Simge Çerkezoğlu
Hiçbir yaş sınırı olmadan dünyadan ve Kıbrıs’tan pek çok sanatçı 10 Kasım 2017’ de, tarihinde bir kez daha, Buffer Fringe Festivali’nde, performans sergileme şansı buluyor. Kıbrıslı sanatçılar için 10 Haziran’a dek sürecek başvuru koşullarını ve festivalin barışa ve topluma olan katkılarını, festivalin sanat yönetmeni Charalambia Theophanous anlattı. Genç sanatçı uzun zaman ayrı yaşamış olmamızın büyük bir utanç olduğunu söylerken samimi, festivalin kanıksanmış ayrılık fikrini yok etmemize yardımcı olacağını söylerken ise umutluydu. Her yıl daha da gelişen festivali, öyle görünüyor ki, sanatçılar kadar sanat severler de sabırsızlıkla bekleyecek.
Öncelikle Charalambia Theophanous’u biraz daha yakından tanıyarak sohbetimize başlıyoruz…
“Ben fiziksel tiyatro sanatçısı ve yaratıcısıyım. Daha çok bedensel tiyatro yapıyorum. Bunun anlamı bildiğimiz klasik biçimiyle yazılı metni olmayan, daha çok bir fikir üzerinden üretilen, performansla güçlendirilen tiyatrodur. Bu gibi oyunlarda çok fazla teknik donanım veya dekor kullanılmaz, tiyatrocunun merkezinde bir gösteri ortaya konur. İngiltere’de Lecoq yöntemiyle eğitim veren Londra Uluslararası Sahne Sanatları Okulunda, Tiyatro Sahneleme ve Geliştirme Bölümü’nde eğitim aldım. Daha sonra da Yunanistan’da bulunan Piraeus Üniversitesi’nde Uluslararası ve Avrupa Çalışmaları Bölümü’nde lisans eğitimimi tamamladım. Ardından East Anglia Üniversitesi’nde Tiyatro ve Sosyal Gelişim üzerine yüksek lisansımı tamamladım. Edinburg Fringe Festivali’nde, Londra’daki Camden Solo Festivali’nde, Latin Amerika’daki CASA Festivali ve Kıbrıs Uluslararası Monodrama Festivali’nde hem sanatçı hem de yönetmen olarak yer aldım.
Ayrıca Kolombiya ve Bogota’daki yoksul bölgelerdeki gençlere yönelik tiyatro dersleri vererek, izole kalmış Yunan adalarında tiyatro festivali organizasyonlarında bulundum. Benim için tüm bunlar çok farklı bir deneyim oldu. Şu anda ise Buffer Fringe Festival 2017’nin sanat yönetmenliğini yürütüyorum ve Eidekanou Tiyatrosu’nda çalışıyorum.”
“ON ALTI YAŞIMA KADAR HİÇ TİYATROYA GİTMEDİM”
Sanata nasıl ilgi duymaya başladığını sorduğumda ise ‘çocukluğumda’ gibi bir ifade duymayı beklerken Charalambia bana çok ilginç bir hikaye anlatıyor.
“Her zaman okumayı çok sevdim, her zaman çok okudum. Ancak küçüklüğüm Larnaka’nın yanında küçük bir köyde geçti. On altı yaşıma kadar hiç tiyatroya gitmedim. Ergenlik yaşımda ilk kez tiyatroya gidince bundan çok etkilendim. Sanırım bunun etkisiyle de bir daha tiyatrodan kopamadım. Başka yolu yok ben tiyatrocu olacağım dedim.”
Buffer Fringe Festivali’ne nasıl dahil olduğunu anlatan sanatçı, ilk başta izleyici olarak yer aldığı festivalde nasıl sanat yönetmeni olduğunu keyifle özetliyor.
“İlk kez festivalin ikinci yılında Kıbrıs’a yeni döndüğüm günlerde, izleyici olarak festivale katıldım. Bu çerçevede her iki tarafa yapılan bir yürüyüş vardı. Benim için çok güzel bir tecrübe oldu çünkü geçiş noktalarında sizi durdursalar bile yine de Lefkoşa’nın tek bir şehir olduğunu hissediyorsunuz. Sanat sayesinde tüm ayrımların ortadan kalktığını, bölünmenin olmadığını hissettim. Daha sonraki yıl seçici kuruldan sanatçı olarak festivale katılmam için davet aldım. Sanırım sekiz kişiydik. Başvuruları alıyor, değerlendiriyorduk. Belki gelecek yıl sanat yönetmeni olarak festivalde yer alırım diye düşünürken bu yıl gerçeğe dönüştü.”
“BUFFER FRİNGE FESTİVALİ KENDİNE ÖZGÜ YAPIDA ÇALIŞIYOR”
Buffer Fringe Festival 2017’nin sanat yönetmenliğini yürütmesiyle birlikte, Charalambia’dan festivalin içeriği ve katılım şartlarını öğreniyoruz.
“Buffer Fringe Festival’i Kıbrıs’ta çok kendine özgün bir yapıda çalışıyor. Performans sanatları üzerine çalışan dansçı, müzisyen, tiyatrocu veya tüm bunların harmanlanmasıyla ortaya çıkan çalışmalara yer veriyor. Aslında bu festivalde farklı sanat dallarını birleştiriyoruz. Ortaya farklı tarzda bir sanat çıkarıyoruz. Bu yıl bu çerçevede daha deneysel performanslarla sanata ve toplumlara yeni bakış açıları kazandırmayı hedefliyoruz. Kıbrıs’ın her tarafından festivale katılabilecek sanatçılarla birlikte, farklı ülkelerden de bize katılacak sanatçıları bekliyoruz. Çünkü dünyanın farklı ülkelerinde de performans sanatlarıyla ilgili olarak neler yapıldığını merak ediyoruz.”
Charalambia’dan bu yıl bir ilkin yaşandığını ve Kıbrıslı sanatçılara yurt dışında kendilerini gösterme imkânı sağlandığını öğreniyoruz.
“Kıbrıslı sanatçılardan festivalde ana gösterilere katılmak isteyenler 10Haziran’a kadar başvuru yapabilecek. Bunun yanında 20 Ağustos’a kadar da daha kısa performanslar için de başvuru kabul edeceğiz. Bunun yanında bu yıl Stockholm Fringe Festivali, Nordik Fringe Festivali ile de işbirliği yapıyoruz. Onlardan da bazı sanat yönetmenleri, organizatörler Kıbrıs’ta olacaklar, performansları izleyecekler. Böylece Kıbrıslı sanatçılarımızı bir anlamda ödüllendirerek İsveç, Norveç ve İzlanda’da performans şansı vereceğiz. Bence bu çok önemli, sanatçılarımıza kendilerini yurt dışında gösterme imkânı da sunuyoruz.”
Çalışmalarıyla yaş, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin Kıbrıs’ta yaşayan tüm sanatçılar için festivale katılımın mümkün olduğunu söyleyen Charalambia sözlerini şöyle sürdürüyor…
“Adada yaşayan tüm sanatçılar, Kıbrıslılar, deneysel veya toplumdaki sanat kavramını sorgulayan çalışmalarıyla ana sahne için 30-50 dakikayı geçmeyen performanslarıyla ya da 10-20 dakika arasında, kısa gelişmekte olan performanslarla festivale katılabilirler. Sanatçılar başvururken, bize performans videolarını göndermeleri, yapacakları gösterinin içeriğine dair ve kendileri ya da bağlı oldukları gruba ilişkin bilgi vermeleri gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında seçim komitemiz festivale uygun en iyi performansları seçecekledir. Uluslararası başvurular için 10 Mayıs son tarihti. Şimdi de bu başvuruların değerlendirmesini yapıyoruz.”
“BİRBİRİMİZİ ANLAMAK İÇİN FESTİVALİN ÇOK ÖNEMLİ”
Her iki topluma vermek istediği bir mesajı var mı diye sorduğumda ise Charalambia bunun bir festivalden çok daha fazlası olduğuna vurgu yapıyor.
“Tabii aslında söylemek istediğim çok şey var. Öncelikle sanatçıları bizimle görmekten, onların yaratımlarını izlemekten ve bunu paylaşmaktan mutluluk duyacağımızı söylemek istiyorum. Birbirimizi tanımak ve anlamak açısından festivalin çok önemli olduğunu düşünmekteyim. Uzun zaman ayrı yaşamış olabiliriz ama bu büyük bir utanç. Biz festivalde sanatçılarımıza kendilerini ifade etme şansı verirken aramızdaki engelleri yıkmaya, kanıksanmış ayrılık fikrini yok etmeye de olanak sağlıyoruz. Festivalin içinde bulunduğumuz dönemde neler olduğunu daha iyi anlamamız açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. Bence sanatçılar birbirimizi anlamak açısından, bunu başarabilecek ilk figürlerdirler. Onlar bunu başlangıç yapabilirler. Biz sanatçılardan bu ilk adımı atmalarını, bundan sonra da birlikte yaratabilmelerini bekliyoruz.”
“SANAT ARAMIZDA OLUŞAN MESAFEYİ YOK EDEBİLİR”
Sanatın toplumlararasında oluşan mesafeyi ortadan kaldırmakta önemli bir misyon üstlendiğini söylediğimde ise Charalambia bana destek veriyor.
“Elbette sanatın çok güçlü bir yönü var, aramızda oluşan mesafeyi yok edebilir. Kültürü yaratırken, bunu birlikte yaparsak ne kadar ortak düşüncemiz olduğunu, hayatlarımızda pek çok ortak yönün bulunduğunu fark edebiliriz. Bence bu durum izleyiciler için de geçerlidir. Her iki toplumdan izleyiciler de festivale geldiklerinde hem ortaya çıkan iki toplumlu bir sanatsal çalışmaya şahitlik edecek, hem de o güne dek ‘öteki’ olarak nitelendirdiklerinin bundan çok daha fazlası olduğunu anlayacak. Onların sadece bir birey olmadıklarını, aslında yaratıcı ve yaşadığı topluma değer veren insanlar olduklarını fark edeceklerdir. Ancak bu şekilde birbirimize ilişkin fikirlerimiz konusunda aklımızı ve ruhumuzu geliştirebiliriz. Ayrıca bu festival uluslararası da bir festival olduğu için, aynı zamanda bize dünyanın başka yerinden insanlarla da ilişki kurmayı öğretecektir. Bunu fark ettiğimiz zaman da aslında hiçbirimizin farklı olmadığını anlayarak, hayatı bu bakış açısından görmeyi öğreneceğiz.”
Yıllardır festivalde yer alan birisi olarak genel bir değerlendirmede de bulunan sanatçı geri dönüşler ışığında her yıl daha da ilerlediklerini müjdeliyor.
“Her yıl izleyicilerimize ve sanatçılarımıza festivali nasıl bulduklarını soruyoruz. Seçim komitesi, organizatörler ve festivalde yer alan her bir kişiden aldığımız geri dönüşler çerçevesinde de Kıbrıs için daha başka neler yapabiliriz diye düşünüyoruz. Kıbrıs’ın şu dönemde neye ihtiyacı var diyoruz. Böylece her yıl daha iyisini yapacağımıza inanıyoruz.”