Dila Bozkurt
‘Bir macera için’ 35 yıl önce, 17 yaşında ülkeye geldiğini ifade eden Kenan Mercan, garsonluktan, aşçılığa, aşçılıktan da çiçekçiliğe uzanan öyküsünü YENİDÜZEN’le paylaştı.
Kıbrıs’ın kuzeyine ilk yerleştiğinde garsonluk yapmaya başladığını ifade eden Mercan, kısa bir süre sonra aşçılığa olan ilgisine keşfetmiş ve buradan iş hayatına yaklaşık 25 yıl boyunca aşçılık yapmış…
Aşçılığı sevmesine rağmen “Bir işi uzun bir süre, hiçbir değişiklik olamadan yapınca, insan sıkılıyor. Ben aşçılıktan artık çok bunalmıştım…” ifadelerini kullanarak çiçekçiliğe duyduğu merakla bir başka yola yöneldiğini belirtiyor.
Hayatına daha renkli bir yoldan devam etme kararı alan Mercan, çiçekçilik ve aşçılık arasında çok bir fark olmadığını, ikisinin de aslına püf noktalarının dikkat ve ince detay olduğunu ifade ediyor.
“Her çiçeğin farklı bir hikâyesi var…”
Mercan “Her çiçek farklı olduğu gibi, çiçek alamaya gelen insanların da farklı hikâyeleri, hayatları var” diyor, çiçekçiliği severek ve zevk alarak yaptığını belirtiyor.
Sıkılmanın imkânsız oluğu bu meslekte, aynı zamanda sınırın sadece hayal gücü olduğunu da ekleyen Mercan, her gün için, özel ya da sıradan bir tasarımın çıktığını, faklı çiçeklerle çalıştığını ekliyor.
“Doğa yoksa hayat da yok”
Mercan doğanın ve çiçeklerin bir insanın hayatında önemli bir parça olduğuna işaret ederken, “Her insan bir çiçek sevmeli, çiçekleri tanımalı. Aynı zamanda her insan, ister bir çiçek olsun, ister bir ağaç olsun, bir şeyler ekmeli; doğa ile iç içe yaşamlı. Orman olmazsa hayat da olmaz” şeklinde düşüncelerini paylaştı.
Mercan çiçeklerin insanların hayatlarına bir zarif dokunuş getirdiğini, çiçeklerin herkesi negatif düşüncelerden ve şiddetten uzaklaştırma gücü olduğunu da “çiçekler huzur verir” cümlesiyle ifade etti.