Kazandıkları “asgari ücret” ya da çok daha azıyla yaşam sürmeye çalışan aileler… Ne araba taksiti ne de ev taksiti derdinde… Onların tek derdi boğaz tokluğuna geçinebilmek…
Fehime ALASYA
Lefkoşa’nın Surlariçi Bölgesi’nde yaşam süren birçoğu göçmen aileler, yapılan zamlar ve dövizin yükselişinden haberdar olmadıklarını söyleseler de; hayat pahalılığı ve geçim derdi denince onlarca sorun ve dert sıralayabiliyor… Burada doğup büyüyen çocukları, buraya olan gönül bağları, ailelerinden uzakta sürdükleri yaşamda birçok sıkıntıya göğüs germelerine olanak sağlıyor.
Kimisi evde çocuklarıyla ilgilenmeyi tercih ederken kimisi de çalışıp aile ekonomisine destek olmaktan yana…
Alışverişe gitmeye korktuğunu dile getiren ev kadınları, sofralarının eskisi kadar çeşitli ve şen olmadığından yakınıyor. Hayat pahalılığı, geçim derdi derken birçok sorunla boğuşurken yaşamın her geçen gün zorlaştığına dikkat çekiyor.
Aylık bin 920 TL asgari ücrete geçinmeye çalışan aileler, ortalama 500 ile bin Türk Lirası aylık ev kirası ödediğini dile getiriyor.
Giderek artan pahalılıktan dolayı her alanda kemer sıktığını dile getiren yurttaş, gözlemlerine dayanarak, yaşantılarından örnekler veriyor. “Hayat her geçen gün pahalı oluyor, eskiden haftada bir, iki etimiz tavuğumuz eksik olmazdı, şimdi de ayda bir pişirmeye özen gösteriyoruz.” diyerek aynı dertten muzdarip birçok ev kadınının dili oldu.
Günümüz şartlarında yatırım yapmanın ise mazide kalan bir hayal olduğuna dikkat çeken kadınlar, gün işleyip gün geçinme derdinde…
Kıt kanaat geçindiğini anlatan vatandaş, her şeye zam gelmesine karşın asgari ücretin ve maaşların olduğu yerde saymasından şikayetçi…
Fatma Aslan: Sofralarımızda şenlik, çeşit kalmadı…
Buraya yılda birkaç kez geliyorum ve burada yaşayan çocuklarımın yanında kalıyorum. Oğlum yıllardır burada yaşar, ben de ancak üç ay burada kalabiliyorum. Türkiye’de Hatay’da yaşıyorum. burada da Türkiye’de de ne alırsan al, her şey pahalı, ama Türkiye’de sebze ve meyveler, yemeklikler hem biraz daha ucuzdur hem de çok fazla çeşit vardır. Bütçemize göre idare ediyoruz. Eskiden sofralarımız çok şendi, şimdi alışverişe gitmeye korkar olduk, sofralarımızda şenlik, çeşit kalmadı…
Emine Ilıkkan: Ay sonunu getiremiyoruz, bakkala manava borç yaptık, borçla ayı döndürüyoruz
2004 yılında adaya geldim, o yıldan beridir burada yaşıyorum, Türkiye’ye gitmeyeli beş yıl oldu. Eşimin de benim de işim burada… Geldiğimde hiç çocuğum yoktu, 16 yaşında evlendim, dört çocuk annesi oldum. Ev kirası, elektrik, su, kredimiz var, asgari ücrete çalışıyoruz ama yine de çok şükür… Her şeye rağmen yaşamdan keyif almak güzel. Ben de çalışarak eşime maddi destek olmaya çalışıyorum. Hayat her geçen gün pahalı oluyor, eskiden haftada bir, iki etimiz tavuğumuz eksik olmazdı, şimdi de ayda bir pişirmeye özen gösteriyoruz. Hayat pahalılığı her yönden kemer sıkmamıza neden oldu. Elektrikli soba yakmaya korkar olduk, klima nasıl takılır, yakılır onu bile bilmem. Ekmeğimi saçta kendim yapıyorum. Döviz her geçen gün artar, ay sonunu getiremiyoruz, bakkala manava borç yaptık, borçla ayı döndürüyoruz…
Sadet Topal: Ay sonunu çok zor getiriyoruz, sağa sola borçlanıyoruz
Ev kiraları, pahalılık aldı başını gidiyor. Düzgün bir şekilde geçinemiyoruz. Döviz yükselir, maaşlarımız aynı. Her yönden etkilendik. Üç çocuğum var, ikisi liseye biri de İlkokul’a gidiyor. Kızım küçük, ben işleyemiyorum. Eşimin çalıştığıyla geçinmeye çalışıyorum. Eşim asgari ücrete çalışıyor, elektrik, su her şey pahalılandı. Elektrik yakmaya korkuyoruz, tüplü soba ile ısınmaya çalışıyoruz. Ay sonunu çok zor getiriyoruz, sağa sola borçlanıyoruz. Çocuklar her gün harçlık bekler. 14 yıl oldu KKTC’de yaşarım. İlk geldiğimizde buranın ekonomisi çok daha iyiydi, ev alma hayali kuruyorduk, yine burada ev alma hayalimiz var fakat ümidimiz yok, bu ekonomik şartlarda çok zor. Her ay 650 TL ev kirası veriyoruz, bu durumda bırakın yatırım yapmayı ancak da geçiniyoruz.
Zarife Uçar: Her şeye zam geliyor, maaşlar olduğu yerde sayıyor
23 yıldır burada yaşıyorum, Türkiye’deki işsizlikten kaçıp buraya geldik. Evlendim ve 15 gün sonra buraya geldim. Üç çocuğumuz oldu, ben de çalışıyorum, yaşlı bir teyzeye bakıyorum. Eşim de asgari ücrete çalışır. İkisi üniversite biri de liseye gidiyor. Daha önce sadece eşim çalışıyordu, çok zorlanıyorduk, şimdi ben de çalışıyorum yine de zorlanıyoruz… Her gün zam haberi ile uyanıyoruz, her şeye zam geliyor, maaşlar olduğu yerde sayıyor. Döviz her gün yükseliyor, çocuk okutuyoruz diye zorlanıyoruz.
Emine Bağışlar: Bugün yaptığım yemek artıyorsa saklıyor, ertesi akşam ısıtıp yediriyorum
23 yıldır buradayız, dört çocuğum var, kıt kanaat geçiniyoruz. Sadece eşim çalışıyor, market işletiyoruz. En çok da elektrik ve su paralarından şikayetçiyiz. Su ücretleri çok pahalı. 600 TL ödediğimiz su ücreti bin 600 TL’ye çıktı. Nasıl olur anlamıyorum. İlkokula giden en küçük çocuğum bile her gün dört TL harçlık alıyor. Mutfaktaki her şeyden kıstık, tüpü bile ekonomik harcıyoruz. Bugün yaptığım yemek artıyorsa saklıyor, ertesi akşam ısıtıp yediriyorum. Herkes aynı durumda. Elektrik, su ve bunun gibi giderler belimizi büküyor.
Verda Şanverdi: Anne ve babamı beş yıldır göremedim
Yedi yıldır burada yaşıyorum, anne ve babamı beş yıldır göremedim. Aylık 550 TL kira veriyoruz, çocuklarımızı okutuyoruz, iki çocuğum var. Evde sadece eşim işler, hamallık yapar, kimi hafta eve 300 TL, kimi hafta ise 500 TL getirir, bütçemize göre hareket ediyoruz. Çok şükür geçinip gidiyoruz. Her şey pahalı, her şey zamlı. Yeri geliyor boğazımızdan bile kısıyoruz.