü tedavide attı.
Bu süreçte 2 kez evliliğin eşiğinden döndü…
5 yılda tamamlanan mahkeme süreci sonrasında 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde ‘uyuşturucu ticaretine şahit olduğunu’ iddia etti, ‘haraç sistemine maruz kaldığını’ öne sürdü, o günlerde can güvenliğinden endişe ettiğini söyledi.
Özgürlüğüne kavuşmasının ardından, “cezaevinde mahkumlara uyuşturucu temin ettiğine inandığı bazı gardiyanları ifşa ettiğini” belirtti.
Uyuşturucu bağımlılıktan kurtulma eşiğini ise, Kıbrıs’ın güneyinde aldığı tedavi sonrasında geçti.
Şimdi, Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’nda gönüllü hizmet veriyor, gençlerin uyuşturucudan kurtulması için UMUT olmak, onları cesaretlendirmek istiyor.
Toplumun uyuşturucu konusunda daha da bilinçlenmesi gerektiğine inanıyor. Tehditler aldığını ifade etse de gençleri uyuşturucudan kurtarmak için çalıştığını söylüyor.
İşte uzun yıllar uyuşturucu bağımlısı olan, sonrasında da zorlu tedavi sonucunda bağımlılıktan kurtulan 33 yaşındaki Ozan Özdoğal’ın ifadeleri ile yaşadıkları…
UYUŞTURUCU İLE İLK TANIŞMA!...
“Lise döneminde başladım, 8-10 yıl kullandım”
“33 yaşındayım, Güzelyurtluyum… Burada doğdum, büyüdüm… Üniversiteyi bitirmedim, yarım bıraktım. Uzun bir süre İngiltere’de, bir süre de Kanada’da kaldım… Daha sonra ailemi görmek için Kıbrıs’a geldiğimde zorla askere girdim. Askerden çıkar çıkmaz uyuşturucu ile yakalandım. 2010 Haziran ayıydı…
Uyuşturucuya ilk kez lise döneminde başladım… Yakalandığım döneme, yani 2010 yılına kadar da uyuşturucu kullanmaya devam ettim. Bu dönem 8-10 yıllık süreye denk geliyor. Ailemle olan bağlarım çok da iyi değildi, sorunlu bir ailede büyüdüm. Genelde annem ve babamdan ayrı, kendi başıma bir şeyleri yapmaya çalışan bir insanım. Uyuşturucuya başlayan birçok insanın ya aile içi sorunları, ya da psikolojik sorunları bulunuyor. Bazılarının çevreyle, toplumla da sorunlar yaşıyor.”
“Herkesin hikayesi de böyle, arkadaş çevresi, merak…”
“Arkadaş çevresi, merak… O yaşlarda gençliğin verdiği heyecan, ‘kızların bulunduğu ortamlara daha çok girmek’ adına uyuşturucuya başladım. Daha fazla özgüvene sahip olacağımı, uyuşturucuyu bir iki kez denediğimde bir şey olmayacağını düşündüm. Zaten, uyuşturucuya başlayan herkesin hikayesi de böyledir.”
“Ailem arasında bağ yoktu, bu nedenle uyuşturucu satın almak için onlardan para almam da çok kolaydı…”
“Kendimi bildim bileli, hep çalıştım. Ailemin maddi durumu çok iyiydi. Anne, babam resmi olarak boşanmadı ancak sorun yaşadıkları için onlarla kalmıyordum. Benim her şeyim babaannemdi… Hala onunla birlikte yaşıyorum… Onlar sorun yaşadıklarından dolayı uyuşturucu satın almak için para almam benim için çok da zor olmadı. Aralarında herhangi bir bağ olmadığı için benim için çok kolay olmuştu… “
“Polis pusu kurdu, uyuşturucu içerken yakalandım”
“Uyuşturucu ile yakalanmadan önce 20-25 günlük süreçte, ciddi bir ilişki yaşıyordum… Kız arkadaşıma uzun süre uyuşturucu kullandığımdan bahsetmiş, yardım istemiştim. İlk kez ailemden önce, O’na uyuşturucu kullandığımı itiraf etmiştim… Bir anda her şey çok hızlı gelişti. Bu olayların bir hafta öncesinde kız arkadaşım ailesiyle tanışmıştım, O’nu istemeye gidecektim.
Bu süreçte araba almak için bankadan kredi talebinde bulunmuştum. Polis tarafından yakalandığım gün bankadan kredim onaylanmıştı. O gün Lefkoşa’ya gidecektim, vazgeçtim. Babaannemin evine geldim, uyuşturucu maddeyi bahçeden aldım. Meğer 1-2 saat öncesinden polis orada pusu kurmuş, farkında değildim. Eve gittim, uyuşturucu maddeyi sardım, içerken polisler köpeklerle birlikte eve geldi. Sonrasında kız arkadaşımdan ayrılmak zorunda kaldım. Yakalandıktan sonra poliste 9 gün tutuklu kaldım, mahkeme teminatla serbest kalmama emir verdi. Tabii gazetelere manşet oldum, bu da doğru bir şey değil...”
İLK HASTANEYE YATIŞ, 43 GÜN ZORLU TEDAVİ SÜRECİ…
Uyuşturucu vakaları, ‘sinir hastalarıyla’ aynı yerde…
“ Serbest kaldıktan sonra Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi görmeye başladım. Tedavim yatılı olarak 43 gün devam etti. Başhekimimiz o dönemde İnci Taşyürek’ti… Her zaman söyledim; hastanelerimiz, uygulanan tedavi yöntemleri çağın çok gerisinde…
43 gün, çok zor geçti. Günlüklerim var, şu anda kitap haline getirmeye çalışıyorum, onları derlemek istiyorum. Uyuşturucuya nasıl başladığımı, sürecin nasıl geliştiğini, tedavi döneminde neler yaşadım… Hepsini yazdım… Birilerine faydalı olmak istiyorum, O’nları uyuşturucuyu bırakmaları için cesaretlendirmek istiyorum. ‘Ben bunları yaşadım, ama KURTULDUM’ demek istiyorum. O yüzden bu yola çıktım.”
“Biz de insanız, ama ‘hayvan’ gibi davranıyorlardı”
“Hastanede, uyuşturucu vakaları için ne yazık ki ayrı bölüm bulunmuyor. Hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok rahat olmam gereken bir süreçti… Ama hastane yetersizdi, hastanede tedavi gören hastalar genelde sinir bozukluğu yaşayan, depresif insanlardı. Onlarla birlikte kalmak zorundaydım. Şu anda da sistem aynı, değişmedi. İlk önce 4’lü, sonrasında 2’li odalarda kaldım.
Tedavi gördüğüm dönemde doktorlarla, hemşirelerle olan ilişkiler çok kötüydü. Sonuçta biz de insanız, insan gibi davranmalarını istiyoruz. Benim dönemimde bunlar yoktu, şu anda da olduğunu düşünmüyorum. Bize ‘hayvan’ gibi davranıyorlardı.”
“Uyuşturucudan kurtuluyoruz ama doktorların verdiği haplara bağımlı hale geliyoruz”
“Doktorlarla hep bu konuda tartıştım, ‘Biz uyuşturucudan kurtulmaya çalışıyoruz ama siz durmaksızın bizlere hap veriyorsunuz. Bu hapların da bağımlılığı var’ dedim. Çünkü verilen hapların da temizlenmesi çok uzun bir süreye dayanıyor. Bir farkı yok, uyuşturucudan kurtuluyoruz bu kez doktorların verdiği haplara bağımlı hale geliyoruz. Böylelikle evden dışarı çıkamaz, yemek yiyemez, konuşamaz bir duruma geliyoruz. Tamamen donuk bir insana dönüşüyoruz. Tedavi olduğum sürede verilen haplar bana çok ciddi yan etkileri yapmıştı. Sinir bozukluğu, uyku sorunları, sağlık sıkıntıları yaşadım. Kullanılan haplar çağın çok gerisinde…”
“Hastalar verilen hapları dışarıda satıyor, aldıkları parayla da uyuşturucu temin ediyorlar”
“Şu anda yapılan en büyük yanlış; hastanenin uyuşturucu bağımlılarına 15-20 günde bir hastane hap temin etmesidir. Çünkü hastalar bu hapları dışarıda satıyor, aldıkları parayla da uyuşturucu temin ediyorlar.Verilen hapların bağımlılığından kurtulmak için farklı yıllarda 28 gün ve 24 gün olmak üzere 2 kez daha hastaneye yattım.”
CEZAEVİ SÜRECİ!...
“Can güvenliğim yoktu… HARAÇ sistemi vardı, elbiselerimi kullanamıyordum”
“Mahkemem 5 yıl sürdü. Bu sürede nişan olup, düğün hazırlığı yapıyordum… Restoran açtım, mahkeme yeniden gündeme gelmeye başladı. Bu da zorlu bir süreçti. Olaylardan sonra nişanlımdan ayrıldım, kimseyi suçlayamam. Mahkeme sonuçlandı, 1 ay hapis cezası aldım. 6.5 gram eroin ile yakalanmıştım, büyük bir ceza almam gerekirdi. Ama ben polise yakalandıktan sonra her ay gidip tahlil yaptım, uyuşturucu içmediğimi kanıtladım. Sicilimin kirlenmesinden dolayı kızgınım. Bunun etkilerini hala yaşamak zorunda kalıyorum. Yine de şanslıyım, benzer davalara baktığımda çok az ceza aldım. Cezaevine girdiğimde de çok zorlandım. 1 ay boyunca uyuyamadım. Çünkü sürekli gözaltındasın, her an her şey olabilir. Bir de cezaevine yeni girdin, her şeyi sen yapmak zorundasın… Yemek geldiğinde masayı sen kurmak zorundasın, temizliği sen yapmak zorundasın… Can güvenliğimiz yoktu… Ailenizin size verdiği parayı kullanamıyorsunuz, elbiseleriniz alınıyor. HARAÇ SİSTEMİ vardı, hala daha var.”
“Cezaevinde çok paralar dönüyor, uyuşturucu pazarlığının yapıldığına şahit oldum”
“Cezaevinde büyük miktarda uyuşturucu dönüyor, orada çok büyük paralar kullanılıyor… Ayrı ve bağımsız cumhuriyet var. Yaşananlardan cezaevindekilerin haberi yoktur dersek kendimizi kandırmış oluruz. Hepsinin, Cezaevi Müdürü de yaşananları biliyordu. Aslında bu durum dünyanın her yerinde yaşanıyor.
Cezaevindeki gençler bu pisliğin içerisine giriyor. Hayatında hiç bu işleri yapmamış, ilk kez bu ortamda polis tarafından yakalanan gençlerimiz var. Hepsi bilmedikleri birçok şeyi orada öğreniyor. Bağlantı kuruluyor, uyuşturucunun içerisine daha da giriyorlar. Orada birebir uyuşturucu pazarlığının yapıldığına şahit oldum.”
1 AY SONRA GELEN ÖZGÜRLÜK…
“Serbest kaldıktan sonra uyuşturucu satan bireylerden çok tehdit aldım”
Dışarıya çıktığımda bu kez ‘sinir bozukluğu ve depresif’ hareketler nedeniyle Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yattım. Oraya bazı gardiyanlar gelip gitti, onlara yaşananları anlattım. Mahkumların uyuşturucu temin etmelerine yardım eden gardiyanlar vardı, sonrasında tutuklandılar.
Serbest kaldıktan sonra uyuşturucu satan bireylerden çok tehdit aldım, kendilerini ifşa etmemem için üzerime gelindi. Ancak bir yola çıktım, bu yola baş koydum.”
“Uyuşturucu kullananlar daha önce kendisi için satın aldığı maddeyi bu kez satmaya başlıyor.”
“Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde sigortalıysanız her şeyi devlet karşılıyor ancak değilseniz tüm tedaviyi siz ödüyorsunuz. Tedavi olmaya başladığınızda devlet size sosyal yardım maaşı bağlıyor.
Hasta her 15 günde bir hastaneye gidip, kullanacağı hapları tedarik ediyor. Sonrasında o hapları piyasada satıyor, maddi güç elde ediyor.
Yani bu bireye uyuşturucudan kurtarayım derken aslında maddi özgürlük veriliyor. Maaş bağladığınızda, en azından her ay çağırıp, tahlil yapması gerektiğini düşünüyorum. Haplar verildiğinde polisle işbirliği yapılmalı. Böylelikle uyuşturucu kullananlar daha önce kendisi için satın aldığı maddeyi bu kez satmaya başlıyor. Sistemin de yanlışlığı bu.”
“Ben kafamda bitirdim. ‘İyiyim, artık yardıma ihtiyacım yoktur’ dedim”
“Şu anda burada tedavi olup da uyuşturucu kullanmaktan vazgeçenlerin sayısının bir elin parmağını geçmediğini görüyorum. Kıbrıs’ın güneyi ya da Türkiye’de tedavi olanların ise durumu daha iyi…
Ben kafamda bitirdim. ‘İyiyim, artık yardıma ihtiyacım yoktur’ dedim, tekrardan toplumda var olmam gerektiğine inandım. Yeni arkadaş çevresi edindim, uyuşturucuya başlamadan önce sahip olduğum iyi arkadaş ortamı ile bağ kurdum… Bu çok güzel bir duygu…”
“Tedavim 2 yıl önce bitti”
“Tedavimi 2 yıl önce Kıbrıs’ın güneyinde tamamladım. Orada gördüklerim ve burada yaşadıklarım arasında çok büyük bir fark var. Orada sürekli kalmadım ama 6 ay boyunca, 10-15 günlük arayla kontrole gittim. Orada verilen haplar, daha önce kullandığım haplara göre çok daha iyiydi. Daha az yan etki yaptı, özgüvenimi tekrar kazanmama, Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde verilen hapları bırakmamda çok yardımcı oldu. Bu süreçte Hasan Karaokçu’nun çok yardımcı oldu.”
TOPLUMA MESAJ: BİLİNÇLENİN!
“Uyuşturucuyu bıraktım ama hala sırtımda kambur…”
“Uyuşturucuyu bıraktım ama hala onu sırtımda kambur olarak görüyorum. Bu durum, tüm uyuşturucu bağımlılarında aynıdır. Toplum ne yazık ki bizleri kabul edecek düzeyde değil… Bu süreç içerisinde toplum beni çok dışladı, çok yalnız kaldım. Ama hiçbir zaman hayata küsmedim, vermem gerekeni sonuna kadar verdim. Ama dediğim gibi toplum buna hazır değil. Herkes hata yapabilir. Ancak bizim toplumumuz bu bireyleri sindirme, kabul etme noktasında oldukça geri…”
“Aileler de bireyler de bilinçlenmeli”
“Öncelikle bireylerin bilinçlendirilmesi gerekiyor. İlkokuldan başlayarak, uyuşturucu madde ve zararları anlatılmalı, öğretilmeli. Tabii ki aileler de bu konuda bilinçlenmeli. Çocuklarının uyuşturucuya başladığında neler yaşayacaklarını aileler bilmeli. Ben şu an bunları anlayabiliyorum. İçinde yaşadığımız sistemde çarklar dönmüyor.”
“Polisler niye darp eder derseniz, bence zevk alıyorlar…”
“Özellikle polis teşkilatı, yakalanan bireylere olmaması gereken şeyler yapıyor. Darp ediyor, kötü muamele uyguluyor… Bunlara ben de maruz kaldım, polise giren herkes bu olayları yaşıyor. Gönüllü ifade verip, suçumu kabul etmiştim. Polisler niye darp eder derseniz, bence zevk alıyorlar. Her zaman söyledim; bu psikolojik bir sorundur. Evet, onların yaptıkları iş kolay değildir. Ancak bu durum, kimseye darp etme ya da kötü davranma hakkı vermiyor. Ne yazık ki sistem böyle ve bunlar dünyanın her yerinde yaşanıyor.
Şu anda Denetimli Serbestlik Yasası gündemde… Geçmişe göre daha iyi düzen kurulmaya başlandı. Ancak hala rehabilitasyon merkezi ile ilgili sorun aşılamadı. Bir süre gündeme geldi, sonuç alınamadı.”
“Uyuşturucu kullanan arkadaşlarımın yarısı cezaevinde, yarısı halen uyuşturucu kullanıyor, canım yanıyor…”
“Benimle birlikte uyuşturucu kullanan arkadaşlarımın yarısı cezaevinde, yarısı halen uyuşturucu kullanıyor. Bunları görüyorum, duyuyorum… Canım yanıyor ama bir yerden sonra yardım edemez noktasında kalıyorum. Çok yardım etmeye çalıştım… Bir de onlarla konuşup, görüştüğümde toplum, ‘Bak yine onlarla beraberdir’ damgasını yapıştırıyor. Aslında kimin ne söylediği, ne düşündüğü umurumda değil.”
“Hiç kimse ‘benim çocuğum yapmaz’ demesin…”
“Uyuşturucu kullanan kişilerle, satanlar birbirinden ayrılmalı. Uyuşturucu kullananları topluma kazandırmak isteniyorsa bu adım atılmalı. Uyuşturucu ile ilgili bir komisyon kuruldu, ben de gönüllü olarak tüm etkinliklerinde yer alıyorum. Hiç kimse ‘benim çocuğum yapmaz’ demesin, bu çok yanlış… Çünkü hepimizin başına gelebilir, bugün benim yaşadıklarımı yarın onlar yaşayabilir.
Şu anda gündeme baktığınızda, bir gazeteyi okumaya çalıştığında her gün uyuşturucu ile yakalananları görebilirsiniz. Uyuşturucu ve sigara kullanımında yaş ortalaması da oldukça düştü.
Gençleri nasıl kurtarabileceğimize yoğunlaşmalıyız. Umudumuz yok mu? Var, umutluyum.
Ben yardım almak isteyen gençlerin ailesinin ‘toplum ne der’ kaygısı yaşadığını da, toplumun dışlaması nedeniyle yeniden uyuşturucu kullanımına başlayanları da gördüm…”