Gerçek şu ki hayatın bir çok alanında 'kayıplar' yaşayan bir toplumuz.
Özümüzü kaybetmemek adına çırpına duralım, gelişen dünya ve denizin öteki tarafındaki ülkenin empoze ettiği yaşam tarzına bürünüyoruz.
Hasır sandalyelerden 'gave tepsilerini' kaybederken, potinlerin çoğaldığını görüyoruz cami önlerinde.
Ve “Babam sağolsun” yazıları çoğalıyor arabaların arkasında...
Kapıları kilitleyip gidiyoruz gomşuya...
***
Çocuklarımızı kaybediyoruz sokakta...
Oyun oynamadan büyütüyoruz çocuklarımızı...
Gelişen teknoloji hızına bunu bağlamak mümkün olsa da, gelişen mahalleleri, daralan oyun alanlarının da buna etkisi büyük.
Hareket kapasitesini geliştirmeden, hayal güçlerinin oyun oynamadan geliştiğine tanık oluyoruz, sihirli filimlerin ışığında...
Oyuncaklarla oynamadan büyüyorlar...
Ve dizlerini yaralamadan, potinlerini delmeden, kirlenmeden....
***
O kadar önemlidir ki sokakta oyun.
O kadar büyüktür ki çocuğa etkisi, hiçbir eğitimle karşılayamazsınız bunu...
Motorik özellikleri gelişir....
Fiziksel kapasitesi artar...
Ruhsal dünyasında pozitiflik yaşanır.
Hayal gücü gelişir.
Ve inanınki, tüm bunlar sokakta oynanan oyunlarda olur.
***
Sokak oyunlarını oynamayan bir toplum gelişiyor.
Yetkili bakanlıklar, hatta hükümet bu konuda adım atmalıdır.
Projeler, planlamalar yapılıp, sokaklardaki oyun alanlarını geri vermenin yollarını aramalıdır.