“Dr. Ali Vefa”, bir dizi karakteridir. Karakter, mucizeler yaratan Savant sendromu bir doktoru anlatıyor… Savant sendromu, önemli derecede zihinsel engelli birinin, ortalamanın üzerinde belirli yetenekleri gösterdiği bir durumdur. Bu konudaki makaleler, Savant sendromluların yaklaşık %50’sinin otistik olduğunu belirtmektedir...
Savant sendromu, zihinsel engelli birinin, belirli yetenekleri oldukça üstün bir düzeyde gösterme durumu olarak tanımlanabilir. Savantların üstünlük gösterdiği beceriler genellikle hafıza ile ilgilidir. Bu durum; hızlı hesaplama yapmayı, tüm seçenekleri değerlendirerek en doğru kararı vermeyi, sanatsal veya müzikal yeteneği içerebilir.
Savant sendromlu çocuklar çok özel becerilere sahiptir. Bu çocukların özel yeteneğinden yararlanılmasının çocuğun altta yatan gelişimsel bozuklukların tedavisine yardımcı olabileceğine inanılmaktadır.
Öte yandan eğitim bilimi literatürü, tüm çocukların olağanüstü becerilere sahip olduğunu söylemektedir. Dahası, eğitim bilimciler bu konuda herhangi bir şey yapmamız, yeniden keşfetmemiz ya da üzerine bir şeyler eklememiz gereken bir durum olmadığını, sadece zaten bir dehanın varlığı ile karşı karşıya olduğumuzu kabul etmemiz gerektiğini ifade ediyor.
O halde yapmamız gereken şey; okulları, çocukların bu doğal tutkularını ve meraklarını okul hayatları boyunca el üstünde tutabilecekleri ve geliştirebilecekleri bir yapıya dönüştürmek olmalıdır.
Ne var ki geleneksel anlayıştaki okullarımız; çocuklarımızın doğuştan getirdikleri merak, ilgi ve yaratıcılıklarının yanı sıra sanatsal veya sportif yeteneklerini de yok edebiliyor. Çocuklarımızı yüksek not alma, kâğıt üzerindeki sınavlarda başarılı olma baskısı altında ezerken, tutum ve değer kazanmaya fırsatı vermiyor…
Peki, ne yapmalıyız?
Hiç kuşku yok ki yapmamız gereken çok şey var. Ancak işe eğitim anlayışımızı değiştirmekle başlamamız gerektiği aşikar…
Çocuklar ve gençler çok değişti, artık okulu istemiyorlar sözlerini duymuşsunuzdur. Dünya değişiyor, gençler değişiyor ancak okulların da değişmesi gerektiğini kimse söylemiyor, söyleyemiyor…
Kısacası okullarımızı, yeni bir yaklaşıma göre kurgulamalıyız. Bunun için de;
- Sınavların eğitim sistemini esir almadığı, öğrenciyi merkeze alan, teknolojinin kullanıldığı, değerlerin unutulmadığı bir okul iklimi kurmalıyız…
- Bireysel çalışan, sınıf ortamında dinleyici olan öğrenci anlayışı terk ederek, sınıf dışı alanlar kullanabilen, ekip çalışmalarına açık, üreten öğrenci öne çıkarak okul kültürleri yaratmalıyız…
- Aktif öğrenme, sosyal sorumluluk ve çevre duyarlılığı gibi kavramları içine alan eğitim yaklaşımlarını işe koşmalı, dünya vatandaşı olarak yetiştirmeye odaklanmalıyız…
- Her şeyi bilen, bilgi aktarıcı öğretmenin yerine yol gösterici, yönlendirici olan eğitimdeki yeni kuram ve değerleri içselleştirmiş öğretmenleri sisteme dahil etmeliyiz…
Bugün kurduğumuz sistem; okullarımızı, çocuklarımızın yaratıcılıklarını, meraklarını, özgüvenlerini, hayal dünyalarını ve öznel düşüncelerini ortadan kaldıran, teknolojinin renkli ve sınırsız dünyası ile ilişkilendirilmeyen, ruhu önceki yüzyıllarda kalmış yapılara dönüştürmeye hizmet ediyor. Daha açık söyleyeyim; çocuklarımızın zaten var olan becerilerini geliştiren yeni yüzyılın okullarını kurabilmeyi başaramazsak, eğitimde de gerçek başarıyı yakalamak mümkün olmayacak…
Yeni Nesil Öğrenme
Eğitimde Neler Değişiyor?
En basit ifadeyle; eğitim, veriye dayalı ve kişiye özel bir deneyime dönüşüyor. Ortada muazzam bir veri var. Ve bu veri dünyayı değiştirebilecek kadar önemli unsurları içermektedir. Her bireyin farklılıkları fark edebilen, her bireyin öğrenme hızını, biçimi ve nerede eksiği olduğunu bilen ve o doğrultuda kişiyi yönlendiren bir sistem hayal edin…
İşte bu sistem, eğitimi sadece bilgi aktarma olarak değil, öğrenmeyi bütünsel bir süreç olarak kişiye özel bir deneyime dönüştürüyor.
Artık bilginin “özgür” olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İçine bulunduğumuz bu yeni nesil, bilgiye her an ve her istediği yerde ulaşabiliyor ve kendi hızında öğrenebiliyor. Bugün en bilgili insan, doğru bilgiye ihtiyacı olduğu an hızlıca ulaşabilen insandır. Yani bir anlamda bilgi değersizleşiyor, bilgiye ulaşmak çok daha değerli bir hal alıyor…
Bir Mesaj ve Bir Resim
Gidilecek Yol
Herkesin gitti yol, her zaman en doğru yol değildir. Özgüvenli davranıp, kendiniz olursanız çok daha nitelikli bir yoldan gitmenize engel olan şeylerin kolaylıkla çözebileceğiniz sorunlar olduğunu fark edebilirsiniz…