Covid-19 virüsü, 65 ve üzeri yaş grubunda olan bireyler için daha büyük risk içerdiği bilinse de dolaylı olarak salgından en fazla çocuklar etkileniyor.
İşte bu gerçekten yola çıkan UNICEF Başkanı Henrietta Fore tüm çocuklar için bir açık mektup kaleme aldı. Başkan Fore’nin mektubu oldukça anlamlı şu tespitle başlıyor:
“Çocuklarımızı korumak için tüm dünyayı kapsayacak somut bir plan geliştirmeliyiz. Gelecek nesiller için sağlık ve eğitime yatırım yapmalı, tüm çocukların erişebileceği daha dayanıklı sistemler ve hizmetler sunmalı ve bütçe kısıtlamaları ile ekonomik gerilemenin çocukları etkilememesi için çalışmalıyız. Fakat bu, her şeyin eski haline dönmesi ile ilgili bir girişim olmamalı. Çünkü dünya genelinde yüz milyonlarca çocuk için salgın öncesi “normal” de yeterince iyi değildi.”
Bu tespitten sonra Başkan Fore, tüm toplumların çocuklar için yapması gereken 5 önemli dersten bahsediyor.
- Aşıların işe yaraması için güven tesis etmeliyiz: Aşı konusunda yanlış bilgiler yaymak, neredeyse bir iş dalı haline geldi. Aşı karşıtı girişimcileri çevrimiçi ortamda takip eden kişilerin sayısı, küresel salgın süresince en az %20 oranında arttı. Özetle, güven tesis etmeye yönelik verdiğimiz mücadelede ciddi anlamda güvenirlik kaybediyoruz. Ve güven tesis edemezsek, hangi aşı olursa olsun, işe yaramayacaktır. Bununla birlikte aşılarının dünya çapında piyasaya sürülmesiyle artık her çocuğun hayatını kurtarma imkânımız var. Tünelin sonundaki ışığın, herkes için parlak olması gerekiyor. Bu nedenle aşılamada en yoksul, en dışlanmış kesimleri de adil ve eşit bir şekilde dâhil ederek herkese erişmeliyiz.
- Dijital uçurum kapatılmalı, herkesin kaliteli eğitim alması için çalışmalıyız: Dünya genelinde okul çağındaki çocukların yaklaşık %30’u uzaktan eğitime erişemiyordu. Bu çocuklar, halihazırda kaliteli eğitime erişme ihtimali düşük olan çocuklardı. Düşük ve orta gelirli ülkelerde, ilkokulu bitiren 10 yaşındaki çocukların yüzde 50'sinden fazlasının basit bir hikâyeyi okuyup anlayamaması, küresel düzeyde bir öğrenme krizini yansıtıyor. Ve dijital uçurumu kapatmazsak, hızla büyüyen bu gençler çok geride kalacaklar.
- Çocuk ve gençlerin ruh sağlıklarına da dikkat etmeliyiz: Salgın, çocuklar için okula gitme ve dışarıda oynama gibi rahatlatıcı ve bilindik rutinleri aksatarak, onların hayatlarını altüst etti. Dışarı çıkma kısıtlamaları ergenleri de hayatlarının bu döneminde son derece gerekli olan sosyal bağlantılardan ve akran bağlantılarından mahrum ettiği gibi çocukları ev içinde şiddet, ihmal veya istismar riskine maruz bıraktı.
- Covid-19 değil, toplumlarımız ayrımcılık yapıyor: Dünya çapında ön saflarda çalışan kişiler, zorunlu iş kollarında çalışan işçiler, azınlıklar, yoksul ve dezavantajlı kişiler halihazırda orantısız bir risk altında. Hastalığa daha fazla maruz kaldıkları için bu hastalığa yakalanma riskleri daha yüksek ve bakım ve tedaviye erişim ihtimalleri de daha düşük. Bu hepimizi riskle karşı karşıya bırakıyor. Unutmamalıyız ki zengin olsun yoksul olsun hasta olan her birey, bizim de hasta olma ihtimalimiz artırır. Kriz ortamlarında yaşayan çocuklar için ise riskler çok daha fazla. Yoksul olan çocuklar, virüsten kendilerini en az koruyanlar ve aynı zamanda uzaktan eğitim imkanlarından da yararlanamayanlar oldukları için çok daha büyük oranda etkileniyorlar.
- Gezegenimizin karşı karşıya kaldığı ve harekete geçmezsek sonuçları ağır olacak bir diğer kriz de iklim değişikliğidir: Covid-19 bize, gezegene yönelik problemlerin yine gezegene yönelik çözümler gerektirdiğini öğretti. İklim değişikliği söz konusu olduğunda, hiç kimse çocuklar kadar mağdur olamaz. Çocuklar teneffüs ettikleri havadaki, içtikleri sudaki ve yedikleri gıdadaki değişikliklere karşı savunmasızdırlar. Bu nedenle de iklim değişikliğine karşı hem bireysel hem de toplumsal olarak yapacaklarımızı ihmal etmeden bir an önce yapmalıyız.
Yukarıdakileri okuduğunuzda “tıpkı bizde olduğu gibi” dediğinizi duyar gibiyim. Durum gereçten öyle: Bizde de adil aşılanma takviminde de uzak eğitim olanaklarında da dezavantajlı gruplar aklımıza bile gelmiyor.
Son söz: Eğitimde fırsat eşitliğinin yüksek olduğu toplumlarda, başarılı olabilmek için hayata nereden başladığınızın önemi yoktur. Eğitimde fırsat eşitliğinin düşük olduğu toplumlarda bunun aksine hayata başladığınız nokta büyük önem taşır, tabi eğer başlayabiliyorsanız.
Anlayana Gülmece
Okul
Çocuk okuldan eve çok mutlu bir halde gelir… Annesi bu mutluluğunun nedenini öğrenmek için hemen sorar:
- Hayırdır… Bugün çok farklı bir şey yaptınız galiba okulda…
Çocuk gülen gözlerle yanıt verir:
- Evet… Patlayıcı madde nasıl elde edilir onu öğrendik…
Anne, biraz şaşırmış biraz da tereddütlü bir sesle tekrar sorar: - Peki, yarında aynı şeyi mi yapacaksınız okulda?
Çocuk yanıt vermekte gecikmez
- Hangi okulda…
Okumuş muydunuz?
Hayatın en önemli derslerinden biri, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı anlamayı öğrenmektir.
Anthony Robbinns