Ayşe GÜLER
Her çocuğun en unutamadığı anlarından biridir; sokak başında başlayan, dondurmacı arabasından gelen müziği duyduğunda evden dışarı koşmak.
Dünyalar önüne serilmiş gibi, karşısında gördüğü dondurmacıdan bir top dondurma alabilmek O’nun için paha biçilemezdir.
Mesarya bölgesindeki yüzlerce çocuğun hatıralarının unutulmayan yüzüdür Mehmet Ali Billuroğlu, nam-ı diğer Ali Billur.
Henüz 3 aylıkken annesini kaybetti. Hayata, ilkokul yıllarından sonra atıldı.
Boyacılık, lokantacılık, manavlık, piyango bileti satıcılığı, dondurmacılık dahil pek çok işle uğraştı.
Libya ve Londra’da da uzun yıllar esnaflık yaptı. Sonra memleketine döndü, çalışmaya devam etti.
Beyaz şapkası, beyaz gömleği, yüzünde hiç sönmeyen gülümsemesiyle akıllara kazındı.
Mesarya bölgesinde karış karış her köyü gezdi.
Mavi arabasıyla dolaştığı sokaklarda, 1980 yılından beridir sattığı dondurma ile her çocuğun yaşamına, anılarına dokundu.
‘Yaşam enerjisi kazanıyorum’ dediği çocuklar büyüdü… O, nesilden nesile üretmeye devam etti.
63 yaşında halen onlarca çocuğun hayatına kazınmaya devam ediyor.
En az 10 yıl daha çalışmak istiyor. İşte çocukların ‘Billur abisinin’ anlattıkları…
“Çocuklardan ilham alıyorum”
Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kaç yıldır bu işle uğraşıyorsunuz?
1956 yılında Ergenekon köyünde doğdum. İlkokuldan sonra iş hayatına atıldım, okula devam edemedim. Birçok sektörde çalıştım. Lokantacılık, boyacılık, manavlık, dondurmacılık, milli piyango satıcılığı dahil pek çok işte ekmek kazanmaya çalıştım.
Uzun yıllar panayırlarda da hizmet verdim.
1976’da askerliği bitirdikten sonra Libya’ya gittim. 1978’e kadar orada kaldım, ardından ülkeye döndüm. 1980-1986 yılları arasında belediye gazinosunu çalıştırdım.
1986’dan sonra Londra’ya gittim. 4 oğlum var. Onlar doğduktan sonra 5-6 yıl bu şekilde gidip, gelmeye devam ettim. Serdarlı’da köyün girişinde bir yer yaptım, 5-10 yıl orayı çalıştırdım, ardından yine aynı köyde fakat farklı bir yere restoran yaptım.
Londra’da dondurmacılığı öğrendim, 1980’den itibaren de dondurma işiyle uğraşıyorum.
Gündüz köylerde dondurmacılık yapıyordum, gece de lahmacun satıyordum.
Gezerken milli piyango, sebze satışı da yapıyordum. Anlayacağınız hep çalıştım, halen çalışıyorum.
Bölge halkıyla hep iç içeydiniz. Bu işe ilk başladığınızda arabayla kaç köyde dondurma satıyordunuz?
İlk 15 köyle başlamıştım. Şimdi sayı azaldı. Yorulduğum için gittiğim köy sayısını azalttım. Şimdi bir oğlum bu işi yapıyor. Bu nedenle de daha az köye gidiyorum. Aslında bu işin devamlılığı yok. Yalnızca yaz aylarında yoğunluk yaşanıyor.
“ÇOCUKLARIM GÖÇ ETTİ”
Çocuklarınızla birlikte mi çalışıyorsunuz?
3 oğlum Londra’ya gitti, biri döndü. Çocuklarıma iyi kötü bir şey yaptım. Ama yine de istikrarlı iş olmadığı için ülkeden göç ettiler. Buna üzülüyorum.
Eskiden, ilgi daha mı fazlaydı?
Şimdi de ilgi devam ediyor. Bugün 30’lu yaşta olanlar bile ‘lisedeki öğrencilik yıllarımı hatırlamam için dondurma arabasından dondurma almam lazım’ diyor.
Şu anda bu işi para için yapmıyorum. Çok zenginim olayı da değil. Çocuklardan ilham alıyorum. Onlarla daha mutlu oluyorum. Onlardan çok da ders aldım. Bir çocuk çıkıp 10 TL’lik dondurma alıyor, diğerinin parası yok. Hepsinin gönlünü ettim, hiçbirini ağlatmadım.
Yıllar önce dondurma sattığınız çocuklar büyüdü, şimdi onların çocuklarına satış yapıyorsunuz. Ne hissediyorsunuz?
Çok mutlu oluyorum. Bu durum, daha yaşamaya devam edeceğim anlamına geliyor.
Bu iş dışardan göründüğü gibi ‘toz pembe’ mi peki?
Değil. Bu iş aslında çok önemli... Sağlık, hijyen meselesi…
Çocuklarla iç içe olmak size yaşam enerjisi verdi. Peki, hiç mi bırakıp gitmek istemediniz, yorulduğunuz zamanlar olmadı mı?
Böyle bir düşüncem olmadı. Hiç yorulmadım, halen çalışmak istiyorum. 63 yaşındayım, 10 yıl daha bu işi yapmak istiyorum.
“Dondurma alamayan çok insan vardı”
Sizi hep beyaz şapka ve beyaz gömlekle tanıyoruz. Nedir bunun sırrı?
Aslında bu durum benim simgem, imajım oldu. Kendime yakıştırıyorum. Beyaz gömlek, beyaz şapka, siyah pantolon ve siyah ayakkabı… Başka renk kıyafetim hiç olmadı. Yıllardır herkes beni böyle hatırlıyor, hafızalara böyle kazındım. Bir de beyaz renk benim için hijyen demek…
Hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu?
Dondurma alamayan çok insan vardı. Bu işi yaparken, sadece para kazanma derdinde olmadım. Onlarla dondurmamı paylaştım, çok da mutlu oldum. Bunlar benim hafızama kazındı, onların yüzlerini hiç unutmadım.
Gençlere ne mesaj vermek istersiniz?
Afrika, Avrupa’yı gezdim. Bu memleket gibisi yok. Ama gelmiş geçmiş siyasilerin topluma verdikleri, hükümetin icraatları vatandaşları göçe zorladı. Şimdiki neslin işi zor… Anneler, babalar, neneler, dedeler evlatlarına bir şey bıraktı. Ama şimdiki gençlik çocuklarına ne bırakacak? Gençliğin geleceğini iyi görmüyorum.