Sanayi Odası Başkanı Çıralı, Kıbrıs Türk Sanayisinin durumunu anlattı...
“ÜRETMEK VE SATMAK İSTİYORUZ AMA 100 ALIYOR, 6 SATIYORUZ”
Avrupa Birliği (AB) ülkelerine ihracatı Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) 1994 yılında aldığı kararla engellenen KKTC’de, ihracatın ithalatı karşılama oranı, 1977’de yüzde 50’ye kadar yükselmişken bugün yüzde 6 civarına geriledi. Ürettiğini satamayan ülkede neredeyse tüm üretici sektörlerde üretimin azaldığı görülüyor. Sanayiciler, ithal ürünlerle rekabet etmekte zorlandıklarından yakınıyor.
Kıbrıslı Türk sanayiciler, “üretmek ve satmak istiyoruz” derken, ihracatın önündeki engellerin sadece ABAD kararından kaynaklanmadığını belirterek; “girdi maliyetlerinin düşürülmesi; finansmana kolay erişim sağlanması; üretim standartlarının ve teknoloji seviyesinin geliştirilmesi; yerli ürün bilincinin artırılması, yerli ürünlerin desteklenip korunması ve yatırım ortamının geliştirilmesi” gibi taleplerinin hayat bulmasını bekliyor.
ABAD kararı, KKTC’den AB üyesi ülkelere yapılan ihracata vurulan önemli darbe olarak etkisini sürdürürken, sanayiciler, ihracat için tek kapının AB ülkeleri olmadığına, ayrıca gıda dışındaki ürünlerin de ihraç edilebileceğine dikkat çekerek, gerekli çalışmaların yapılmasını istiyor.
DIŞ TİCARET AÇIĞI 28 KAT ARTTI
ABAD’ın 1994’te “Kuzey Kıbrıs makamlarının gıda ürünleri için verdiği sağlık sertifikasının tanınmadığına ilişkin kararı” öncesinde dış ticaret açığı bugünkü kadar yüksek olmayan Kuzey Kıbrıs’ta 1977’de 25 milyon dolar olan ihracat, 2011’de 120 milyon dolara çıktı. Ancak ithalat da 82 milyon dolardan, 1 milyar 75 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde dış ticaret açığı 57 milyon dolardan 1 milyar 62 milyon dolara çıkarak yaklaşık 28 kat arttı.
KKTC, ihracatın ithalatı karşılama oranında en iyi rakama yüzde 50.11 ile 1980 yılında ulaştı. Ancak 2004’ten itibaren oran tek rakamlı sayılara indi ve 2006’daki yüzde 5.42’li oran en düşük rakam oldu.
Geçtiğimiz yıl Yeşil Hat ticaretinden Güney Kıbrıs’a yapılan satışlar hariç ihraç ürünlerinin yüzde 54,06’sını tarımsal sanayi; yüzde 29,79’unu tarım ve yüzde 16,15’ini de sanayi sektörü ürünleri oluşturdu.
KKTC’nin ihracatında geçtiğimiz yıl yüzde 25,58 ile süt ürünleri, yüzde 22,63’le narenciye ve yüzde 9,09’la rakı başı çekerken, hurda, piliç eti, yumurta, konsantre, konfeksiyon, alçı taşı, patates, sebze, deri de ihraç ürünleri arasında yer aldı.
2011 VERİLERİNE GÖRE TURİZM ADALARINDA DIŞ TİCARET
Sanayi Odası’nın “2012 Kuzey Kıbrıs İhracat Raporu”nda yer alan verilere göre, 2011 yılında turizm adalarında dış ticaret rakamlarında, ihracatın ithalatı karşılama oranı en yüksek ada yüzde 147,31 ile Trinidad ve Tobago olurken, ikinci sırayı yüzde 111,96 ile Singapur aldı.
Türkiye’de 2011 yılında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 56,02 olurken, Güney Kıbrıs’ınki ise yüzde 21,21 olarak kayıtlara geçti.
KKTC ise, yüzde 6,87 ile listenin oldukça gerilerinde yer bulabildi.
ÇIRALI: “DÜNYA AB’DEN İBARET DEĞİL”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, TAK muhabirinin, sanayi sektöründeki durumla ilgili sorularını yanıtladı, odanın bazı verilerini paylaştı.
Çıralı, “ABAD kararından önce ithalatımızın ihracatımızı karşılama oranı yüzde 50 idi, bugün yüzde 6’lara düştü. Ürünlerimizin kalitesi daha iyidir ama ne oldu da bu oran düştü? Ürünlerimizi illa ki AB’ye satmak zorunda değiliz. Dünya AB’den ibaret değil. Ülkemize çok farklı ülkelerden mallar geliyor, biz niye onlara göndermeyelim” diye sordu.
“İHRACATI DESTEKLEME FONU VE İHRACAT MECLİSİ OLUŞMALI”
Ambargoların arkasına gizlenip “ihracat olmaz” dememek gerektiğini vurgulayan Çıralı, “Bu yönde çalışırsak, aşarız. Devlet’in de ihracata önem vermesi lazım. İhracatı destekleme fonu ve ihracat meclisi oluşması lazım” dedi.
Narenciye üretiminin yıllar içinde 200 bin tondan 100 bin tona; patatesin 200 bin tondan 5 bin tona; harnupun da 10 bin tondan 2 bin tona düştüğünü kaydeden Sanayi Odası Başkanı Çıralı, “Kendi ayaklarımız üzerinde durabilmemizin yegâne yolu, cari açığı azaltmaktan geçer. İthalatı azaltıp, ihracatı azaltacaksınız, turizm gelirlerinizi artıracaksınız” diye konuştu.
Otellerde ithal ürünlerin tüketilmesinin turist için de cazip olmadığını; bir turistin gittiği ülkeye özgü şeyler tatmak istediğini vurgulayan Ali Çıralı, yerel ürünlerin turizm ve yüksek öğrenim sektöründe kullanım alanlarını artırmak gerektiğini söyledi.
“ÜRETTİĞİNİ SATMALI Kİ EVLADINI MEMUR YAPMA UĞRAŞINA GİRMESİN”
Ali Çıralı, “Üretici, ürettiğini satabilmeli, cebine para girmeli ki herkes evladını memur yapma uğraşına girmesin” dedi.
Gıda dışındaki ürünlerin ihracatında ise yüksek oranlı vergilerle karşılaştıklarını anlatan Çıralı, “Örneğin İngiltere’ye girişte ürünlerimiz için yüzde 14.5 vergi ödüyoruz ama aynı ürün Güney Kıbrıs’tan giderse onlar vergi ödemiyor. İngiltere bu vergiyi kendi tekstilcilerini korumak için uyguluyor” diye konuştu.
Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, bugünkü yapıyla KKTC’nin Türkiye’nin parasına muhtaç olduğunu belirterek, ülkenin bütçesinin de aile bütçesine benzediğini; kazanılan paradan daha fazlası harcanırsa açık oluştuğunu anlattı.
Ülkeye giren ve çıkan paraya bakılması gerektiğini kaydeden Çıralı, resmi rakamlara göre ithalat için 1 milyar 7 milyon dolar ödendiğini, bunun gerçekte 2 milyar dolara da ulaştığını; ihracatın ise 120 milyon dolarda kaldığını ifade etti.
“100 ALIYOR, 6 SATIYORUZ”
Çıralı, “İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 6’dır. Yani 100 liralık alıyoruz, 6 liralık satıyoruz” dedi.
Turizm gelirlerinin 400 milyon dolar; yüksek öğrenimden de 350-400 milyon dolar gelir sağlandığını anlatan Ali Çıralı, KKTC’nin 120 milyon dolarlık ihracat gelirinin ise düşük olduğuna işaret etti. Başka ülkelerin gelir kaynakları arasında yer alan “yabancı sermaye”nin ise KKTC’de olmadığını belirten Sanayi Odası Başkanı Çıralı, ülkenin 800 milyon dolarlık gider-gelir farkının ise Türkiye tarafından karşılandığını söyledi.
“İTHAL ÜRÜNLERLE REKABETTE ZORLANIYORUZ”
Ali Çıralı, ülkede tüm üretici kesimlerde geriye gidiş bulunduğunu, sadece sanayi değil, tarım, tarımsal sanayi, hayvancılık sektörlerinde de gerileme görüldüğünü; sanayideki gerilemenin en önemli nedeninin ithal ürünlerle rekabette zorlanılması olduğunu vurguladı.
Katma Değer Vergisi (KDV) farkı gibi yerli ürünleri koruyan düzenleme ve fonların değişmesinin rekabet güçlerini zayıflattığını anlatan Çıralı, “Burada üretilen mallar satılmıyor da ithal ürünler satılıyor. En basiti kahve 18-20 çeşit kahve üretiliyor ama Türkiye’den bir marka geldi ve piyasanın neredeyse yüzde 30’unu aldı. Fon var mı, çok cüzi var. Kuruyemişte de durum böyle” diye konuştu.
Odanın hazırladığı “Yerli Ürünlerin Sürdürülebilirliği Projesi”nin devam ettiğini kaydeden Çıralı, bu amaçla bir yerli ürün logosu hazırladıklarını, gerekli kriterleri (ölçütleri) taşıyan, standartlara uygun ürünlerin bu logoyu taşıyacağını bildirdi. Ali Çıralı, böylece tüketicilere de güven geleceğini belirtti.
“ÜRÜNLERİMİZ KALİTELİ”
Sanayi Odası Başkanı Çıralı, Kıbrıslı Türk sanayicilerin yüzde 90’ında gerekli standart belgelerin bulunduğunu ve ürünlerinin kaliteli olduğunu vurgulayarak, aksi söylemlere katılmadığını ifade etti.
Yatırımların gelişmesi için düşük faizli kredilere ihtiyaç duyduklarını belirten Ali Çıralı, Hükümet’ten beklentileri konusunda “Rekabette zorlanıyoruz, üretim girdi maliyetlerinin düşürülmesini istiyoruz. Enerji giderlerimiz, çalışanlarla ilgili sosyal fonlar yüksektir. İhracatçılar meclisi ve ihracatı geliştirme fonu kurulmasını istiyoruz. Ayrıca hammaddesi yüzde yüz ülkemizden karşılanan ürünlere kısıtlama getirilmesi gerekiyor” dedi.
“SADECE PORTAKAL SUYU İÇİN YILDA 4 MİLYON DOLAR”
Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, ülkeye yılda 4 milyon dolarlık portakal suyu ithali yapıldığını bildirerek, “Bu adada portakal yok mu? Bizim portakal sularımız tüketilmiyor bile. Cari açığı kapatmanın yolu buna karşı önlem almaktır” diye konuştu.
Piyasanın canlanması için para dolaşımı gerektiğini belirten Çıralı, kamu çalışanlarının ayın ilk haftasında harcadığı paranın da, tüccar tarafından toplanıp yurt dışına gönderildiğini, ülkede sirküle edilemediğini söyledi.
“DENETİMDEN GEÇMEYENLER HELLİM ADINI KULLANAMAYACAK”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, hellimle ilgili sorulara karşılık, hellimin ülke için önemli, kültürel bir ürün olduğuna; halkın yüzde 15’inin bu sektörden kazanç sağladığına işaret etti.
Ülkenin toplam ihracatının yüzde 15’ini hellimin oluşturduğunu kaydeden Çıralı, hellimin coğrafi tescilini yaptırdıklarını, standartlarının belirlendiğini ve odanın denetimlerini de yaparak tescile uygun olanlara belge verdiğini anlattı.
Çıralı, yılsonuna kadar denetimlerin biteceğini, denetimde eksikliği görülenlere süre tanındığını ve eksiklerini tamamlamalarının istendiğini; ek süreye rağmen gerekli koşulları taşımadığı saptananların ise üretimlerinde “hellim” adını kullanamayacağını bildirdi.
(T.A.K.-Özgül Gürkut MUTLUYAKALI-Fotoğraflar: Erol UYSAL)