Çocuğu devlet okuluna gönderelim mi?

Cenk Mutluyakalı

Bu yıl nereye gönderiyorsun çocuğu” dedim, bir yakınıma…
Okul meselesi…
Özel okula gidiyordu, şimdi, yüz elli bin liradan fazla ödeme gerekiyor, henüz kayıt yapmadı, düşünüyor.
“Dur bakalım” dedi.
Sendikalarla bakanlık uzlaştı mı? Devlet okulları açılacak mı sanıyorsun? Çocuğumu sokağa bırakmak istemem… Parasız eğitim derken eğitimsiz eğitim olmasın… Paramız cebimizde kalacak diye çocuktan olmayalım.”

***

Geçtiğimiz yıl çocuğunu özel okuldan alarak maarif kolejine gönderen anne anlatıyordu…
Borçlanacağım, harçlanacağım, çocuğu yeniden özel okula göndereceğim.
Sebebi aynıydı…
Hep kaos!
Çocuk sokağa düştü…”
Üstelik çok çalışmış, sınav kazanmıştı.
“Hem gördüm ki maliyet de fark etmiyor, etüt, özel ders derken aynıya geliyor.”

***

Ne büyük bir utanç, çocukları yeteneği değil maliyeti üzerinden konuşmak…
Kamusal eğitim yıllardır siyasetin ve sendikaların oyuncağı olmuştur.
O nedenle özel dersler ve özel okullar eliyle ticarileşmiştir.
Eğitimin yarısı özele kaymıştır…
Yalnızca parası olana “kesintisiz” eğitim sunuluyor.
Bu acı sonun sorumluları karşılıklı “suçlama oyunları” dışında kendi özeleştirilerini yapmaktan ısrarla kaçınıyor.

***

Kaliteli, sürdürülebilir, erişilebilir ve sürekli kamusal eğitimi talep eden de kalmadı. Parası olan orta üst sınıf özele kaçıyor zaten… Yoksullar derseniz can derdinde… İçerliyor, öfkeleniyor, ileniyorlar ama hayatı değiştirmeye güçler yetmiyor. Sokağa düşen çocuklarını tarikatlardan, cemaatlardan, yurtlardan topluyor hatta kimi zaman kendi elleriyle buralara teslim ediyorlar.

***

İdeal sahibi, ilkeli, gaileli, özverili eğitimcilerin çabalarına yazık oluyor en fazla… Bu büyük kaos ve menfaat düzeni içerisinde, idealist eğitimcilerin çabasıyla parlayan öğrenciler tek tesellimiz elbette… Onların sayısı da çok fazla değil…


Tam gün eğitim seçilmiş okullarda başlayabilir

Tam gün eğitimi ülke genelinde başlatmak, başarmak, uygulamak çok zor…
Ne Eğitim Bakanlığı’nda bunu başaracak kapasite, irade ve yetenek var, ne de sendikalarda buna yardımcı olacak anlayış… Genelde “imkansız” talepler sıralanarak “statüko”nun korunması yönüne gidiliyor.

İstense, çözüm odaklı olsa herkes, tüm okullarda değilse de her ilçede, sınırlı sayıda okulda başlatılabilir, tam gün eğitim… Pilot projeler gibi… Böylece eksikler görülür.

Tek bir okulda tam gün eğitime geçilmesinin koşulları nelerdir, sanırım bu yönde hem sendikaların, hem de uzmanların görüşleri istenmelidir; elbette öğrenci ve aileleri de sürece dahil ederek.

Bir zamanlar Cemal Özyiğit başarmıştı, Lefkoşa’da Şht. Ertuğrul İlkokulu’nda… Adanın güneyinde okul aile birliği desteğiyle tam gün eğitimi başarıyla uygulayan örnekler var. Bu deneyimlerden yararlanmak mümkün… İstedikten sonra elbette olur.

1950’lerde daha mı iyiydi koşullar?


Vietnam: Eğitimi öncelemek

Ekonomist Kenan Mortan, son yazısında “Vietnamda eğitim dosyası”nı açtı.
Dünya Bankası’nın saptamasıyla Vietnam, eğitimdeki sonuçlarıyla İngiltere ve Kanada’yı bile geçmiş.

Bu başarıyı üç başlıkla özetledi üstat…

1-Aile ortamı, çocukları aktif eğitimin içinde tutuyor.

2-Okullar çok verimli. Öğretmenlerin eğiticilik kalitesi ve etkinliği çok arttı. Öğretmenlere, öğrencilerin başarı oranına  göre prim uygulanıyor.

3-Ülkeyi yöneten Komünist Parti bu işin arkasını hiç bırakmadı, işi yönlendirdi.

***

Geçenlerde, Maliye Bakanlığı ile yapılan görüşme sonrasında “refah payı” istendiğini okudum, öğretmen sendikamızın açıklamasında…
Keşke “başarı payı” ödense ve bunun için kriterler belirlense…
Çocukların hem akademik hem de sosyal gelişimi ölçülerek…


“Öğrenmeme izin ver”

Unicef’in bir paylaşımı…
Yedi yaşındaki Rehana, Pakistan'daki okulunda gülümsüyor ve umut dolu…
Şu notla paylaşılmış, gülümseyen evlat…
“Bir çocuğu sınıfa sokmak öğrenme yolculuğunda önemli bir adımdır. Oraya vardıktan sonra, onlara gerçekten öğrenmeleri gereken kaynakları ve desteği sağlamalıyız. Bu onların hakkı. Öğrenmeme İzin Ver..”


Trafik ve ehliyet!

Önce “kiralık arabalarda yaş sınırının kaldırıldığını” okudum.
Yasa önerisi!
10 yaş sınırı “tamamen” kaldırılacak.
Hükümet “eski” araçların yollarda olmasını istiyor.
Hurda olsa da fark etmez.
Trafik kazaları ve ölümler artıyor ya…
Disiplin yerine gevşekliği seçiyor yönetim…

Şimdi de “TC-KKTC ehliyetlerinin karşılıklı tanınması” yönünde bir karar çıktı.
İki ülke arasında malum “trafik ters.”
Et, tırnak meselesi değil bu…
Uyuma ihtiyaç var, az da olsa eğitime sanırım…

Tüm bu kararlar alınırken uzmanlara soruluyor mu acaba?
Yoksa…
Talimat bu yönde…”