Yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi, eğitim sistemimizin pek sağlıklı dönmeyen çarklarını biraz daha ağır-aksak hale getirmiş olsa da öğrenciler sınavlara girmeye, diplomalarını almaya devam ediyor.
Bir yandan eğitim sisteminin kademeleri arasında geçiş koşulları olan kolej giriş, lise giriş, üniversite giriş sınavları yapılırken diğer yandan da okullara kayıt işlemleri kendine özgü tartışmalarıyla devam ediyor…
Bu tartışmalar içinde siz de “çocuğum hangi okula gitmeli?” karmaşasını yaşıyor olabilirsiniz.
- Hangi okul daha iyi?
- Özel okula mı göndersem, kamu okuluna mı?
- Hangi okulu tercih etmeli, çocuğumu hangi okula kayıt etmeliyim?
Yukarıda okuduklarınız, anne-babaların belki de en çok üzerinde düşündükleri ve verecekleri kararın hatalı olma ihtimalinden en çok korktukları sorulardır.
Yazının sonunda bu sorulara daha anlamlı yanıtlar vermenize yardımcı olacağını düşündüğüm bazı bilgiler bulacaksınız ancak öncelikle okulun ne olduğu, ne öğretmesi gerektiği ve bir anne-baba olarak sizin okula hangi açıdan bakmanız gerektiği ile ilgili olan çok daha önemli bir sorudan bahsetmek istiyorum. İşte o soru: “Okulun işlevi nedir?”
Okulların en temelde iki işlevi vardır:
- Çocukları bir üst eğitim kademesine hazırlamak…
- Çocukları çağdaş yaşamın koşullarına hazırlamak…
Peki, okullarımız bu işlevlerini tam anlamıyla yerine getiriyor mu? Ne yazık ki her iki soru için de yanıtımız “hayır” …
Sınavlara endeksli bir eğitim yapılanması nedeniyle okullar çocukları üst öğrenime hazırlama işlevlerini dershanelere ve özel derslere devretmiş durumda. Ortaöğretim veya mesleki teknik öğretim okullarımızdan hatta üniversitelerimizden mezun olan her öğrencinin, gelir getiren bir işe yerleşmesini sağlayacak becerilere sahip olarak mezun olduğunu da söylemek mümkün değildir… O halde okulların her iki temel işlevinde de ciddi zafiyet yaşandığı tartışmaya gerek bırakmayacak biçimde ortada çıkıyor. Peki hal böyle iken çocuğum hangi okula gitmeli?
Öncelikle şunu bilelim; çok iyi okul dediğiniz birçok okul (ki bunlara özel okullar da dahildir) sandığınız kadar iyi değil, kötü okul dediğiniz birçok okul (ki bunlara kırsaldaki kamu okulları da dahildir) sandığınız kadar kötü değil…
Pedagojide temel bir prensip var. En iyi okul, eve en yakın okuldur. Bu prensip size garip gelebilir. Ancak hedefleriniz ile okul ikliminin uyuşması gerçek başarı için son derece önemlidir. Belki eve en yakın okul her zaman sizin için en iyi okul olmayabilir ancak “okul ikliminin”, çocuğunuzun hedeflerine uygun olması o okulun sizin için en iyi okul olması açısından son derece önemlidir.
Okul İklimi Nedir?
Okul iklimi, okuldan okula değişim gösteren, okul içi ve dışındaki tüm paydaşların (öğretmen, öğrenci, okul personeli ve veli) sosyal bağlarını ve ilişkilerini, okuldaki eğitsel ve yönetsel süreçlere katılımlarını, fiziksel ve duygusal güvenliklerini, organizasyon yapılarının toplam kalitesini ve karakterini yansıtan, bu mekanizmaların nasıl işlediğini ortaya koyan bir göstergeler bütünüdür.
Kısacası çocuğunuzu hangi okula göndereceğiniz değil, arkadaşlarını, doğayı, sanatı, sporu, kitap okumayı seveceği, olumlu tutum ve değerler kazandırmasını sağlayacak hangi okul iklimine göndereceğiniz çok daha önemlidir. Bu nedenle;
- Çocuğunuzun hangi okula gitmesi gerektiğine değil, okula nasıl gittiğine odaklanın: Örneğin arkadaşlarıyla sohbet ederek, keyifle mi okuluna gidiyor yoksa siz onu arabadan indirdiğinizde “keşke bugün evde kalsaydım” yüz ifadesiyle mi karşılaşıyorsunuz?
- Gittiği okula değil, okulda ne öğrendiği ile ilgilenin: Örneğin iyi, erdemli ve geleceğin aydın bireyi olma yolunda ilerlediğini mi gözlemliyorsunuz yoksa karşılaşacağı ilk sınavda yüksek not alabilmesi için çok çalışması gerektiği kaygısıyla mı?
Birileri tarafından oluşturulan “bunlar iyi, diğerleri kötü okuldur” algısı ile hareket etmeniz çocuğunuzun iyi eğitim almasını sağlamayacaktır. Önemli olanın ona, okula gidiş gelişlerden ders çalışmaya, beslenmeden sosyal faaliyetlere kadar kendi problemlerini kendisinin çözebileceği ve iyi insan olma yolunda adım adım ilerleyebileceği bir okul kültürü yaratacak ortamı sağlayabilmektedir. Bu nedenle; oluşturulan algılarla değil çocuğunuzu tanıyarak, onun sosyal bir birey olduğunu unutmadan hareket edin. Okul seçmeyin, ona gelişeceği ortamı yaratın…
Buraya Dikkat
Üniversite Adaylarının Dikkatine
2020 YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) geçtiğimiz hafta sonu yapıldı. ÖSYM'nin resmi internet sitesinden yayınladığı takvime göre iki milyonu aşkın adayın katıldığı YKS sonuçları 28 Temmuz 2020'de açıklanacak.
Sınav sonucunuz ne olursa olsun, yükseköğretimde okuyacağınız alanı kendiniz seçin. Elbette herkesin (anne-babanızın, öğretmenlerinizin, arkadaşlarınız, vb.) önerilerini dinleyin, ciddi olarak dikkate alın ancak son sözü siz söyleyin. Güçlü yanlarınızı, ilgi alanlarınızı, gelecekte nasıl bir meslek yapmak istediğini en iyi siz biliyorsunuz. Bu yüzden de ne okuyacağınıza siz karar verin ve korkmayın… Gerçek başarıyı yakalayacaksınız. Unutmayın, mutlu ve başarılı birey olmanın en önemli unsurlarından birisi başlangıçlarda verilen doğru kararlardır…