Dil önemli. Üslup önemli. Ağızdan çıkanı kulağın duyması önemli.
Lakin bazılarının kulağı duymuyor.
Ağız serbest, istediğini söylüyor.
Makineli tüfek gibi, etrafına gelişigüzel ateş ediyor.
Bu durumlarda merminin kime gideceğini kimse kestiremiyor.
Lafın adresi de öyle...
* * *
Sözlüğe baktım.
'Çirkef' kelimesinin iki anlamı var.
1- Pis ve bulanık su...
2- İğrenç ve bulaşkan...
Aklıma geldi: Kurtlar puslu havayı sever. Kurtçuklar da bulanık suyu...
Kurtlanmış meyve-sebze karın ağrıtır, ishal yapar.
İshal bulaşkandır. İshal olmuş birinin ishali temas ettiklerine de bulaşabilir.
E tabii iğrenç bir durumdur ishal olmak. Bazen batar çıkar her taraf.
Çirkef halleri yani...
* * *
Ne güzel sözler var çirkefe dair, pek anlamlı...
Anlayana tabii...
Mesela şu: Çirkefte gülistanlık olmaz.
Çok özlü, değil mi?
Ya da şu: Çirkefe taş atma, üzerine sıçrar.
Çok manalı, değil mi?
* * *
Bir de 'çirkef atma' meselesi var tabii...
Bir deyim.
Yani eğilip pis suyu bir kovaya alarak birinin kafasından aşağı dökmüyorsunuz.
Deyimler kelime anlamıyla okunmaz.
Yok, öyle değil.
Birden fazla kelime bir araya gelir, başka bir karaktere bürünür, her bir kelimeden farklı bir başka anlam kazanır.
'Kel başa şimşir tarak' mesela... Bu deyimin kel kafayla, tarakla falan ilgisi yoktur. Zaten 'alakasızlık' durumları için söylenir.
Neyse...
'Çirkef atmak' da böyledir işte...
Lengerle pis su dökmezsiniz.
Lakin 'iftira atar', 'müfteri olur'sunuz.
Sözlük anlamı budur tam.
* * *
Dil önemli. Üslup önemli. Ağızdan çıkanı kulağın duyması önemli.
Lakin bazılarının kulağı duymuyor.
Ağız serbest, istediğini söylüyor.
Makineli tüfek gibi, etrafına gelişigüzel ateş ediyor.
Bu durumlarda merminin kime gideceğini kimse kestiremiyor.
Lafın adresi de öyle...
Bilmem anlatabildim mi?
Eh ne demişler: Anlayana sivrisinek saz...
Anlamayana davul zurna bile vız...
...