Avrupa Birliği yurttaşıyız.
Tam 105 bin 415 Kıbrıslı Türk şu anda böylesi bir ayrıcalığa, konuma, statüye sahip.
Önemli mi?
Elbette!
Peki bunu nerede kullanıyoruz?
En fazla da “vizesiz” seyahat yaparken, yani yurt dışında…
Çocuklarımıza Avrupa’da yüksek öğrenim imkanı sunarken…
Bilmiyorum hesaplayan oldu mu ancak tüm bunların çok ciddi bir maddi getirisi vardır.
Yeterli olmasa dahi önemli...
* * *
Avrupa Birliği yurttaşı olarak bir (y)etkimiz daha var.
Seçilebilir ve seçebiliriz!
Avrupa Parlamentosu’na girebilir ya da etki edebiliriz.
* * *
Şimdi diyorlar ki, “Kıbrıslı Türkler kendi temsilcilerini ayrı seçimlerle belirler.”
Öyle!
74’ten beri bunu yapıyoruz zaten…
Kıbrıslı Rumlar güneyde seçiyor, biz kuzeyde…
Oy veriyoruz, ayrı ayrı…
Meclislerimiz var, ayrı ayrı…
Peki ne oldu?
“Ayrı ayrı” seçtiğimiz için de “göğe yükselen” başımızın ağrısını, tepetaklak yere düştükçe hissediyoruz.
* * *
“Siyasi eşitlik”le ilgili bir tartışma başlatacak değilim.
Olmazsa olmaz, biliyorum.
Ama bu farklı…
Doğrusu, Kıbrıslıların “ortak” seçeceği bir adayı Avrupa Parlamentosu’na göndermesini, ayrı ayrı yapılacak seçimlerden çok daha kıymetli buluyorum.
Düşünsenize, ortak mücadele edecek, milliyetçiliğin yaralarını saracak; bir yanını mavi, beri yanını kırmızıya boyadığımız adada yeni renkler keşfedecek, birlikte barışı inşa edeceğiz.
* * *
Niyazi Kızılyürek’in basın toplantısına gittim dün, yeniden tüm bunları düşündüm.
“Ya altı Kıbrıslı Rum olacak orada, belki biri ELAM’lı ya da Niyazi Kızılyürek bu isimlerden biri olacak” dedi.
Belki bu dahi “etnik kimlik” üzerinden bir sonuç ama gerçek!
Fena mı olur Niyazi Kızılyürek’in orada olması?
* * *
En fazla da Anastasiadis’e yüklendi Niyazi hocamız, “Kıbrıslı Türklerle iktidarı paylaşmak istemediği ve siyasi eşitliği göz ardı ettiği” için...
Bir yanda Kıbrıslı Türklerle yönetimi paylaşmak istemeyen kimi Kıbrıslılar…
Diğer yanda “ayrı devlet kurmak ve adayı bölmek” sevdasında kimi Türkler…
Çatışa çatışa nereye kadar?
* * *
Avrupa’da ve Kıbrıs’ta “barış projesi”nin yanında yer almalıyız, her koşulda, ezberlere aldırmadan… Çizilmiş sınırların dışına çıkmayı başararak...