Devre arası 195 transfer gerçekleşmiş. İyimser düşünerek her transferlerin maliyeti 3000 TL olsa (mümkün değil), toplam tutar 525 bin TL olur. Yani eski parayla 525 milyar. Bu rakamı 1,000,000 (bir milyon TL) olarak hesaplarsanız da yanlış olmaz. Halbuki, memlekette 100 TL’lik futbol oynanmadığını dünya alem biliyor. Bakmayın, kulüp başkanlarının reklamına ve spor basınımızın şişirtmesine. Kalite de, oynanan futbol da ortada. Bunu ben söylemiyorum. Yine spor yazarlarının ve toplumun büyük bir kesmi söylüyor. Tabi, bu sistemsiz ve tanınmamış yarım adada alan memnun, satan memnun, işler de tıkırında giderse söylenecek ne kalır ki?
Memleket batmış bitmiş. İnsanlar iş bulabilmek için bin bir dereden su getiriyor. Asgari ücret belli. Tüm bunlara paralel kulüplerin mali yapısı içler acısı. Gelir ve gider dengeleri sanal alemin ürünü. 1 TL gelir varsa, 100 TL gider var. Maçların genelinde hakem paralarını toplamak mucize. Gece maçı yapacak olsak, Türkiye’de o akşam FB, GS veya BJK’nin maçı olmamalı. Hade Türkiye’yi hallettik. Karşımıza İngiltere ve İspanya ligleri çıkar. Onları da halletsek, bu kez elektirik var mı yok mu, jeneratör çalışır mı çalışmaz mı konusu gündem olur.
Bu gerçekleri görmemezlikten gelerek, sanki de büyük takım ve büyük camiamız varmış gibi, o transfer senin bu transfer benim diyerek, olmayan para ile hava atmaya çalışıyoruz. Neymiş efendim, takımı ya şampiyon ya da küme düşmekten kurtaracakmışız. Peki, ya sonrası. KKTC’de sonrası önemli değil. Çünkü KKTC kuruldu kurulalı sonrası düşünülmedi. Hep günü kurtarma peşine koştuk. Ganimeti yeyip bitirdik. Daha sonra “ben buraya kadar getirdim. Geleceği benden sonrası inşa etsin” denildi. Ne doğru dürüst bir alt yapı ne de sistem kurduk.
Hafta başı pırıl pırıl üç öğretmenimizi kaybettik. Bir sonraki gün memleketin en tepesindeki kişi, trafik için birşeyler söyledi (artık bir önemi de yok ya. Giden gitmiştir). Halbuki, en büyük suçlu kendileri. Yaklaşık 35 yıllık iktidarları döneminde bilmem kaç bin kilometrelik yol döktüklerini övüne övüne ballandırarak söylerlerken, kaç kilometrelik bariyer kurduklarını söylemiyorlar. Çünkü mantık hep ayni. İktidarda kalabilme adına insanların gözünü boyamak. İşte, bu zihniyet toplumun tüm sektörlerinin batmasına ve günü birlik düşünmesini sağlamıştır. Futbol paydaşları da bu zihniyeti kopyalayıp sınavı geçmeye çalışıyor. Halbuki, bu sınavın öncesi de sonrası da yalan rüzgarı. Trafikte işlenen cinayetler gibi, futbolda da cinayet işlenmektedir. Fakat hala daha kafamız tokuşmuyor. Tokuşanlar ağlıyor, feryat ediyor. Sistemin yaratıcıları da hayatlarını yaşıyor. Üstelik boş demeçler cabası...