Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun:
- “Suç işleyen çocuk ve gençler yetişkinlerle birlikte aynı cezaevinde tutulmaktadır. Bu durum çocuk ve gençlere ceza takdir etme durumunda kalan her yargıç için yaman bir çelişki yaratmaktadır”
- “Genç sanıkları cezaevine göndermemek için serbest mi bırakmalıyız yoksa toplumu risk altında bulundurmamak için tüm olumsuzlukları göz önüne alıp sanıkları cezaevine mi göndermeliyiz? Bu vicdani muhasebeyi her davada yaşamak yerine genç suçlular için ıslah evlerinin hayata geçirilmesi şarttır”
- "Huzurumuzdaki sanıklarından bir tanesi annesiz, diğeri babasız şeklide büyümüştür. Bu durum bu sanıkların tercihi değildir, hiçbir çocuğun da böyle bir tercihi olamaz. Dolayısı ile sanıklar gibi hayata dezavantajlı başlayan kişilere ceza takdir ederken mahkemeler bu dengeyi gözetmeli ve sanıkların büyüme şartlarındaki olumsuzlukları göz önüne almalıdır"
Lefkoşa’da 2021 yılının Ağustos ayı içerisinde tanımadıkları bir kişiden tehditle para isteyen, sonra da kişiyi darp eden sanıklar Seymen Sönmez, Abdülkerim Büyükaşık aleyhindeki karar bugün açıklandı. Sanıklar, 9 ay hapis cezasına çaptırıldı.
Genç suçluların davasına Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun'ın konuşması damga vurdu.
Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, Kıdemli Yargıç Şerife Kâtip ve Yargıç Murat Soytaç’dan oluşan mahkeme heyeti aleyhine verilen kararı Başkan Aksun açıkladı. Aksun okumuş olduğu kararda ciddi sorunlara ve noktalara değindi, önemli uyarılar yaptı, genç suçlular sorununa işaret etti.
Aksun “Aile sevgisi ve ilgisi ile büyüyen bir çocukla huzurumuzdaki sanıklar gibi bunlardan yoksun kalan çocuklar arasında hayata dair eşitlik yoktur. Huzurumuzdaki sanıklarından bir tanesi annesiz, diğeri babasız şeklide büyümüştür. Bu durum bu sanıkların tercihi değildir, hiçbir çocuğun da böyle bir tercihi olamaz. Dolayısı ile sanıklar gibi hayata dezavantajlı başlayan kişilere ceza takdir ederken mahkemeler bu dengeyi gözetmeli ve sanıkların büyüme şartlarındaki olumsuzlukları göz önüne almalıdır” dedi.
Aksun: “Suç işleyen çocuk ve gençler yetişkinlerle birlikte aynı cezaevinde tutulmaktadır”
Başkan Fadıl Aksun kararın devamında son olarak genç suçlular için cezaevi şartlarına da değinilmesi gerektiğinin altını çizerek “Ahlaki akıl yürütme gelişimini tamamlamamış ve henüz karakter olarak olgunlaşmamış bir bireyi cezaevinde tutma olumsuzlukları da beraberinde getirecektir. Normalde genç suçlular ergenlik dönemi içinde büyüdükçe daha düşük oranda yeniden suç işleme eğiliminde olurlar ancak bu süreç cezaevinde geçirildiğinde ergenlerin ihtiyaç duyduğu sosyal ortamı ortadan kaldırdığından ve rol model olarak uzak durmaları gereken diğer suçluların arasında olgunlaştıklarından maalesef ki rehabilitasyondan ziyade yeni suçlular yaratıldığı sonucu ile karşı karşıya kalmaktayız” dedi.
Başkan Fadıl Aksun, “Maalesef ülkemizde Fasıl 157 Çocuk Suçları Yasası’nda düzenlenmiş olmakla beraber Islah evleri ve ıslah okulları yoktur. Suç işleyen çocuk ve gençler yetişkinlerle birlikte aynı cezaevinde tutulmaktadır. Bu durum çocuk ve gençlere ceza takdir etme durumunda kalan her yargıç için yaman bir çelişki yaratmaktadır. Genç sanıkları cezaevine göndermemek için serbest mi bırakmalıyız yoksa toplumu risk altında bulundurmamak için tüm olumsuzlukları göz önüne alıp sanıkları cezaevine mi göndermeliyiz? Bu vicdani muhasebeyi her davada yaşamak yerine genç suçlular için ıslah evlerinin hayata geçirilmesi şarttır. Bugünün şartlarında bu olasılık olmadığından sanıkların cezaevinde kalacağı süreyi bu oranda azaltmamız gerekir. Sanıkların işlediği suç çok vahimdir. Sanıklar hiç tanımadığı bir kişiyi sırf parasını almak için demir çubukla dövmüşler ve kan içinde baygın şekilde bırakmışlardır. Bunun cezasını çekmeleri gerekir ancak cezanın süresini belirlerken yukarıdakileri de göz önün almak durumundayız” dedi.
Başkan Fadıl Aksun aktarmış olduğu tüm olgular ışığında sanıkları mahkûm oldukları davalardan 9 ay hapis cezası ile cezalandırdıklarını açıkladı.
Başkan Fadıl Aksun şu detayları aktardı:
“Olgulara göre sanıklar Lefkoşa’da daha önceden hiç tanımadıkları kişiden tehditle parasını isteyip bulundurdukları demir sopayı müştekinin muhtelif yerlerine vurup ciddi şekilde darp ederek yine sol kulak zarının yırtılmasına sebep olmuşlar ve cep telefonunu yere fırlattılar. Emare fotoğraf albümünü incelediğimizde müştekinin yerde baygın şekilde bulunduğu anlaşılmaktadır. Suçun işleniş şekli açısından olgular oldukça ağırdır ve tüm olgular sanıklar aleyhine ağırlaştırıcı birer faktör olarak değerlendirilmelidir. Şiddet tehdidi ile kişilerin paralarını alma, mallarına ve bedenlerine zarar verme en başta toplum huzurunu kaçıran olaylardır dolayısı ile mahkemelerin ceza takdir ederken ilke olarak kamu yararını korumaları esastır ancak ceza takdir edilirken esas gaye sanıkları topluma kazandırmak olduğundan sanıkların şahsi, ailevi ve ekonomik durumlarını da tespit ederek kişiselleştirilmiş cezalar öngörülmesi esastır. Bir başka ifade ile mahkemeler sanıkların şahsi durumlarını göz ardı edip sadece işlenen suçlara ceza verecek olsa idi biz yargıçlara ihtiyaç da kalmazdı. Bu doğrultuda sanıkları topluma kazandıracak ve suç işleme eğiliminde olan kişilere caydırıcılık teşkil etmeyi aynı oranda sağlayacak sanık özelinde şahsileştirilmiş cezalar verilmesi gereklidir. Sanıkların genç suçlular olduğunu göz önüne aldığımız zaman öncelikle bu hususa değinmemiz gerekmektedir. Genç suçlular ahlaki akıl yürütme gelişimi tamamlanmamış bireyler olarak tanımlanır ve böyle bireylerin işlemiş olduğu suçlar anti-sosyal davranış temelinde açıklanır. Anti sosyal davranışlar, genellikle insanlara ve mülklerine saygı duymayı teşvik eden toplumların sosyal kurallarının ihlal edildiği davranışlardır.
Çocuk ve gençlerin suça sürüklenmesinin altında yatan sebepler hakkında birden çok teori vardır. Genel gerilim teorisine göre, aile üzerindeki ekonomik ve diğer baskılar suça ve diğer problem davranışlara yol açmaktadır. Sosyal öğrenme teorisine göre ise, olumlu ebeveyn modelinin kaybı çocuğu akranlarına ve diğer olumsuz koşullara karşı korumasız kılmaktadır. Genel olarak suça sürüklenen çocuklar açısından risk faktörleri zayıf ev ortamı, geniş aileler, erken yaşta anne olma, aile parçalanmaları, sevgi eksikliği ve reddetme, ihmalkârlık ve düşük sosyo ekonomik durum gibi etkenleri içermektedir.
Kararda değinilen bilimsel açıklamalara bakıldığında sebebi veya izahının ne olduğuna bakılmaksızın suça sürüklenen çocuklar açısından dünyanın eşit olmadığını görmekteyiz. Bir çocuğun düzgün gelişimi için aldığı gıdalar yanında ruhunun da doğru beslenmesi gereklidir. Ruhun temel gıdası ise ilgi ve sevgidir. Bunların eksikliği çocukları anti-sosyal davranışlara sürekler. Çocuklar doğacakları dünyayı belirleyemedikleri için geleceklerinde suça yatkınlık olup olmadığı da ellerinde olan bir seçim değildir. Aile sevgisi ve ilgisi ile büyüyen bir çocukla huzurumuzdaki sanıklar gibi bunlardan yoksun kalan çocuklar arasında hayata dair eşitlik yoktur. Huzurumuzdaki sanıklarından bir tanesi annesiz, diğeri babasız şeklide büyümüştür. Bu durum bu sanıkların tercihi değildir, hiçbir çocuğun da böyle bir tercihi olamaz. Dolayısı ile sanıklar gibi hayata dezavantajlı başlayan kişilere ceza takdir ederken mahkemeler bu dengeyi gözetmeli ve sanıkların büyüme şartlarındaki olumsuzlukları göz önüne almalıdır” dedi.