Ayşe GÜLER
Pandemi Hastanesi’nde bir ayı aşkın süre tedavi görmesine rağmen önce bebeğini kaybeden, ardından da hayata tutunamayan 29 yaşındaki Adle Fırat’ın ölümü, acı bir yaşam öyküsünü de beraberinde getirdi.
Geride iki çocuk ve gözü yaşlı bir eş bırakan Fırat’ın cenazesi, memleketi Şanlıurfa’ya gönderildi.
Murat Fırat, eşinin cenazesini almak için dün Lefkoşa Devlet Hastanesi morgunun önünde dakikalarca bekledi, yaşadığı kaybın üzüntüsünü anlattı.
“2 çocuğum annesiz kaldı” diyen gözü yaşlı eş Fırat, YENİDÜZEN’e konuştu.
Fırat, eşinin 35 gün yoğun bakımda tedavi gördüğünü, herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığını ifade ederek, ülkedeki sağlık sistemini eleştirdi.
“2 çocuğum daha var. Onlar da annelerini bekledi, gelemedi. Belki yeteri kadar ekipman, cihaz, personel olmuş olsaydı bugün eşim hayattaydı” diyen Fırat, hukuki süreç başlatmayı düşündüğünü de aktardı.
Fırat, “Eşim bana hemşirelerin kendisiyle ilgilenmediğini, yanında insanların öldüğünü anlattı. Hep dert yakındı, şikayet etti. Mutsuz ve tedirgindi” diyen Fırat, “Yanında birçok insan öldü, psikolojisi bozuldu. Sonuçta kendisi 29 yaşında bir hasta… 2 çocuğu olan bir anne, böyle olmamalıydı” dedi.
“Eşimi Türkiye’ye sevk etmek istedim, olmadı” şeklinde konuşan Fırat, “Ne yazık ki Kıbrıs’ta sağlık hizmeti sıfır noktasında, cihaz kapasitesi dünya standartlarının yüzde 50’si, yüzde 60’ında.” şeklinde konuştu.
Öte yandan Adle Fırat’ın hayatını kaybetmesine kadar geçen süreçteki tedavisine ilişkin bilgi veren Lefkoşa Pandemi Hastanesi Yoğun Bakım doktorlarından Raşit Bedevi, Fırat’ın 31 Temmuz’da hastaneye yatışının gerçekleştiğini söyledi.
Hastalığın hızlı ilerlediğini kaydeden Bedevi, sağlık sorunu bulunmamasına rağmen Fırat’ın belli bir süre tedaviye cevap verdiğini, ardından durumunun kötüleştiğini ifade etti.
İşte Fırat’ın anlattıkları…
“Burası bir devlet... Devletin belli görev ve sorumlulukları var. Halka hizmet birinci plan olmalı. Bunun başında da sağlık geliyor, kamu düzeni geliyor. Ne yazık ki Kıbrıs’ta sağlık hizmeti sıfır noktasında, cihaz kapasitesi dünya standartlarının yüzde 50’si, yüzde 60’ında... Eşime bir operasyon yapılması gerekiyordu, bana cihazın Kıbrıs’ta olmadığı bilgisi verildi, inanamadım. Bu nasıl bir sağlık hizmeti? Peki dünyanın her yerinde bu cihaz var da neden burada yok? Belki de bu cihaz olsa, eşim hayatta olacaktı. Kalbe oksijen pompalayan bir cihazdı, bu cihaz adada yokmuş. Devlet hastanelerinde bulunmuyormuş. Belki özel hastanelerde vardı ama araştıramadık.”
“Eşim, 35 gün yoğun bakımda kaldı”
“Eşim 35 gün yoğun bakımda kaldı. Sevk etmek istedik, izin verilmedi. Eşimin doktoru, sağlık durumunun iyi olmadığını, her şeye hazırlıklı olmamızı söyledi. Ama başhekimi aradığımda bana tam tersini söyledi, eşimin iyi olduğu yönünde bilgi verdi. Çok gelişme kaydettiğini, toparlayacağını anlattı. Doktorlara teşekkür ediyorum, yoğun şekilde çalışıyorlar. Eşimi de kurtarmak için çabaladılar.”
“Türkiye’ye sevk etmek istediğimi söyledim”
“Eşime bakamadıklarını, Türkiye’ye sevk etmek istediğimi söyledim. Cihaz yoksa sorun olacaksa hastaneden çıkarmak, Türkiye’ye götürmek istedim. Bana eşimi iyileştirecekleri yönünde bilgi verdiler. Ama dediğim gibi ellerinde cihaz yok. Belki de o cihaz olsaydı eşim bugün hayatta olacaktı.”
“Zaman kaybından hiçbir şey yapamadık”
“Eşim normal servise çıkmamıştı. Entübeydi, ekstübe olmuştu. Toparlansaydı, normal servise çıkarılacaktı. Doktor, eşim normal servise çıkarsa, daha az ilgileneceklerini söyledi. Çünkü bütün doktorlar yoğun bakımdaymış. O yüzden oraya almadıklarını ifade ettiler. Ama onu bekle, bunu bekle derken eşimin psikolojik ve ruh sağlığı gitti, zaman kaybından hiçbir şey yapamadık.”
“Ölümüyle ilgili hukuki süreç başlatmayı düşünüyorum”
“Eşimin hiçbir sağlık problemi yoktu. 6.5 aylık hamileydi. Cenazemizi Türkiye’ye göndereceğiz. İşlemlerle uğraşıyoruz.
Ölümüyle ilgili hukuki süreç başlatmayı düşünüyorum. Ama şu an onunla uğraşacak zamanımız yok. En azından cenazemizi bir an önce alıp, Türkiye’ye gitmek istiyoruz.”
“2 çocuğum daha var. Onlar da annelerini bekledi, gelemedi…”
“2 çocuğum daha var. Onlar da annelerini bekledi, gelemedi. Belki yeteri kadar ekipman, cihaz, personel olmuş olsaydı bugün eşim hayattaydı. Bunlar olmadığı için eşimi kaybettim, çocuklarım annesiz kaldı.”
“Eve gitti, kötüleşti”
“Eşimin öksürük şikayeti vardı, doktora gittik. PCR testi yaptık, sonucu pozitif çıktı. Pandemi Hastanesi’ne geldik, kontrol ettiler, bizi eve gönderdiler. Evde 2 gün kaldık, durum daha da kötüleşti. 3. gün ambulans çağırdık, eve ambulans geldi. Bizi evden aldı, eşimi hastaneye getirdi. Eşim bana hemşirelerin kendisiyle ilgilenmediğini, yanında insanların öldüğünü anlattı. Eşim hep dert yakındı, şikayet etti. Hep mutsuz, tedirgindi.
Aile desteğimize ihtiyacı vardı. Normal servise alınabilseydi, o zaman eşim psikolojisi bozulmadan yanımızda olur, daha sağlam durabilirdi.
Yanında birçok insan öldü, psikolojisi bozuldu. Sonuçta kendisi 29 yaşında bir hasta… 2 çocuğu olan bir anne, böyle olmamalıydı.”
Lefkoşa Pandemi Hastanesi Yoğun Bakım doktorlarından Raşit Bedevi:
“Hastalık hızlı ilerledi”
Lefkoşa Pandemi Hastanesi Yoğun Bakım doktorlarından Raşit Bedevi, Fırat’ın 31 Temmuz’da hastaneye yatışının gerçekleştiğini söyledi.
Hastalığın hızlı ilerlediğini kaydeden Bedevi, sağlık sorunu bulunmamasına rağmen Fırat’ın belli bir süre tedaviye cevap verdiğini ifade etti.
Bedevi, Fırat’a hamile olmasına rağmen, standart tüm tedavilerin uygulandığını dile getirdi.
Hastanın aşısız olduğuna dair de bilgi veren Bedevi, “Hasta bebeğini kaybetti, entübe edilip, makineye bağlandı. Geçen hafta makineden ayrılmıştı ancak geçen hafta sağlık durumu kötü oldu, yeniden entübe edilmişti.” şeklinde konuştu.