“Çocuklar halen ölüm yolunda okula gidiyor”

Yeliz Manici evladını kaybeden gözü yaşlı bir anne… 2016 yılında 12 yaşındaki kızını Dağ Yolu'ndaki feci kazada kaybeden Manici, devlet yetkililerine seslendi:

Başka canların yanmaması için o yolun kapanması gerektiğini ifade eden Manici, “Alışamadığımız bir acı ile yaşamaya mahkûm olduk. Üç yıldır gelmeyeceğini bildiğim halde hala eve gelecek diye bekliyorum. Dağyolu'nda üç can gitti, ben senelerdir o yolu kullanmıyorum. Çocuklar hala o yolda okula gidip geliyor ve Milli Eğitim Bakanlığı bu durumu sadece izliyor” dedi.

“Meclis yeniden çalışma yapsın ölümlü kazalar ile ilgili ciddi caydırıcı yaptırmalar olursa belki hepimiz yollarda daha dikkatli oluruz. Kimse ailesinden birini kaybetmek istemez. Yollarımız zaten kazalara davetiye çıkarmakta, cezalar caydırıcı olduğu takdirde, ölümlerin azalacağı inancındayım”

 “DAĞYOLUNU KULLANDIRMAYIN”…
'
Dağyolu' olarak bilinen Girne-Değirmenlik yolunda 2016 yılında meydana gelen korkunç kazada 12 yaşındaki kızını kaybeden Yeliz Manici, çocukların hala o yoldan okula gittiğini ve Bakanlığın buna göz yumduğunu söylüyor.

 MANİCİ YENİDÜZEN’e KONUŞTU…
Yeliz Manici, üç yıl sonra ilk kez evlat acısını YENİDÜZEN’le paylaştı. Kızını kaza günü evden çıkarken hatırladığını anlatan Manici, kaza günü kendisini yıkamak için yalvardığını, gece çok korkunç bir rüya gördüğünü ve bunu anlatamayacağını söyleyerek evden ayrıldığını söyledi.

Devrim DEMİR

Evladını 2016 yılı Kasım ayında Dağyolu'nda feci bir trafik kazasında kaybeden gözü yaşlı anne Yeliz Manici, yıllardır yaşadığı tarifsiz acıyı YENİDÜZEN’e anlattı. Üzerinden üç yıl geçmiş, Manici hala her sabah gözünü kızının yattığı mezarda açıyor.

Trafik kazalarında canların yitip gittiğine ancak hiçbir önlem alınmadığına da dikkati çeken Manici, Dağyolu'nda yaşanan facianın ardından hiçbir önlem alınmadığını ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın hala o yolda öğrenci taşınmasına göz yumduğuna işaret etti.

Başka canların yanmaması için o yolun kapanması gerektiğini ifade eden Manici, “Alışamadığımız bir acı ile yaşamaya mahkûm olduk. Üç yıldır gelmeyeceğini bildiğim halde hala eve gelecek diye bekliyorum. Dağyolu'nda üç can gitti, ben senelerdir o yolu kullanmıyorum. Çocuklar hala o yolda okula gidip geliyor ve Milli Eğitim Bakanlığı bu durumu sadece izliyor” dedi.

“Anne beni yıka dedi, hava soğuktu kıyamadım”

Yeliz Manici, üç yıl sonra ilk kez evlat acısını YENİDÜZEN’le paylaştı. Kızını kaza günü evden çıkarken hatırladığını anlatan Manici, kaza günü kendisini yıkamak için yalvardığını, kızının gece çok korkunç bir rüya gördüğünü ve bunu anlatamayacağını söyleyerek evden ayrıldığını söyledi.

Manici, “Sude çok olgun bir kız çocuğuydu. 12 yaşında değil, 20 yaşında bir genç kız gibiydi. Psikolog olmayı çok hayal ediyordu bu yüzden büyük okullara gitmeyi çok seviyordu. Kasım sabahı uyandı anne beni yıka dedi elinde şampuanla peşimden geldi. Yıkamak istemedim hava çok soğuktu, bu benim içimde kaldı. Otobüse binerken evden çıkmadan anne ben çok korkunç bir rüya gördüm anlatamam dedi ve otobüse bindi.”

“Morgda kıyafetleri ile gördüm”

Kızının evden çıkmasının ardından yarım saat sonra kaza haberi ile sarsıldıklarını anlatan gözü yaşlı anne Manici, “Kazayı duyar duymaz hastaneye koştum. Kızımı ameliyatta sanıyordum ama Sudem daha parçalanmış otobüsten çıkarılmamıştı. Acı gerçeği öğrendiğimde morgda buldum kendimi, görevlilere saldırmışım hatırlamıyorum. Sadece yüzünü gördüm daha okul kıyafetleri vardı üzerinde Sude’nin, gerisini hatırlamıyorum” dedi.

Teselli bulduğu tek yer kızının mezarı

Manici, “Bir günüm bile onu düşünmeden geçmiyor, sesi gülüşü her yerde” sözleri ile başlıyor anlatmaya kızından geriye kalanları. Kızının ölümünün ardından hayatı değişen anne Manici, gözünü Lefkoşa Mezarlığı'nda açıyor.

“İlk günler her gün geliyordum. Sağlık sorunlarım arttı Cumartesi günleri sabahın erken saatlerinde buradayım. Konuşuyorum, ağlıyorum burada derdimi paylaşıyorum. Teselli bulduğum tek yer mezarlık. Kızımın hayatı bitti, ben üç yıldır kızımın zevk aldığı sevdiği hiç bir şeyi yapmıyorum denizi çok seviyordu yanından bile geçmek bana azap veriyor, balık yapmıyorum evde. Hiçbir şeyi kabullenemiyorum. Mutluluk oyunu oynuyorum her gün. Okulda, şuan tenefüste diye kendimi avutuyorum 3 yıldır. Her sabah güneş doğar, ömrümden bir gün daha bitiyor ve ben kızıma bir gün daha yakın olduğum için kendimi motive ediyorum. Bu şekilde yaşamımı ilerletiyorum.”

Her kaza haberinde ayni travma, aynı acı…

Evladını birçok hayalle büyüten Manici, biricik kızını 12 yaşında toprağa verdi. Yaşanan feci kazanın ardından hayatına küsen gözü yaşlı anne şimdi birçok sağlık problemi ile baş başa. Kızının ani ölümünden sonra, gözünde yaş durmayan Yeliz Manici duyduğu her ölümlü kazanın ardından, aynı acıyı yeniden yaşıyor. 

“Her acı ölümde ben o soğuk Kasım gününü yaşıyorum. Acım aynı bu his hiç geçmiyor. Yaşanan acılardan ders almıyoruz. Üstelik gençlerimiz çocuklarımız ölüp gidiyor” sözlerini kullandı.

“Görmek için hiç uyanmak istemiyorum”

“Sesini anımsamakta zorlandığım günler oluyor. Resimlerine bakarak yüzünü gözlerimde tazeliyorum” ifadelerini kullanırken gözyaşlarına hâkim olamayan Manici, sözlerini şöyle devam ettirdi:

“Kızım gitti gideli, onu gece rüyamda görmek için yatıyorum hiç uyanmak istemiyorum. Çok hissediyorum onu, doğdu doğalı koynumda büyüdü beraber yatıp beraber uyandık. En büyük zenginlik evlatmış, dünyadaki her problem aşılabilir ama evlat giderse bunu aşmak mümkün değil. Her gece yalvarıyorum gülüşünü, sesini duymak için uykuya dalıyorum. İlaçlarla hayatta kalmaya çalışıyorum, çoğu zaman mermeri kırıp onu yattığı yerden çıkarmak istedim, saçma. 12 yaşındaki minicik bedeni toprağın altında düşünüyorum, çok acı veriyor. Odasına giremiyorum, bir kez teşebbüs ettim bayıldım. Kızım gitti gideli odası aynı, hiç bir şeye dokunmaya kıyamadım. Kokusu hala orada sanki yaşıyor. Kelebek görsem kızımı diye seviniyorum, kullanmadığı çantasını komşumun kızına verdim bana koşa koşa gelen kız elime bir not verdi. Kızımın çantasından çıkan bir not kâğıdı vardı ve ‘bu notu bulan anneme versin, ben Sude annemi çok seviyorum’ yazıyordu. Ne düşence ile bu notu ne zaman yazıp çantasına koydu kavrayamıyorum. Çoğu gün bitmiş hissediyorum kendimi, bağırmak istiyorum yutkunuyorum. Bu dünyada böyle bir acı olamaz” dedi.

“Sudem’den geriye kalan ayakkabıları ve cep telefonu”

12 yaşındaki kızının yokluğunu kabullenemeyen Manici, kazanın üzerinden geçen 5 aylık sürede polisin kendisini aradığını anlattı. 'Hayat devam ediyor'  cümlesinin çok ağır bir kelime olduğunu bunun günler aylar hatta seneler geçtikçe daha da kötü olduğunu kaydeden Manici, kızından kalan bir çift ayakkabı ve cep telefonu ile teselli bulmaya çabalıyor.

Manici, “Kazanın üzerinden geçen 5 aylık sürede polis beni aradı. Minibüste ayakkabı bulduklarını ve Sude’ye ait olabileceğini söyleyerek karakola gittim. Kızımdan geriye hiçbir şey kalmamıştı, kıyafetlerini morgda atmışlardı. Gittim, kızımın ayakkabılarıydı aldım bir de ekranı kırık cep telefonu. Kazadan kurtulanlar bana Sude’nin minibüse bindiğinde çantasındaki çikolatayı şoföre verdiğini ve ön cama koyduğunu söylediler. Kızımdan geriye bunlar kaldı onlara sarıldım.”

Manici: “3 canın karşılığı bin 800 TL”

Gözü yaşlı anne Yeliz Manici, 2016 yılında üç kişinin yaşamını yitirdiği Dağyolu faciasının ardından yolun kullanıldığına üstelik öğrencilerin o yoldan halen okullarına ulaştırıldığına dikkati çeken Manici, “Bütün suç yollarda değil, içimin yandığı şirket için direttim dava açmak istedim sadece bin 800 TL para cezası kesildi. Üç canın karşılığı bu kadarmış. Halen TIR’lar kamyonlar birbirlerini geçmek için bu yolda yarış yapıyor. Çocuklar bu yoldan okullarına gidiyor, Milli Eğitim Bakanlığı buna göz yumuyor. Otobüsler çok eski, bizim canımız söküldü başka yürekler yanmasın başka analar babalar ağlamsın istiyorum. Bu biraz da ihmale kaçıyor görmezden gelmek olmaz.” 

“Mecliste yasa değişmeli”

Trafik kazalarının can yakmaya devam ettiğini dile getiren Yeliz Manici, cezaların arttırılması için Meclis’in yeniden harekete geçmesi gerektiğini kaydetti. Manici, “Meclis yeniden çalışma yapsın ölümlü kazalar ile ilgili ciddi caydırıcı yaptırmalar olursa belki hepimiz yollarda daha dikkatli oluruz. Kimse ailesinden birini kaybetmek istemez. Yollarımız zaten kazalara davetiye çıkarmakta, cezalar caydırıcı olduğu takdirde, ölümlerin azalacağı inancındayım” dedi.

Manici: “Yıllardır ağlıyorum”

Kızı öldükten sonra, sürekli mezarlıkta vakit geçiren gözü yaşlı anne kızının cep telefonunda kalan ses kayıtları ve videoları ile onu yaşatmaya devam ediyor. “Kızımın yokluğuna asla alışamayacağım. Her şeyde var, sanki onun gücü ile yaşamaya çalışıyorum. Yıllardır ağlıyorum, gözyaşım hiç kurumayacak. 12 yaşında bir parçamı kaybettim, tutunmak isterim hiçbir şey teselli olmaz. Sesini özlüyorum, yaşasaydı 15 yaşında olacaktı ama öldü. Yıllardır ağlıyorum, yoruldum ama onu geri getiremeyeceğimi de biliyorum” dedi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Özel Haber Haberleri