Türkiye’de peş peşe iki çocuğun başına gelen korkunç olaylar Kıbrıs’a da yansıdı. Gazeteler ‘çocuk istismarı’na karşı yayınlar yapıyor. Uzmanlar ‘çocuklarınıza sahip çıkın’ diye uyarılarda bulunuyor. Gerek Türkiye’de, gerekse Kıbrıs’ın kuzeyinde kimi kesimler ise konuya ‘cezalar’ yönünden bakıyor. ‘Hadım cezası’ndan tutun da ‘idam’a kadar en sert yaptırımlar gündeme getiriliyor.
Türkiye’de ‘idam’ belki de bu şekilde ‘halkın talebi’ diye yeniden hortlatılacak. 1960’ta Adnan Menderes’leri, 1972’de Deniz Gezmiş’leri, 1980’de Erdal Erenler’i asan Türkiye’de idam yeniden yasal hale gelirse kimlerin asılacağını kim bilebilir ki?
‘Tecavüzcüler’ mi acaba?
* * *
‘İdam’ MHP lideri Devlet Bahçeli’nin talebiydi. Sağ tabandan destek almak için Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘idamı yeniden gündeme getireceğini’ açıklamıştı.
Konu ‘teröristler’di tabii…
Şimdi ‘tecavüzcüler’ bahanesiyle ‘idam severler’ ortaya çıktı.
Sadece Türkiye’de değil, bizde de birçok kişi ‘idam’ talep ediyor.
Kuşkusuz çocuklara tecavüz eden, öldüren kim varsa en ağır şekilde cezalandırılmalı.
İnfial içindeki herkesin tepkilerini anlamak gerekiyor.
Ancak konu ‘idam’la halledilebilir mi acaba?
Ya da bu tepkilerin sonucunda idam yeniden yasal hale gelirse acaba bunun sonuçları umulduğu gibi mi olacak?
Yoksa idam cezası daha baskıcı bir rejimin silahı haline mi gelecek?
* * *
Kuşkusuz idamın TC yasalarına geri dönmesi, zaten iyi gitmeyen AB ile ilişkilerin tamamen kopması anlamına gelecek. Zira idam cezası AB ülkelerinde yok ve olamaz da. Ankara bu adımı attığı anda Brüksel de Türkiye’yi ‘aday ülke’ statüsünden atacak.
İdam cezası uygulansa da, uygulanmasa da…
Bu da Türkiye’nin Batı’yla –neredeyse- tamamen kopmasını getirecek.
Yani Ankara yüzünü tamamen Doğu’ya çevirecek.
Batı düşmanları daha da güçlenecek.
Türkiye’yi şeriat devletine dönüştürmek isteyenlerin ekmeğine yağla beraber bal sürülmüş olacak.
Laik ve modern yaşam hakkı kısıtlandıkça kısıtlanacak.
Yani ‘yobazlar’ kazanmış olacak!
* * *
Peki ama konu zaten tam da bu değil mi?
Türkiye’deki çocuk istismarı geri kalmışlık ve çağdışı zihniyetlerden kaynaklanmıyor mu?
Giderek daha pervasızlaşan kökten dinci kesimlerin kadına ve çocuğa bakış açısının sonucu değil midir yaşananlar?
Tecavüzcüyü ‘haklı’ gösterircesine ‘mağdurun da kabahatli olduğu’nu, hatta çocuk yaştaki kurbanların ‘rızası olduğunu’ söylemiyor mu alenen bu çevreler?
“6 yaşından sonra kız çocuk evlendirilebilir” diyen kafalar değil midir doğan her bebeği ‘potansiyel tecavüz objesi’ haline getiren?
Ailede, okulda, askerde, sokakta, siyasette, yaşamın her alanında gemi azıya almış ‘şiddet’in temelindeki eğitimsizlik ve çağdışı mentalite değil midir?
O zaman?
Türkiye’yi modern ve laik bir ülke olmanın çok daha uzağına taşıyacak gündemlerin peşinde sürüklenmemekte büyük fayda vardır.
Çocuk istismarını önlemenin yolu asmaktan kesmekten geçmiyor zaten…
Öyle olsaydı Norveç’te, Almanya’da, Finlandiya’da ölürdü Eylül’ler…
Türkiye’de değil!