Çıkar meselesi!

Serhat İncirli

Hem Birleşik Krallık hem de Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşıyım…

Haaa bir de KKTC!

-*-*-

Geçenlerde eşimle konuşuyordum, Allah göstermeye sağlığım bozulursa, özel bir hastanede tedavi görecek param yok!

KKTC’de devlette ya da devlete ait hastanede ilaç yok!

Nüfus çok kalabalık eminim yatacak yer de yok!

-*-*-

“Aslında devletin bana bedava sağlık hizmeti verebileceği ‘sağlıklıl’ bir hastane de yok”…

Dolayısıyla eşime dedim ki; “Ercan’dan ve haliyle Türkiye üzerinden” değil, Larnaka’dan beni uçağa koyun ve bırakın!

-*-*-

İngiltere’de havaalanına kadar dayanırsam, orada düştüğüm gibi kalacağım; anında ambulansla beni hastaneye götürüp, bedava sağlık hizmetimi verecekler…

-*-*-

Haaaa, Başkan Nikos Hristodulidis, Kıbrıslı Türklere yeniden Kıbrıs Cumhuriyeti hastanelerinden bedava yararlanma şansını sağlarsa, İngiltere’ye gitmeme gerek kalmaz!

-*-*-

Yukarıda bir konudan bahsettim…

Bilmem dikkatinizi çekti mi?

Ercan’dan uçağa binip, İngiltere’ye gidemez miyim?

Gitmeye çekiniyorum!

Bir yığın arkadaşımızı, “muhalif” olmaları nedeniyle “terör tehtidi” olarak görüp ülkeye sokmadılar!

Ya beni de sokmayıp geri gönderirlerse!

Bilet param boşa mı gitsin?

Veya, geri göndermeyip içeri atarlarsa!

Amaaaan düşüncesi bile ürkütüyor!

-*-*-

Bugünkü öteki yazıdan da anlayacağınız üzere, açıkça İngiliz devletini desteklediğim yargısına vardığınızdan eminim!

Doğrudur!

Çünkü çıkarım öyle gerektiriyor!

Tıpkı sizin çıkarlarınız gibi!

-*-*-

Ersin Tatar ile armada ne tür bir fark var?

O da benimle aynı vatandaşlıklara sahip!

Ama O’nun sağlık sorunu olsa, devletin parasıyla bakınır!

Türkiye de O’na bakar!

-*-*-

Ancak bu Dünya’da düşmez kalkmaz bir Allah var!

Öyle derler ya!

Yarın garibimi oturduğu veya oturtulduğu makamdan alırlarsa ve sokağa salarlarsa, Allah korusun olası bir rahatsızlık halinde O da başının çaresine ya Londra’da ya da Güney Lefkoşa’da bakacak!

-*-*-

Haaa şimdi ne diyor?

“KKTC bir başarı öyküsüdür” diyor!

Ne büyük başarı öyküsü değil mi?

Çıkarına öyle geliyor, öyle diyor!

N’apsııııın!

Çok da mutlu!

Gitti, Londra’yı gezdi, Marks and Spencer’den alış verişini yaptı…

Yepizyeni doncuklar da tamam!


Tahsin abi Garanti Antlaşması’nı hiç okumamış olabilir mi?

Bayılırım bu Tahsin abiye vallahi!

Sabahtan akşama kadar İngiliz Yüksek Komiseri’nin geçtiğimiz hafta Olive Tree Tatil Köyü’nde ülkemizdeki İngilizlere ve Cyprus Today gazetesine söylediklerini tekrar tekrar dinliyor, okuyor ve yanıt veriyor!

-*-*-

TAK Ajansı’nda dün yine bu konuda bir haber vardı…

Daha önce de benzer haber yayınlanmıştı ama olsun!

-*-*-

Neden mi bayılıyorum Tahsin abiye?

Çünkü, İngiliz Yüksek Komiseri’ni ve tabii ki İngiliz ülkesini “Garanti Antlaşması’na ihanet etmekle” suçladığı için!

-*-*-

Çünkü İngiliz Yüksek Komiser, Garanti Antlaşması’nı sorgulamış!

“Ne lüzum var ki bu anlaşmaya” falan demiş!

Oysa ki, Tahsin abime göre, bu anlaşma, Kıbrıslı Türklerin güvenliğinin garantisiymiş!

Tahsin abim, “Kıbrıs Türk Halkının güvenliği için Garanti Antlaşmasından vazgeçmeyeceğimizi bilmeleri gerekmektedir” demiş!

-*-*-

Bu arada Tahsin abim demiş ki, “İki bölgeli, iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon paradigması ile 50 yıl yürütülen görüşmeler Rum tarafının reddetmesiyle sonuçsuz kalmıştır ve bir daha açılmamak üzere kapanmıştır”...

-*-*-

Açtım, Garanti Antlaşması’na bir daha baktım!

Siz de bakabilirsiniz...

BM arşivinde duruyor...

İngilizce ve Fransızca...

-*-*-

Özetle deniyor ki, “... Bu antlaşma, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuna ilişkin Lefkoşa Antlaşması'nın bir parçasıdır. Taraflar, Kıbrıs'ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti etmeyi ve Kıbrıs'ın diğer devletlerle birliğini veya Ada'nın bölünmesini teşvik etmemeyi taahhüt ederler. Taraflar ayrıca, adanın Birleşik Krallık egemenliği altındaki bölgelerinin bütünlüğüne de saygı gösterilmesi konusunda anlaşırlar.”

-*-*-

Bu antlaşmayla Kıbrıs Türk halkı veya toplumunun güvenliği garanti edilmiyor!

Bu antlaşma ile garanti edilen, Kıbrıs'ın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü ile İngilizlerin üs topraklarının bütünlüğüdür...

-*-*-

Ya Tahsin abi yanlış biliyor ya da “salla gitsin, Ünal abime mesaj verilsin, kabine falan değişebilir, ben mutlaka içinde olmalıyım hatırlatması yapılsın” maksadı güdüyor!

-*-*-

Gerçekten, Garanti antlaşması’nda, Kıbrıs türk halkının güvenliği ile alakalı tek bir cümle yoktur...

Ve bu antlaşmaya imza koyan üç ülke ve iki taraf arasında; antlaşma maddelerini ihlal etmiş olan Türkiye Cumhuriyeti ile Kıbrıs türk tarafıdır...

Çünkü hem Kıbrıs’ın bağımsızlığına, hem de toprak bütünlüğüne uymamaktadırlar!

-*-*-

Haaa “federal çözüm” meselesine gelince...

Diyor ya Tahsin ebim, “(federal çözüm konusu) bir daha açılmamak üzere kapanmıştır...”

Çok merak ediyorum, yarın Tayyip Erdoğan veya TC Dışişleri Yeni Bakanı Hakan Fidan, “... haydi masaya, kaldığımız yerden devam” derse; Tahsin abim dağa çıkar mı?

-*-*-

Şimdi Ersin Tatar, Zorlu Töre ve Ünal Üstel’den oluşan devletin “sivil ve KKTC’li zirvesi”nin Garanti Antlaşması’nın orijinal metnini okumadığından eminim...

TC Dışişleri Bakanlığı İnternet Sitesi’nde, bu antlaşmanın Türkçesini de bulabilirsiniz ama eksik!

Egemen İngiliz Üsleri’nin de garanti altına alındığını açıklayan üçüncü madde burada yok!

Neyi merak ediyorum biliyor musunuz; Tahsin abi da bu antlaşmanın orijinal metnini hiç okumamış olabilir mi?

Öyle görünüyor!

Hiç okumadı gibi duruyor!

-*-*-

İngiliz yüksek Komiseri İrfan Siddik sanki daha iyi biliyor!

Sizce de öyle değil mi?

Yani Garanti Antlaşması’na uymamakla suçlanması gereken İngiltere değildir ki!

Açık ve de sarih bir şekilde Türkiye bu pozisyonda ofsayttır!

VAR’a bile gitmeye gerek yoktur!


Narenciye ülkesi KKTC’de iki adet ekşi yani limon 10 TL! Kilosu 40 TL… 1974 sonrasında ekşimizi önce limon yaptılar sonra da tükettiler! Evet, KKTC, Ersin beyin dediği gibi, bir başarı öyküsüdür! Hatta “çok büyük bir başarı öyküsüdür”…