Cinsel istismar iddiaları, vicdani zaman aşımına uğrar mı?

Tümay Tuğyan

 

Ünlü yönetmen Woody Allen’ın evlatlık kızı Dylan Farrow, birkaç gün önce New York Times’a gönderdiği mektupla, 7 yaşındayken Allen’ın cinsel tacizine uğradığı yönündeki iddialarını bir kez daha gündeme getirdi.
‘Bir kez daha’ diyorum çünkü Dylan 1992 yılında, aynı iddiaları annesine anlatmış ve böylelikle yasal bir soruşturma başlamıştı.
Fakat bu yasal süreç sonunda Allen aleyhine suç dosyalanmadı.
Soruşturmayı yürüten uzmanlar, çocuğun muhtemelen annesi tarafından etki altında bırakıldığına, Dylan’ın gerçek ve hayal arasında ayrım yapma konusunda yetersiz olduğuna hükmetti ve istismara dair inandırıcı deliller tespit edilmediği gerekçesiyle olay kapatıldı.
Dylan Farrow, 21 yıl sonra, bir kez daha aynı iddialarla gündemde.
Ve bu kez, kendisine inanmayan ve ünlü bir yönetmen olan babasını taltif etmeye devam eden dünyanın, yıllar yılı omuzlarına yüklediği tüm ağırlıkları da kamuoyuyla paylaşıyor.
Tüm iddiaları reddeden Woody Allen’in, şu anda 28 yaşında olan Dylan’a verdiği ilk tepki, mektubun ‘yalan ve utanç verici’ olduğu şeklinde.
Dönemin savcısı da iddialarla ilgili zaman aşımı süresinin en az 15 yıl önce bittiğini söylüyor.
Ancak kamuoyu vicdanının bu kez kimin yanında duracağını, önümüzdeki günler gösterecek.
İşte Dylan Farrow’un çarpıcı mektubunun geniş özeti:

“En sevdiğiniz Woody Allen filmi hangisi? Buna yanıt vermeden önce şunu bilmelisiniz: Ben 7 yaşındayken Woody Allen beni elimden tuttu ve evin ikinci katında tavan arasında loş, yüklük gibi bir yere götürdü. Bana yüzüstü yatıp erkek kardeşimin oyuncak tren seti ile oynamamı söyledi. Ve sonra bana cinsel tacizde bulundu. Bunu yaparken benimle konuşuyordu, bana iyi bir kız olduğumu fısıldadı, bunun bizim küçük sırrımız olduğunu söyledi, Paris’e gideceğimize söz verdi ve beni filmlerinden birinde yıldız yapacağını söyledi. Oyuncağa bakıp durduğumu, trenin yüklüğün içinde daireler çizdiğini hatırlıyorum. Bugün hala oyuncak trenlere bakmak bana zor geliyor”…“Kendimi bildim bileli babam bana hoşuma gitmeyen şeyler yapardı. Sık sık annemden, kardeşlerimden ve arkadaşlarımdan ayırıp benimle yalnız kalmasını sevmezdim. Başparmağını ağızma sokmasından hoşlanmazdım. Onunla yatağa girmek zorunda olmaktan ve onun yatak örtülerinin altında iç çamaşırı ile olmasından hoşlanmazdım. Başını çıplak dizlerime koyup nefes alıp vermesinden hoşlanmazdım. Bu karşılaşmalardan kaçmak için yatakların altına saklanır ya da kendimi banyoya kilitlerdim, ama beni hep bulurdu. Bu yaptıkları o kadar sık, o kadar rutindi ki ve beni koruyacak olan annemden o kadar becerikli bir şekilde saklanırdı ki, ben bunların normal olduğunu sanırdım. Kızlarına düşkün babalar böyle yapar sanırdım. Ama bana tavan arasında yaptığı farklıydı. O sırrı daha fazla saklayamadım”…“Anneme babasının da ona Woody Allen’in bana yaptıklarını yapıp yapmadığını sorduğumda cevabı gerçekten bilmiyordum. Bunun kopartacağı fırtınadan da habersizdim. Annemi bu istismarı kafama sokmakla suçlayacağını ve beni müdafaa ettiği için onu yalancılıkla suçlayacağını bilmiyordum. Asla anlayamayacağım hukuksal bir savaşın parçası olarak yalan söylediğimi acaba itiraf eder miyim diye hikayemi defalarca doktor doktor anlatmak durumunda kalacağımı bilmiyordum”…“Bir noktada annem benimle oturup eğer yalan söylediğiysem bunun yüzünden başımın belaya girmeyeceğini – yani sözümü geri alabileceğimi söylemişti. Alamazdım. Hepsi doğruydu. Ama güçlülere karşı yapılan cinsel istismar iddiaları daha kolay durdurulabiliyor. Güvenilirliğime saldırmaya hazır uzmanlar vardı. İstismar edilmiş bir çocuğu manipüle etmeye hazır doktorlar vardı”…“Woody Allen hiçbir suçtan hüküm giymedi. Yaptığının yanına kalması büyürken beni rahatsız etti. Onun diğer küçük kızların yanına yaklaşabilmesinden dolayı kendimi suçlu hissettim. Erkeklerin bana dokunmasından korkar oldum. Yeme bozukluğu yaşadım. Kendimi keserek zarar vermeye başadım. Bu ızdırabı Hollywood daha da kötüleştirdi. Çok değerli bir kaçı dışında hepsi görmezden geldiler. Çoğu ‘ne olduğunu kim bilebilir?’ diyerek belirsizliği kabul etmeyi ve hiç bir sorun yokmuş gibi davranmayı daha kolay buldu. Oyuncular onu ödül törenlerinde övdüler. Kanallar onu televizyona çıkardı. Eleştirmenler dergilere çıkardı. Her seferinde ben istismarcımın yüzünü gördüm- bir posterde, bir t-shirt’te, televizyonda- paniğimi sadece yalnız olabileceğim bir yer bulup orada altüst olarak gizleyebildim”…“Geçen hafta Woody Allen son Oscar’ına aday gösterildi. Bunca zaman Woody Allen’in kabul görmüşlüğü beni susturdu. Ama bu defa altüst olup yıkılmayı reddediyorum”…“Bugün Woody Allen, toplumun cinsel istismar ve saldırı kurbanlarını nasıl yarı yolda bıraktığının canlı ifadesidir.7 yaşındaki kızınızın Woody Allen tarafından bir tavan arasına götürüldüğünü hayal edin. Hayatı boyunca ismini her duyduğunda midesinin bulandığını hayal edin. Ona işkence edenin taltif edildiği bir dünya hayal edin. Hayal ediyor musunuz? Şimdi söyleyin, en sevdiğiniz Woody Allen filmi hangisi? ”

Mektubun Türkçe çevirisi: Dipnot.tv